ÖHD’nin Amed raporu: 7 ayda 667 kişiye kötü muamele

ÖHD’nin Amed’te yaşanan hak ihlalleri raporunda, 7 ay içerisinde 667 kişinin işkence ve kötü muameleye maruz kaldığı, 24 dosyadan 9’unun “takipsizlik” ile sonuçlandığı belirtildi. Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) Amed Şubesi, kentte yaşanan hak ihlallerine dair 7 aylık raporunu dernek binasında açıkladı. Dernek üyesi avukatların yanı sıra Eğitim Sen ile Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP) yöneticileri de açıklamaya katıldı. ÖHD Amed Şube Eşbaşkanı Rıza Polat, Türkiye’nin taraf olduğu yasalara uymadığına işaret etti. 24 İŞKENCE DOSYASI Raporu okuyan ÖHD Amed Şubesi yöneticisi Zeynep Karayılan, derneğin işkence ve kötü muameleye dair 24 dosyayı takip ettiğini, söz konusu dosyalardan 14’ünün soruşturma sürecinin devam ettiğini ve 9’una dair “kovuşturmaya yer olmadığı” yönünde karar verildiğini aktardı. Karayılan, “Bu süreçte sadece 1 başvuru dosyamıza ilişkin basit yaralama suçu isnadıyla ceza davası açılmış olup yargılama süreci devam etmektedir. Yine son 7 ay içerisinde Amed’de gerçekleşen 8 işkence ve kötü muamele vakasına ilişkin derneğimizce tespit ve incelemelerde bulunulmuş olup gerekli hukuksal başvurular yapılmıştır” diye belirtti. CEZAEVLERİNİN DURUMU Karayılan, “kovuşturmaya yer olmadığı” yönünden verilen kararları “güvenlikçi anlayışın ve cezasızlık politikasının bir sonucu” olarak değerlendirdi. Karayılan, “Anayasa başta olmak üzere hiçbir kural ve normla kendine sınırlandırmak istemeyen siyasal iktidar, uluslararası mekanizmaları, onların yaptığı eleştiri ve uyarıları dikkate almamakta. İşkenceyi önlemeye yönelik iyileştirmeleri yapmamaktadır” diye konuştu. İşkence ve kötü muamele uygulamalarının yoğun olarak yaşandığı mekanların başında cezaevlerinin geldiğine dikkati çeken Karayılan,  “Mahpuslar, çıplak arama, fiziki müdahale, ayakta sayım dayatmaları, darp, hakaret, ağırlaştırılmış tecrit, uzun süreli tekli odalarda ve hücrelerde tek başlarına tutulma uygulamaları, sosyal faaliyetlerden yararlandırmama ve buna benzer pek çok uygulamalara tabi tutuluyor. Hem fiziksel hem de ruhsal bütünlüklerine zarar veren işkence uygulamalarına maruz bırakılmaktadırlar” dedi. EYLEM VE ETKİNLİKLER Resmi olmayan gözaltı yerlerinde işkence ve kötü muamele uygulamalarının arttığını söyleyen Karayılan, “Keza uzunca bir süredir kentimizde barışçıl gösteri, yürüyüş ve ifade özgürlüğü hakkını kullanmak isteyen vatandaşlar idari otoritelerin keyfi ve hukuk dışı kararları ile engellenmeye çalışılmaktadır. Haklarını kullanmaya çalışan yurttaşlar bu sırada kolluk kuvvetlerinin müdahalesi ile kötü muameleye, ardından yapılan gözaltı işlemleri neticesinde gözaltı mekânlarında işkenceye maruz bırakılmaktadırlar. Bu durum karşısında hakkında suç duyurusunda bulunulmuş failler hakkında biran önce etkin soruşturma yürütülmesi gerekmektedir” diye konuştu. ETKİN SORUŞTURMA TALEBİ  Soruşturma süreçlerinin etkin yürütülmesini isteyen Karayılan, şöyle devam etti: “Başta Adalet Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı olmak üzere, yetkili ve sorumlu bütün kamu otoritelerinin etkin soruşturmaların yapılabilmesi için sorumluluk alarak gerekli girişimlerde bulunmaya, cezasızlık politikalarını terk etmeye çağırıyoruz.” Raporda yer alan tespitler şöyle:  “* 21 Mart 2023 tarihinde kentte yapılan Newroz etkinliğinde kayıt dışı gözaltına alınanlar dışında 57’i çocuk olmak üzere 350’ye yakın kişi işkence ve kötü muameleyle gözaltına alındı, bunun yanında gözaltına alınan yüzlerce kişi kelepçeli bir şekilde saatlerce araçta bekletildi. * 28 Mart 2023 tarihinde Bismil İlçesinde adliye koridorlarında yüzde 72 engelli bir vatandaş önce bir savcının odasının önünde akabinde adliyenin tuvaletinde kolluğun işkence ve kötü muamelesine maruz bırakılmıştır. Adliyede bulunan üyelerimizce kuruma başvuru yapılmıştır. * 25 Nisan 2023 tarihinde Diyarbakır merkezli başlatılan operasyon kapsamında yaklaşık 200 kişi işkenceyle gözaltına alınmış; gözaltına alınanlar, kentin farklı karakol merkezlerine götürülerek 24 saat avukat görüş yasağı getirilerek kendilerinden haber alınamamıştır. Daha sonra yapılan tespitlerde gözaltına alınan vatandaşlar nezarethanenin kapasitesini aşacak şekilde çok sayıda insanla havasız ortamlarda tutulmuştur. Akabinde adliyeye çıkartılan vatandaşlar saatlerce adliye koridorlarında plastik kelepçeli bir şekilde bekletilmişlerdir. Yine aynı şekilde ifade işlemi için savcılığa çıkartılan vatandaşlar gayriinsani koşullarda çoğu zaman 1 saati geçecek şekilde ayakta bekletilerek, ifadesi alınmıştır. * Lice’nin Türeli köyünde çobanlık yapan 4 vatandaş şüpheli olduğu iddia edilerek sabah saatlerinde haksız ve hukuka aykırı olarak kolluğun işkence ve kötü muamelesine maruz bırakıldığı, ters kelepçeli bir şekilde yüzüstü yere yatırıldığı akabinde köylülerin araya girmesiyle serbest bırakıldıkları, bu durumun olayın faili olan kolluk kuvvetlerinden birinin 12 Temmuz 2023 tarihinde Tiktok isimli sosyal medya hesabından ‘İNTİKAM’ başlığıyla paylaştığı videodan öğrenilmiştir. Olayın mağdurlarından H.Y. Kuruma başvuruda bulunmuştur. * 17 Temmuz 2023 Tarihinde Rıhan Parkında kolluk 3 vatandaşa gözaltı işlemi yaparken orantısız bir şekilde müdahalede bulunmuş, vatandaşların gözlerini hedef alarak sprey biber gazı sıkmış akabinde polis aracına alarak bir süre orada da işkence ve kötü muamele uygulamıştır. Olayın mağdurlarından M.S. Kuruma başvuruda bulunmuştur. * 26 Ağustos 2023 Tarihinde Silvan’da koçerlik yapan 4 vatandaş işkence ve kötü muameleyle gözaltına alınmış akabinde yaşam alanları olan çadırları kolluk kuvvetleri tarafından yakılmıştır. 24 saat avukat görüş yasağı getirilerek avukatla görüşebilmeleri engellenmiştir. Basına yansıtılan görüntülere göre iki yurttaşın çıplak bir şekilde ters kelepçeli bir şekilde yerde uzattırıldıkları görülecektir. * 9 Ekim 2023 tarihinde Koşuyolu Parkında düzenlenmek istenen basın açıklamasına katılım yapan 105 yurttaş işkence ve kötü muameleyle gözaltına alınmış, yurttaşlar saatlerce kelepçeli bir şekilde gözaltı aracında bekletilmiş, gözaltında bulundukları süre boyunca 12 saati aşan sürede kendilerine su ve yemek verilmemiştir.”

Gazze’deki hastane katliamına dünyadan tepkiler yükseldi

İsrail’in Gazze’de bulunan hastaneye yönelik bombardımanında en az 500 kişinin yaşamını yitirdiği katliama dünyadan tepki yağdı İsrail’in Gazze’de bulunan El-Ehli Baptist Hastanesi’ne yönelik bombardımanında, en az 500 kişi yaşamını yitirdi. İsrail’in gerçekleştirdiği katliama, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) başta olmak üzere dünyadan tepki yağdı. BM: Saldırılar sonlandırılmalı Saldırıyı şiddetle kınayan Birleşmiş Milletler (BM), siviller ve sağlık tesislerine yönelik saldırıların sonlandırılması çağrısı yaptı. Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA), “UNFPA, yüzlerce insanın ölümüne neden olan Gazze’deki el-Ehli Baptist Hastanesi’ne yönelik saldırıyı şiddetle kınıyor” açıklaması yaptı.  WHO: Sağlık hizmetleri korunmalı WHO Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus, sanal medya hesabından yaptığı paylaşımda, “İlk haberler yüzlerce ölü ve yaralı olduğuna işaret ediyor. Sivillerin ve sağlık hizmetlerinin derhal korunması için çağrıda bulunuyoruz” mesajı paylaştı. Ghebreyesus, İsrail tarafından yapılan hastanelerin tahliye talebinin geri alınması talebinde bulundu. UNICEF: Acil Ateşkes UNICEF, acil ateşkes çağrısında bulunarak, “UNICEF, yüzlerce sivilin ölümüne yol açan Gazze’deki el-Ehli Baptist Hastanesine yönelik saldırıyı şiddetle kınıyor” ifadelerine yer verdi. Çocuklar, siviller ve onların kullandığı altyapıların korunması gerektiği belirtilen mesajda, “Acilen ateşkes ve insani yardım erişimine ihtiyacımız var” çağrısı yapıldı. Kanada: Kabul edilemez Kanada Başbakanı Justin Trudeau, saldırının korkunç ve kabul edilemez olduğunu belirtti. Mısır: İnsani hukukun ciddi bir ihlalidir Mısır hükümeti de İsrail’i “toplu cezalandırma politikalarına” derhal son vermeye çağırdı. Mısır Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan yazılı açıklamada, “Mısır Arap Cumhuriyeti, İsrail’in Gazze Şeridi’ndeki el-Ehli Baptist Hastanesini bombalayarak yüzlerce masumun hayatını kaybetmesine neden olan saldırıyı en güçlü ifadelerle kınadı. Sivil tesislerin kasıtlı olarak bombalanmasının uluslararası ve insani hukukun ciddi bir ihlalidir” diye belirtildi. İran: Vahşi bir savaş suçu İran Dışişleri Bakanlığı, katliamı “vahşi bir savaş suçu” ve “soykırım” olarak nitelendirdi. İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Nasır Kenani, İsrail’in uluslararası hukukun ilke ve kurallarına en ufak bir bağlılığının olmadığını bir kez daha dünyaya ilan ettiğini ifade etti. İran’ın saldırıyı en güçlü şekilde kınadığını aktaran Kenani, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi başta olmak üzere uluslararası toplumdan, Gazze’de işlenen savaş suçunun boyutlarının hızla araştırılması ve olayın sorumlusu İsrailli yetkililerin yargılanması konusunda, sorumluluğunu yerine getirmesini beklediklerini dile getirdi. Katar: Vahşice bir katliam Hastane saldırısını kınayan Katar, saldırıyı “vahşice bir katliam ve uluslararası hukukun ihlali” olarak nitelendirdi. Ürdün: Uluslararası koruma sağlanmasını istiyoruz Ürdün hükümeti, “Gazze’deki el-Ehli Baptist Hastanesi saldırısını şiddetle kınıyor, Filistin halkı için uluslararası koruma sağlanmasını ve savaşın derhal sona ermesini istiyoruz” açıklaması yaptı. Arap Birliği: Batı bu trajediyi derhal durdurmalı Arap Birliği Genel Sekreteri Ahmed Ebul Gayt, saldırıya dair yaptığı açıklamada, “Hangi akıl hastası, savunmasız insanların olduğu bir hastaneyi kasten bombalar? Arap kurumlarının savaş suçlarını belgelediğini ve suçluların yaptıkları yanına kar kalmayacak. Batı bu trajediyi derhal durdurmalı” şeklinde konuştu. Rusya: Açık savaş suçu Rusya Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Medvedev de, saldırıyı kınayarak, “Gazze Şeridi’nde bir hastaneye yapılan korkunç saldırı açıkça savaş suçudur” ifadelerinde bulundu. YENİ YAŞAM

Frankfurt Kitap Fuarı Filistinli yazarın ödül törenini iptal etti

 Frankfurt Kitap Fuarı Filistinli yazar Adania Shibli’nin ödül törenini iptal etti. Organizatörler, romanı onurlandırmaktan geri adım atmalarına gerekçe olarak İsrail-Hamas savaşını gösterdi. 18 Ekim’de Frankfurt’ta kapılarını açacak fuarın organizatörleri, Hamas’ın 7 Ekim’de İsrail’e yönelik saldırılarının ardından bir kınama yayımlayarak İsrail ile tam bir dayanışma içinde olduklarını bildirdi. Fuarın programı da Yahudi seslere öncelik verecek şekilde yeniden düzenlenirken Litprom, Filistinli yazar Adania Shibli’ne ödülünün Hamas tarafından başlatılan savaş nedeniyle kitap fuarında düzenlenen bir törenle verilmeyeceğini duyurdu. Dernek, “Daha ileri bir tarihte etkinlik için uygun bir format ve ortam” arayacağı güvencesini verirken, “Adania Shibli’ye ödül verilmesi hiçbir zaman sorgulanmamıştır” açıklamasını yaptı. TEPKİLER BÜYÜYOR Bu karar, edebiyat ve yayıncılık dünyasından 600 kişinin açık bir protesto mektubu yayımlamasına neden oldu. Tanzanyalı edebiyatçı Abdulrezak Gurnah, Polonyalı yazar Olga Tokarczuk, Kongolu yazar Emmanuel Dongala ve Kanadalı yazar Naomi Klein gibi isimlerin imzasıyla yayımlanan mektupta, fuarın organizatörlerinin alanı bir Filistinlinin sesine kapattığı belirtildi. Uluslararası Bağımsız Yayıncılar Birliği (International Alliance of Independent Publishers) de karara tepki göstererek yazılı açıklama yaptı. Yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Filistin topraklarında on yıllardır süren İsrail işgali ve yerleşimci sömürgeciliği, İsrail ordusunun Gazze’ye yönelik son saldırılarıyla yeni bir boyuta ulaştı. Bu yazı kaleme alınırken, 724’ü çocuk olmak üzere 2,200’den fazla Filistinli hayatını kaybetti ve 1 milyondan fazla Gazzelinin kuzeyi terk etmesi emredildi. Bu ciddi insani krizin ortasında, kitaplar ve edebiyat da dahil olmak üzere tüm ifade araçlarıyla mazlumlara ses vermek çok önemlidir. İronik bir şekilde, dünyanın en büyük yıllık kitap fuarı olan Frankfurt Kitap Fuarı bunun tam tersini yapmıştır. Küçük Bir Ayrıntı adlı romanıyla 2023 Literaturpreis Ödülü’nü alacak olan Filistinli yazar Adania Shibli’nin ödül töreni, ‘kitap fuarında Yahudi ve İsrailli sesleri özellikle görünür kılmak’ ve ‘İsrail’in yanında tam bir dayanışma içinde durmak’ amacıyla fuar tarafından tek taraflı olarak iptal edilmiştir. Bu tek taraflılık kabul edilemez, zira Frankfurt Kitap Fuarı şiddet içermeyen diyalog ve tartışmaların yapılabileceği özgür ve tarafsız bir forum olmalıdır. Uluslararası Bağımsız Yayıncılar Birliği’nden yayıncılar olarak, Frankfurt Kitap Fuarı’nın Adania Shibli’nin ödül törenini iptal etme kararını kınıyor ve Filistinli seslere fuarda diğer seslerle aynı görünürlük ve saygının gösterilmesini talep ediyoruz” PİRHA

HEDEP, DBP ve Amed Barosu Gazze’deki hastane saldırısını kınadı

DBP ve Amed Barosu, Gazze’de hastanenin vurulmasını yaptığı açıklama ile kınadı. Saldırıyı kınayan HEDEP de ‘İsrail devleti tüm dünyanın gözü önünde insanlık suçu işliyor… Ortadoğu’da ve tüm dünyada savaşa topyekun karşı çıkılmalıdır’ dedi Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) İsrail’in Gazze’deki El-ehli Baptist Hastanesi’ne yönelik gerçekleştirdiği saldırıda en az 500 kişinin yaşamını yitirdiği saldırıya ilişkin açıklama yaptı. Saldırının kınandığı DBP açıklamasında şu ifadelere yer verildi: “Ortadoğu’da barışın sesinin yükseltilmesinin önemi maalesef sivillerin katledilmesinden sonra görünür olmaktadır. Bugün Filistin ve Rojava konusunda bütün dünya riyakar bir tutum içine girmektedir. Özellikle Türkiye’deki yandaş basının ikiyüzlülüğü hakikati bilen herkesi hayrete düşürmektedir. Daha 10 gün önce Rojava’da su tesislerinin, elektrik kaynaklarının, hastanelerin bombalanmasını, sivil katliamları görmeyenlerin timsah gözyaşları ile Filistin’deki katliama yaklaşması insanlık için utanç sebebidir. Türkiye’deki ikiyüzlülük sadece basınla sınırlı kalmamakta, iktidar ve onun izini sürenler tarafından da devam ettirilmektedir. Bugün Filistin halkını en çok anlayan Kürt halkıdır. Ve acısını da paylaşan halkımızdır. Gazze’de İsrail tarafından hastaneye yapılan ve 500’den fazla insanın katledildiği saldırıyı kınıyoruz.” Amed Barosu’ndan kınama Yine Gazze’deki hastane katliamına ilişkin Amed Barosu da açıklama yaptı. Baro tarafından yapılan açıklamada, “İsrail devletini, sivil insanlara yönelik gerçekleştirdiği katliamlardan dolayı şiddetle kınıyoruz. Uluslararası toplumu, bu vahşete karşı derhal harekete geçmeye çağırıyoruz” denildi. HEDEP’ten kınama Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP), İsrail’in Gazze’de bir hastaneye yönelik saldırısına tepki gösterdi. Partinin sanal medya hesabından yapılan açıklamada, “İsrail’in Gazze’de sivillerin sığındığı, yaralıların tedavi gördüğü hastaneye yönelik saldırılarını lanetliyoruz. Bu yaşananların tamamı insanlığa karşı işlenmiş suçlardır. Bütün dünya halklarını Ortadoğu’da barışın sesini yükseltmeye çağırıyoruz” denildi. ‘İnsanlık suçu’ HEDEP Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan da da sanal medya hesaplarından tepki gösterdi. Hatimoğulları, “İsrail devleti Gazze’deki El-Ehli Baptist Hastanesi’ni bombalayarak yüzlerce insanı katletti! İsrail devleti tüm dünyanın gözü önünde insanlık suçu işliyor… Ortadoğu’da ve tüm dünyada savaşa topyekun karşı çıkılmalıdır” sözleriyle tepki gösterdi. Bakırhan da “İsrail pervasızca insanlık suçu işliyor. Bunu yaparken de bütün dünyanın gözü önünde saldırıları gerçekleştiriyor ve bu durum destekleniyor. Bir an önce bu saldırıların durdurulup ateşkesin sağlanması gerekiyor” ifadelerini kullandı. YENİ YAŞAM

İHD AMED: Rojava ve Filistin’e saldırılar; Ayrım yapmadan ses çıkarılmalı

İHD Amed Şube Başkanı Ercan Yılmaz, Filistin’deki saldırılarda olduğu gibi Kuzey ve Doğu Suriye’ye dönük saldırılara da karşı çıkılması ve barış talebinin yükseltmesi gerektiğini belirtti. Hak savunuculuğunda ayrım yapmaksızın ses çıkartılması gerektiğini söyleyen Yılmaz, “Şu an Türkiye’nin Rojava bölgesine yönelik yaptığı askeri operasyonlar hem dünya hem de Türkiye’deki barış talebinde bulunanlar açısından turnusol kâğıdı görevi görüyor. Evet, biz dünyanın hiçbir yerinde savaşların olmaması gerektiğini düşünüyoruz ama burada bir ayrım ortaya koymamak gerekiyor. İsrail’in, Filistinli yurttaşlara yönelik gerçekleştirdiğini nasıl kınıyorsak, yine Hamas’ın İsrailli sivillere yönelik gerçekleştirdiği eylemleri nasıl kınıyorsak, aynı şekilde Rojava’da yaşanan can kayıplarını, sivil yurttaşlara yönelik eylemleri de aynı şekilde tepki göstermemiz ve barış talebini yükseltmemiz gerekiyor. Muhalefetin de, bu konuda talepleri olan insanların da, herhangi bir kaygı gütmeden Suriye’ye, Rojava’ya yönelik gerçekleştirilen eylemlere ses çıkarması gerekir” dedi. Rojava’da sivillere yönelik saldırılara karşı tepki gösterilmesinin “Bu insan hakları mottosudur” diyen Yılmaz, şunları söyledi: “Burada Filistin’i savunmak çok kolay, herkes burada Filistin halkıyla dayanışma içerisinde olduğunu söylüyor. Ama birebir aynı konumda olan Rojava’da yaşayan halklar açısından bir tepki ortaya koymak aslında insan hakları savunucusu, barış yanlısı olup, olmadığınızı ortaya koyuyor. Burada kişisel kaygılardan, maruz kalabileceğimiz tehditlerden bağımsız bir şekilde bildiğinizi, gördüğünüzü ve gerçek olanı eleştirmek gerekir. Bu konuda devletin yapıcı politikalara dönmesi gerektiğini belirtmek gerekir. Gerçekten hak savunuculuğu ve demokratlığın göstergesi bunlardır.” BM’nin suskunluğuna karşı barış isteyenlerin ses yükseltmesi gerektiğine dikkat çeken Yılmaz, İHD ve insan hakları savunucuları olarak çatışma yerine diyalog ve müzakere yöntemlerinin gündeme gelmesi çağrısında bulunduklarını söyledi. Yılmaz, “Türkiye içerisindeki çatışmaların ve can kayıplarının sınır ötesi operasyonların sona ermesi ve tekrardan barış ikliminin konuşulabilmesi için neler yapılabileceğini sürekli bir şekilde kamuoyuyla paylaşıyoruz. Biz her koşulda OHAL’de de, aktivistlerimiz gözaltına alınıp tutuklandığı zamanda da bu sözleri söylemekten geri durmadık, bundan sonra da barışın sağlanması için, sivil ölümlerin, sivil alanların çatışma bölgesi olmaktan çıkması için, gerçek anlamda bir barışın tesis edilebilmesi için elimizden gelen tüm çalışmaları yapacağız. Bunu yaparken de herkesin cesur olması gerektiğini bir kez daha vurgulamak istiyoruz” diye konuştu. MA / Eylem Akdağ

Sohbeti Aç
Sizi Dinliyoruz
Merhaba Size Nasıl Yardımcı Olabilirim?