DAD’dan Kılıçdaroğlu’na destek

DAD’dan Kılıçdaroğlu’na destek

DAD, toplumu kutuplaştıran bir siyaset anlayışına “Dur” demek için; seçimin ikinci turunda Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nu destekleyeceklerini açıkladı. Demokratik Alevi Dernekleri (DAD) 28 Mayıs’ta yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimine dair açıklama yayınladı. Üçüncü dünya savaşının yaşandığı koşullarda Türkiye’nin Cumhurbaşkanı seçimlerinin ikinci turuna gittiğinin belirtildiği açıklamada, “Bu bakımdan mevcut seçimler uluslararası güç dengelerinden, çıkar ilişkilerinden bağımsız degildir. Zihniyet ve vicdan yapısının iktidar ve sermaye güçlerinin insafına göre inşa edildiği; emek, barış, demokrasi, insan haklarına, birey, toplum ve doğaya ait ne varsa yok hükmünde sayıldığı; adaletin güçü degil, muktedirin hukukunun esas alındığı, hakikati dile getirenlerin baskı ve zulüm altında olduğu, cezaevlerindeki hak ihlallerinin arş-ı âlaya ulaştığı bir ortamda seçimlere gitmek; demokratik siyaseti savunanlara büyük sorumluluklar yüklemektedir” denildi. “Siyasete katılmak, siyasetin öznesi olmak, varolan kötü gidişatı değiştirmek, yaşanılır ortam inşa etmek için YA XÎZÎR diyerek zülme karşı ikrarlı birliğe yol almak zamanıdır” denilen açıklamaya şöyle devam edildi: “TOPLUMU KUTUPLAŞTIRAN SİYASET ANLAYIŞINA DUR DEMEK İÇİN…” “Öz itibariyle devletin bütün zor ve ideolojik aygıtları mevcut iktidarın elindedir. İktidarı, baskıyı yönetim ile aynı manaya getiren; farklılıkların ikrarlı birliğini kabul etmeyen; kadının düşünsel, örgütsel, kültürel, sosyal, siyasal, ekonomik alanlarda öz dinamiklerine kavuşmasını istemeyen, ekonomik değerleri belli kesimde tekelleştiren, birikimleri yağmalayan, Kürt-Türk, Alevi-Sünni ayrılmasını derinleştirerek toplumu kutuplaştıran bir siyaset anlayışına “Dur” demek için; seçimin ikinci turunda sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nu desteklediğimizin bilinmesini isteriz. Zamanın ve mekanın ruhuna demokrasi güçlerine tarihi sorumluluklar yüklemektedir. Bu sorumluluğun gereği olarak; cümle canların sandığa gitmesi bir sorumluluktur. Zaman sahipsiz, mekan rızasız, mazlum çaresiz değildir.” PİRHA

Şenyaşar’dan 28 Mayıs çağrısı: Değişim yaratmaktan başka çaremiz yok

seçim 28 mayıs ikinci tur

“Birlikte değiştirebiliriz” diyerek 28 Mayıs seçimlerine katılım çağrısı yapan Yeşil Sol Parti Riha Milletvekili Ferit Şenyaşar, “Bir değişim yaratmaktan başka bir çaremiz yok” dedi. Cumhurbaşkanlığı ve 28. Dönem Milletvekili Seçimlerinde 64 milyon 190 bin 651 seçmenden 55 milyon 761 bin 445’i oy kullandı. 8 milyon 352 bin 496 seçmen sandık başına gitmedi, 1 milyon 36 bin 565 seçmenin oyu da geçersiz sayıldı. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde 4 aday da gerekli olan yüzde 50 artı bir oy oranına ulaşamadığı için seçimler ikinci tura kaldı. Seçmen 28 Mayıs’ta ikinci kez sandık başına giderek, en çok oy alan Cumhur İttifakı adayı Tayyip Erdoğan ve Millet İttifakı adayı Kemal Kılıçdaroğlu arasında tercih yapacak. ‘SANDIKTAN HALK İRADESİ ÇIKMADI’ Yurtiçinde yapılacak olan seçimlere sayılı günler kala, siyasi partiler 14 Mayıs’ta sandık başına gitmeyen yüzde 13,02’lik kesimin sandığa gitmesi için çalışmalarını sürdürüyor. Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) Riha Milletvekili Ferit Şenyayar, 28 Mayıs’ta yapılacak olan seçimlerin önemine dikkat çekerek, bütün yurttaşları sandık başına gitmeye çağırdı. 14 Mayıs seçimlerini hatırlatan Şenyaşar, “Buradaki en temel beklentimiz sandığa ne girdiyse, onun çıkmasıydı. Halk ne karar verdiyse, onun iradesinin çıkması için mücadele ettik. Fakat sayımlar yapıldıktan sonra veriler sisteme geçirildiği zaman YSK ile sandık başında imzalanan ıslak imzalı tutanakların birbirini tutmadığını gördük. Bu konuda gerekli incelemeleri yaptıktan sonra itirazlarda bulunduk. İtirazlarımızın bir kısmı kabul edildi ama itirazlarımızın büyük bir bölümü reddedildi. Sonuç itibariyle maalesef sandıklardan halkın iradesi çıkmadı” dedi. ‘TÜRKİYE’DE DEĞİŞİMİ YARATACAĞIZ’ “Her ne kadar 14 Mayıs’ta istediğimiz başarıyı elde edemediysek de AKP iktidarını durdurduk ve cumhurbaşkanı seçimleri ikinci tura kaldı” diyen Şenyaşar, “Çok tarihi bir seçimdir. Bunun için sahadayız ve çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Sahada temas ettiğimiz herkes yaşanan durumdan şikâyetçi. Esnaf perişan durumda. Halk, ekonomik krizin cenderesinde. Bunun için herkes bir değişim istiyor. 28 Mayıs daha güçlü bir şekilde sandıkların başında olacağız. Halkın iradesinin sandığa yansıdığı gibi çıkması için büyük bir özveri ile çalışacağız ve Türkiye’de değişimi yaratacağız. Başka çare yok. Çünkü eğer mevcut iktidar bu seçimleri tekrar bir şekilde almayı başarırsa, ülkeyi büyük bir felaket bekliyor olacak. Halkımız da bunun farkında ve tedirgin bir şekilde bekliyor” diye konuştu. 14 Mayıs’ta oy kullanmayan 8 milyon seçmeni 28 Mayıs’ta sandık başına taşımak için çalışma yürüttüklerini aktaran Şenyaşar, “Türkiye’de büyük bir umutsuzluk var ama bizler inançlıyız ve kararlıyız. Mücadelemizi sürdüreceğiz. Bu iktidarı değiştireceğiz. Halkın iradesine sahip çıkmak için ne gerekiyorsa yapacağız” ifadelerini kullandı. ‘KARARLILIKLA MÜCADELEMİZİ SÜRDÜRÜYORUZ’ Annesi Emine Şenyaşar ile birlikte Urfa Adliye’si önünde 2 yıldır Adalet Nöbeti’nde olduklarını vurgulayan Şenyaşar, “Şu an bütün Urfa halkıyla beraber bu mücadelemizi büyütüyoruz. Ortada büyük bir zulüm ve adaletsizlik var. Bu zulmü ve adaletsizliği yapan iktidar partisinin milletvekilleri ve bakanlarıdır. Ülkenin başında bulunan Cumhurbaşkanı da bundan sorumludur. Bizlerin bir değişimi yaratmaktan başka bir çaresi yok. Bunun için mücadelemizi büyüterek sürdürüyoruz. İki yıldır adliye önündeyiz. Şu an bütün Urfa halkının sorumluluğunu taşıyoruz. Urfa halkının istediği değişimin demokratik koşullarla oluşması için de çalışmalarımızı yoğun ve kararlı bir şekilde sürdürüyoruz. Bizlerde yılgınlık yok. İnançla kararlılıkla bu mücadelemizi sürdüreceğiz” şeklinde konuştu. ‘BİRLİKTE DEĞİŞTİREBİLİRİZ’ Seçmene çağrıda bulunan Şenyaşar, “Birlikte değiştirebiliriz. Halkımız hiçbir zaman ümitsizliğe kapılmasın. Değişim olacak, yeter ki halkımız güvensin ve sandığa gitsin. Herkesin yurttaşlık görevini yapması gerekiyor. Eğer herkes yurttaşlık görevini yaparak sandığa giderse, bir değişim olacaktır” dedi. MA / Ömer Akın

Yurt dışında oy kullananların sayısı 1 milyon 500 bini aştı

avrupa seçim ikinci tur oyları

Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turu için yurt dışı temsilcilikler ve gümrüklerde şuana kadar 1 milyon 500 bin kişiden fazla kişi oy kullandı. Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turu 28 Mayıs günü yapılacak. İkinci tur seçimler için yurt dışı temsilcilikler ve gümrüklerde 20 Mayıs’ta başlayan oy verme işlemleri sürüyor. Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) verilerine göre, 22 Mayıs saat 23.37 itibarıyla yurt dışı temsilcilik ve gümrüklerde oy kullanan seçmen sayısı toplam 1 milyon 500 bin 26 oldu. Yurt dışı temsilciliklerde oy verme işlemleri 24 Mayıs’ta sona erecek, gümrüklerde ise 28 Mayıs saat 17.00’ye kadar devam edecek.

Hatimoğulları’ndan sandığa gitmeyen seçmene: Ülkenin geleceği elinizde

tulay hatimoğulları

Sandığa 10 milyona yakın kişinin gitmediğini belirten Yeşil Sol Parti Adana Milletvekili Tülay Hatimoğulları, “Ülkenin geleceği sizin elinizde. Sandığa gidin ve mührü tek adam rejimine karşı basın” dedi. Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) Adana Milletvekili Tülay Hatimoğulları, seçim sürecine dair Çukurova Gazeteciler Cemiyeti’nde basın toplantısı gerçekleştirdi. Basın Toplantısına Halkların Demokratik Partisi (HDP) Adana İl Eşbaşkanı Mehmet Karakış, Yeşil Sol Parti Adana İl Eş Sözcüsü Sabahat Mutluay ve Çukurova Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Cafer Esendemir katıldı. ‘ÖZGÜR BASIN İÇİN MÜCADELE EDECEĞİZ’ Hatimoğulları’na başarılar dileyen Çukurova Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Cafer Esendemir, yerel basın sorunlarına değinerek, basının daha özgür bir şekilde görevini yerine getirmesini istedi. Yeşil Sol Parti Adana Milletvekili Tülay Hatimoğulları ise, tek adam rejiminin bu ülkede başta ana akım medya olmak üzere yerel basına yaşam hakkı tanımadığını belirterek, basının özgürlüğü için Meclis’te mücadele edeceklerini dile getirdi. Hatimoğulları, “Haber alma hakkını sonuna kadar savunacağız” dedi. ’28 MAYIS’TA İKTİDARI GÖNDERECEĞİZ’ 14 Mayıs seçimlerinde Yeşil Sol Parti olarak istenilen hedeflere ulaşamadıklarını kaydeden Hatimoğulları, 14 Mayıs öncesinde azimle sürdürdükleri seçim çalışmalarına “AKP-MHP faşist bloğunu 14 Mayıs’ta durdurduk, 28 Mayıs’ta göndereceğiz” şiarıyla devam ettiklerine işaret ederek, 28 Mayıs seçimlerinin bir kader seçimi olacağını vurguladı. Tek adam rejimini göndermek için sahada olduklarını aktaran Hatimoğulları, “21 yıldır bu ülke nefessiz bırakıldı. 21 yıldır bu ülkede her açıdan özgürlükler ve demokrasinin her kademesine darbeler vuruldu. Ve biz Adana’da ve Türkiye’de rahat bir nefes alabilmek için rejimi 28 Mayıs’ta göndermek dışında bir seçeneğimizin olmadığını biliyoruz” diye konuştu. ‘GELECEK İÇİN SANDIĞA’ AKP-MHP iktidarının sandıklarda hileler yaptığı ve halen itirazların devam edip, sayımların sürdüğünü belirten Hatimoğulları, sandığa gitmeyen 10 milyona yakın seçmene, “14 Mayıs’ta sandığa gitmeyen siz değerli seçmenler, mutlaka sandığa gitmeliyiz ki ülkenin kaderini değiştirelim. Ülkenin geleceği sizin elinizde. Sandığa gidin ve mührü tek adam rejimine karşı basın” çağrısında bulundu. Kadınların ve gençlerin gelecekleri için sandığa gitmesini isteyen Hatimoğulları, “Bu ülkenin yarısı olduğumuz halde yok sayılan bizler hayatın her alanında şiddet mağduruyuz. Buna rağmen Cumhur İttifakı İstanbul Sözleşmesi’nden çekildi. Bununla kalmayıp seçim vaadi olarak Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Kanunu olan 6284 sayılı kanunu yasadan çıkarma sözü verdiler. Yalnız yaşayan kadınların da sahiplendirilmesi için çalışacaklarını söylediler. Bunu hiçbir kadın kabul etmez. Ayrıca kadınları başörtüsü üzerinden ayırmaya çalışanlar tarihi bir hata işliyor. Başörtülü ve başörtüsüz kadınlar el ele vererek tek adam rejimini değiştirecek. Ve kadına yönelik şiddetle etkin bir mücadele yürütmeye devam edilecek. Kadınlar bu iradeye sahip. Değişim kadınların elleriyle olacak” dedi. MA/ADANA

Britanya’da Alevi kurumları ve yöre derneklerinden seçim için seferberlik

alevi dernekleri avrupa

İNGİLTERE – Salt çoğunluğun sağlanamaması nedeniyle ikinci tura kalan Cumhurbaşkanlığı seçimi için yurt dışı ve gümrüklerde oy kullanma işlemi devam ediyor. İngiltere’de 2. tur seçimlerine Alevi kurumları ve yöre dernekleri yurttaşları taşırken, sandığa gidilmesi için duyurular ve çağrılar yaptı. 14 Mayıs’taki Cumhurbaşkanı seçiminde adayların salt çoğunluğu alamaması nedeniyle seçimler ikinci tura kalırken, 28 Mayıs Pazar günü yapılacak ikinci tur oylaması için yurt dışı temsilcilikler ve gümrük kapılarında oy verme işlemi başladı. Yüksek Seçim Kurulunca (YSK) 28 Mayıs seçimi için Türkiye’nin 73 ülkedeki 151 temsilciliğinde 167 noktada sandık kuruldu. Seçmenler, ilk turda en yüksek oyu alan Cumhur İttifakı adayı Recep Tayyip Erdoğan ve Millet İttifakı adayı Kemal Kılıçdaroğlu arasında tercih yapacak. Yurt dışı temsilciliklerde oy verme işlemi 24 Mayıs tarihine kadar sürecek. Temsilcilikler dışında oy kullanmak isteyenler ise gümrüklerde 28 Mayıs saat 17.00’ye kadar oy verebilecek. Dış temsilciliklerde oy verme işlemi, o temsilcilik için ilan edilen tarih aralığında hafta içi ve hafta sonu yerel saatle 09.00 ile 21.00 arasında, başkonsolosluklara bağlı şehirlerde ise yerel saatle 09.00 ile 18.00 arasında yapılabilecek. Yurt dışı seçmenler, belirlenen temsilciliklerin herhangi birinde veya sandık kurulan herhangi bir gümrük kapısında oy kullanabilecek, bu işlem için randevu alınmasına gerek olmayacak. 2’nci tur oy kullanma süreci Britanya’nın Londra, Manchester, Edingburgh ve Leicester şehirlerinde devam ediyor. Londra, Manchester ve Edingburgh’ta 21 Mayıs’la 24 Mayıs arası oy kullanılabilecek fakat Leicester’da 21 Mayıs ve 22 Mayıs’ta kullanılacak. Londra’daki oy kullanım merkezi Türkiyeli toplumun oturduğu bölgelere uzak olmasına rağmen 14 Mayıs’ta yapılan secimden çok daha büyük bir ilgi söz konusu. Britanya’da oy kullanabilecek kayıtlı seçmen sayısı 127 bin 281 kişiyken, şimdiye kadar oy kullanaların toplamı 38 bin 428 olarak açıklandı. Her geçen gün oy kullanımının arttığı ülkede, 14 Mayıs’tan daha fazla oy kullanılacağı tahmin ediliyor. KURUMLAR YURTTAŞLARI OTOBÜSLERLE SANDIK BAŞINA TAŞIYOR Londra’da faliyet yürüten siyasi parti temsilcilikleri, Alevi kurumlar, köy ve yöre dernekleri yoğun bir mücadele ve dayanışmayla secmenleri sandık başına taşıyorlar. Londra’da oy kullanmak için Britanya Alevi Federasyonu, Londra Kırkısraklılar Derneği, Londra Alxas-kom, Kürt ve Türk Toplum Merkezi, Londra Nurhaklılar Dayanışma Merkezi, Dersimliler Dayanışma Merkezi ve Kürt Kültür Merkezi yurttaşları ücretsiz olarak otobüslerle oy kullanım merkezine taşıyor. Oy merkezlerinde oy kullanımı sabah saat 08.00 de başlıyor saat 22.00’ye kadar devam ediyor. Elif TABAK/PİRHA

Kadın aydınlardan 2. tur için açıklama: Ya koyu karanlığı birlikte yırtacağız ya da nefessiz kalacağız!

aydın kadınlar

Cumhurbaşkanlığı seçimleri için “Bu karanlığa teslim olmayacağız” diyen çok sayıda aydın, ikinci tur için oy kullanma ve sandıklara sahip çıkma çağrısında bulundu. 29 Mayıs’ta yapılacak 2. Tur Cumhurbaşkanlığı seçimleri için kadın aydın ve yazarlar, açıklama yaparak “Buradayız, bu karanlığa teslim olmayacağız!” dedi. Yazılı yapılan açıklamada ikinci tur seçimlerine katılım çağrısı yapan çok sayıda yazar, hukukçu, sanatçı ve hak savunucusu, “Kadınları ikinci turda oy vermeye, sandıklara sahip çıkmaya ve mücadeleye çağırıyoruz!” mesajını paylaştı. “BU ÇAĞ DIŞI ZİHNİYETİN TEHDİTLERİNE KARŞI” “Ülke tarihinin en önemli seçimi” olarak yorumlanan 28 Mayıs’a yönelik yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi: “İktidara geldiği günden bu yana AKP iktidarının kurmaya çalıştığı gerici ve talan düzeni kadınlara yoksulluk, şiddet ve ölüm; çocuklara ve gençlere ise geleceksizlik ve koca bir karanlık dışında başka bir şey sunmadı. Bir gecede İstanbul sözleşmesini yürürlükten kaldırdıktan sonra şimdi 6284 sayılı kanuna ve medeni kanuna göz dikmiş, kadın düşmanlığında birleşmiş bir karanlık ittifak hayatlarımızı ve haklarımızı yok etmek için el sıkıştı. “Bekar kadınları sahiplendirmek” ten bahseden, LGBTİ+’ların varlığına saldıran, çocuk istismarını meşrulaştıran bu çağ dışı zihniyetin tehditlerine karşı kadınların öfkesi, mücadelesi, direngenliği ve dayanışması hiç bitmedi! Kadına yönelik şiddetin son bulması için, LGBTİ+’ların hakları ve yaşamları için, Çocukların geleceği için, İstanbul Sözleşmesi’ni geri kazanmak için, 6284 sayılı kanunu uygulatmak için, Medeni haklarımıza sahip çıkmak için, Yaşamlarımız ve haklarımız için mücadeleden bir adım geri atmıyoruz, bu kötülük iktidarına teslim olmayacağız, BURADAYIZ! KARANLIĞA, KÖTÜLÜĞE, ZORBALIĞA YETER! Bu karanlık düzen kazanamadı! Kadınlar başta olmak üzere halkın çoğunluğu tek adam iktidarını değiştirme iradesini gösterdi. Toplumun yarısıyız ve sözümüz, mücadelemiz, taleplerimiz memleketin dört bir yanından yükseliyor. Şimdi önümüzde bir tercih var: Önümüzdeki seçimler karanlıkla aydınlık arasındadır! Ya koyu karanlığı birlikte yırtacak ve şafağın aydınlığına kavuşacağız ya da nefessiz kalacağız. Tek adam rejimine son vermek için tüm kadınları oy vermeye ve sandıklara sahip çıkmaya çağırıyoruz. EŞİT VE ÖZGÜR YAŞAMAK İSTİYORUZ Eşit, özgür, laik, korkusuz ve şiddetsiz bir yaşam düşüne sımsıkı sarıldık. Biliyoruz ki, kadınlar kurtulursa ülke kurtulur, geleceğimiz kurtulur, tüm toplum kurtulur! Neşemizi çalanlardan hesap soralım, bu çürümüşlüğü, karanlığı el birliğiyle defedelim. Korkusuzca yaşadığımız, eşit ve özgür olduğumuz bir ülke bizim hakkımız ve bu ülkeyi hep birlikte kuralım. Haydi! Tüm kadınları bu karanlık rejimi göndermek için oy vermeye ve oylarımıza sahip çıkmaya çağırıyoruz.” Yapılan açıklamada imzası bulunan isimler: Açelya Topaloğlu, Oyuncu Adile Doğan, Esenyalı Kadın Dayanışma Derneği Başkanı Ahu Özyurt, Gazeteci Aksu Bora, Yazar Alev Özkazanç, Akademisyen Algı Eke, Oyuncu Altan Kar, Sosyolog Arzu Erkan, Akademisyen-Yazar Arzu Erkan, EMEP MYK Üyesi Arzu Gamze Kılınç, Oyuncu Arzu Yayıntaş, Küratör-Sanatçı Aslı Alpar, Sanatçı Aslı Göksel, Emekli Öğretim Üyesi Aslı Gökyokuş, Müzisyen Aslı Gülsüm Açan, Akademisyen Ayça Damgacı, Oyuncu Ayça Işıldar, Oyuncu Aylime Aslı Demir, Editör-Aktivist Aylin Aslım, Müzisyen Aylin Tekiner, Sanatçı-Hak Savunucusu Aynur Özuğurlu, Akademisyen Aysun Gezen, SOL Parti PM Üyesi Ayşe Cemal, İktisatçı Ayşe Erçetin Erkoç, Hukukçu Ayşe Lebriz, Oyuncu Ayşe Tütüncü, Müzisyen Ayşegül Devecioğlu, Yazar Ayşegül Uçar, Sol Feminist Hareket Üyesi Ayşen Şahin, Gazeteci-Yazar Ayşenil Şamlıoğlu, Oyuncu Ayten Birol, Sol Feminist Hareket Üyesi Aytuna Tosunoğlu, Yazar Bahar Kaplan, AKD Kadından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Banu Güven, Gazeteci Banu Savaş, Haber-Sen Genel Basın Eğitim Sekreteri Begül Kılıççöte, Hukukçu Belçim Bilgin, Oyuncu Belit Özükan, Oyuncu Belkıs Akkale, Müzisyen Benal Yazgan, Kadın Partisi Genel Başkanı Bengü Karaduman, Sanatçı Berrak Güngör, Gazeteci Beyza Üstün, HDP Kadın Meclisi Üyesi Birhan Keskin, Şair Birsen Avcı, Hukukçu Burcu Sarı, Sol Feminist Hareket Üyesi Burcu Sezer, Tercüman-Sol Feminist Hareket Üyesi Buse İlkin Yerli, Gazeteci Canan Güllü, Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Ceren Kalay Eken, Hukukçu Ceren Moray, Oyuncu Çiçek Çatalkaya, SOL Parti PM Üyesi Çiğdem Yılmaz, Akademisyen Çilem Kırmızıgül, Junior Seo Specialist Çiler Dursun, Akademisyen Damla Atalay, Hukukçu Damla Yıldırım, Hukukçu Deniz Barut, Oyuncu Deniz Güneş, Hukukçu Deniz Türkali, Oyuncu Derya Şensoy, Oyuncu Devrim Yakut, Oyuncu Didem Kaya, Hukukçu Dilan Esen, Gazeteci Dilara Kurtuluş, SOL Parti MYK Üyesi Dilek Bulut, Akademisyen Diren Deniz Sarı, Gazeteci Doğa Altun, Sosyolog Döne Gevher Koyun, KESK Kadın Sekreteri Ebru Beşe, Hukukçu Ebru Key, Müzik Organizatörü Ebru Nihan Celkan, Senarist Ece Dizdar, Oyuncu Ece Temelkuran, Yazar Eda Köprü Yılmayan, Gazeteci Efsane Odağ, Oyuncu Ekin Öztürk, Hukukçu Elif Cemal, Müzik Organizatörü Elif Ilgaz, Gazeteci Elif Keleş O., ABF Kadından Sorumlu Genel Sekreter Elif Key, Gazeteci Elif Topkaya Sevinç, Aktivist Emel Memiş, Akademisyen Esen Karaküçük, SOL Parti PM Üyesi Esin Davutoğlu Şenol, Akademisyen Esin Küntay, Hukukçu Esra Kahraman, Yazar Evrim İnan, Hukukçu Eylem Bahadır, Eğitim Sen Gebze Şube Başkanı Eylem Kaya Eroğlu, SES MYK Üyesi Eylem Ümit Atılgan, Akademisyen Eylem Yıldız, Oyuncu Ezgi Başaran, Gazeteci Ezgi Can Ceylan, Gazeteci Ezgi Eylem Şahin, Sol Feminist Hareket Üyesi Fatma Aytac, Kadın Partisi Eş Başkanı Fatma Esra Aslan, Çevirmen – Aktivist Fatoş Erol, SOL Parti PM Üyesi Fatoş Güney, Yazar Feray Aytekin Aydoğan, SOL Parti Başkanlar Kurulu Üyesi Feri Baycu Güler, Oyuncu Fevziye Sayılan, Akademisyen Figen Aydıntaşbaş, Ressam Figen Şakacı, Gazeteci Füsun Demirel, Oyuncu Gamze Türkkaynağı, Yönetmen Gamze Yücesan Özdemir, Akademisyen Gaye Cön, Aktivist Gizem Erdem, Oyuncu Gizem Gül Kürekçi, SOL Parti PM Üyesi Gizem Özdem, SOL Parti PM Üyesi Gökçen Kantar Duran, Hukukçu Göksu Cengiz, SOL Parti MYK Üyesi Gönül Kural Şimşek, KESK Mali Sekreteri Gülay Kurtyiğit, Avrupa Alevi Konfederasyonu Genel Sekreteri Gülbiye Yenimahalleli Yaşar, Akademisyen Güliz Sağlam, Yönetmen Gülser Öztunalı Kayır, Akademisyen Güneş Zavrak, Oyuncu Hacer Ansal, Akademisyen Hale Tenger, Sanatçı Halime Güner, Uçan Süpürge Vakfı Başkanı Hande Tuhanioğlu, Sol Feminist Hareket Üyesi Hatice Bülbül, Gazeteci-Öğretim Görevlisi Havva Gümüşkaya, Gazeteci Hediye Gökçe Baykal, Hukukçu Hidayet Değer, Akademisyen Hilal Onur, Emekli Akademisyen Hilal Polat, Ressam Hülya Gülbahar, Hukukçu-EŞİK Platformu Iraz Yöntem, Oyuncu Işıl Çalışkan, Gazeteci İlda Alçay Sepetoğlu, SOL Parti PM Üyesi İlkay Akkaya, Müzisyen İlknur Başer, SOL Parti Başkanlar Kurulu Üyesi İnci Hekimoğlu, Gazeteci Jale Özgentürk, Gazeteci Jülide Kural, Oyuncu Kübra Özbiçer, Hukukçu Latife Türkyılmaz, SOL Parti MDK Üyesi Leyla Koç Üzüm, SOL Parti PM Üyesi İrem Afşin, Gazeteci Melda Onur, Siyasetçi-Gazeteci Melda Yaman, Akademisyen Melek Halifeoğlu, Akademisyen Melis Danişmend, Müzisyen Melis Eroğlu, Akademisyen Meltem Çınar Bozdağ, Hekim Mihrican Zorlu Günok, Akademisyen Miray Demir, Psikolog Miray Payaslı, Sol Feminist Hareket Üyesi Miyase İlknur, Gazeteci Mukaddes Tunca, Tüm Emekliler Sendikası MYK Üyesi Müjde Ar, Sanatçı Müjde Tozbey, Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği Başkanı Müjgan Ferhan Şensoy, Oyuncu Mürüvet

“HALKIMIZI SANDIĞA GİTMEYE ÇAĞIRIYORUZ”

dersim siyasi partiler

Yeşil Sol Parti Dersim İl Eş Sözcüsü Özcan Gürtaş, HDP Dersim İl Eş Başkanı Nazlı Çelik Öz, CHP Dersim İl Başkanı Hıdır Mercan, SMF Temsilcisi Evrim Konak ve EMEP Dersim İl Başkanı Ergin Tekin, 28 Mayıs’ta yapılacak cumhurbaşkanlığı seçiminde oy kullanma çağrısı yaparak, “28 Mayıs’ta yapılacak seçim Türkiye’nin kader seçimidir, halkımızı sandığa gitmeye çağırıyoruz” dediler. 14 Mayıs’ta yapılan cumhurbaşkanlığı seçiminde Recep Tayyip Erdoğan’ın %49,52, Kemal Kılıçdaroğlu’nun ise %44,88 oranında oy alması seçimi ikinci tura götürdü. Cumhurbaşkanı 2. tur seçimi 28 Mayıs Pazar günü yapılacak. 2. tur seçimde Millet İttifakı’nın Adayı Kemal Kılıçdaroğlu ve Cumhur İttifakı’nın Adayı Recep Tayyip Erdoğan yarışacak. Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) Dersim İl Eş Sözcüsü Özcan Gürtaş, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Dersim İl Eş Başkanı Nazlı Çelik Öz, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Dersim İl Başkanı Hıdır Mercan, Sosyalist Meclisler Federasyonu (SMF) Temsilcisi Evrim Konak ve Emek Partisi (EMEP) Dersim İl Başkanı Ergin Tekin 2. tur cumhurbaşkanlığı seçimi için katılım çağrısı yaptı. “HERKESİN SANDIK BAŞINA GİTMESİ GEREKİYOR” 14 Mayıs’ta yapılan seçimlerin bekledikleri gibi sonuçlanmadığını belirten Yeşil Sol Parti Dersim İl Eş Sözcüsü Özcan Gürtaş, “28 Mayıs’ta yapılacak seçimlere daha güçlü bir katılımın olması gerekiyor. Türkiye’nin yeni yüzyılında 21 yıl boyunca yaşadıklarımızı 5 yıl daha yaşamamak için herkesin sandık başına gitmesi gerekiyor. Türkiye’de yaklaşık 8.5 milyon seçmenin oy kullanmadığı açıklandı. Çağrımız oy kullanmayan insanların hayatında bir defa da olsa sandığa gidip oy kullanmalarıdır” diye belirtti. “HALKIMIZI SANDIĞA GİTMEYE ÇAĞIRIYORUZ” 28 Mayıs’taki seçimlerde 14 Mayıs’taki ruhla çalışmaları devam ettireceklerini ifade eden HDP Dersim İl Eş Başkanı Nazlı Çelik Öz, “Halkların inancı tek ve ortaktır. Seçim sonuçları nedeniyle insanlarda bir kırılganlık var ama 28 Mayıs’ta yapılacak seçimi kazanacağımıza yönelik umudumuz tamdır. Halkımızı sandığa gitmeye çağırıyoruz” dedi. “28 MAYIS, TÜNELİN SONUNDA GÖRÜNEN SON IŞIK” 28 Mayıs’ta yapılacak seçimin Türkiye’nin kader seçimi olduğunu vurgulayan CHP Dersim İl Başkanı Hıdır Mercan, “28 Mayıs’taki seçim tünelin sonunda görünen en son ışıktır. Biz bu ışığı aydınlığa dönüştürüp Türkiye’yi yeniden kalkındıran bir yönetim biçimine kavuşabiliriz. 28 Mayıs’ta yapılacak seçimde herkes sandığa gitsin” diye ifade etti. 21 YILDIR TÜRKİYE’NİN BÜTÜN HALKLARI CAN ÇEKİŞİYOR” 21 yıldır Türkiye’nin bütün halklarının can çekiştiğini söyleyen SMF Temsilcisi Evrim Konak, “Cumhur İttifakı, HÜDAPAR’ı meclise girmesini sağladı, son bir haftada HÜDAPAR’ın suç makineleri serbest bırakıldı sadece düşüncesini ifade ettiği için bir sürü insan tutsak edilirken insanları domuz bağı ile katledenleri serbest bıraktıran bir Cumhur İttifakı ile karşı karşıyayız. 5 yıl daha nasıl nefes alabiliriz diye düşünemeyiz artık bu kadar gerici bir ittifaka 28 Mayıs’ta geçit vermemeliyiz” dedi. “SANDIĞA GİDİP, OYLARIMIZA SAHİP ÇIKMALIYIZ” ’14 Mayıs’ta yapılan seçimler AKP ve Recep Tayyip Erdoğan’ın güç kaybettiğini gösteriyor’ diyen EMEP Dersim İl Başkanı Ergin Tekin, “28 Mayıs’ta yapılacak seçimde psikolojik olarak AKP ve Recep Tayyip Erdoğan önde görünse bile kazanamama ihtimalinin olduğunu görmemiz gerekiyor. 28 Mayıs seçimine giderken daha kararlı bir mücadele yürütmek gerekiyor. 14 Mayıs’ta oy vermeyen kesimlerin ikna edilmesi için daha güçlü bir çalışma yürütmemiz gerekiyor. Halkımıza çağrımız 28 Mayıs’ta tek adamı göndermek için sandığa gidip, oylarımıza sahip çıkmalıyız” diye konuştu. PİRHA/DERSİM

Kılıçdaroğlu: Sandığa gitmek ve tehlikeleri önlemek vicdani mecburiyettir

Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu, “Erdoğan iktidarının küstahlığına güçlü bir şekilde dur dedik. 28 Mayıs’ta sandığa gitmek ve tehlikeleri önlemek hepimizin ahlak, vicdani mecburiyetidir” dedi. Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, seçimlerin ikinci tura kalmasıyla ilgili olarak CHP Genel Merkezi’nde basın açıklaması yapıyor. Kılıçdaroğlu, “O gün, yani 28 Mayıs günü 2 aday ve iki farklı anlayış daha önce bir seçim olmamış gibi milletimizin karşısına çıkacak. Başta ilk turda bize inanan, destekleyen 25 milyon seçmen olmak üzere oyunu kullanan tüm vatandaşlarıma teşekkür ederim. İlk turda sandıktan bu iktidara karşı memnuniyetsizlik ve değişim mesajı çıktı. Erdoğan iktidarının küstahlığına güçlü bir şekilde dur dedik. Milletimin oyunun yarısını bile alamadı. İktidar partisinin oyları önemli şekilde eridi, 7 puan geriledi” dedi. ERDOĞAN’A YÜKLENDİ “Maalesef bir demokrasi şöleni ve huzur havasında geçmesi gereken bir seçim süreci Erdoğan’ın yalan ve iftira kampanyaları ile gölgelendi” diyen Kılıçdaroğlu, “Ben karşımda daha mert daha yürekli bir rakip görmek isterdim. İnsanımız da yürekli, doğru dürüst, namuslu, doğruları söyleyen, doğruca eleştiren yürekli insanları hak ediyordu. Siyasi kültürümüz bir kez daha lekelendi ancak milletimizi çaresizlik içinde iftira ve karalama kampanyaları ile aldatmaya çalışanlar amaçlarına ulaşamadılar. Vatandaşlarımız onlara bu görevi şimdilik ve daha sonra vermeyecek. Nihayetinde milletimiz ilk turda yetkiyi iktidara vermeyerek bu sistemden ve bu zihniyetten memnuniyetsizliğini gayet açık bir şekilde ortaya koydu. Bunun yanında milletimiz bize de çok etkili başka bir mesaj verdi. Milletimiz öbür tarafa gereğini yaptı ama bize de güçlü mesajlar verdi” diye konuştu. ‘HER SANDIĞA 5 MÜŞAHİT’ ÇAĞRISI Kılıçdaroğlu, şunları söyledi: “Kimi vatandaşlarımız sandığa gitmedi, kimi gitti tepkisel oy kullandı, kimisi de istemeye istemeye Erdoğan’a oy verdi çünkü sistemin kara propagandasına maruz kaldı bu vatandaşlarımız. Biz de sizlerin mesajlarını aldık. Bu güzel memleketimize, adalet, bereket ve huzuru getirmek için ulaşmamız gereken daha milyonlarca vatansever insanımız var. Bu 10 günde tüm gayretimizi bu alanda sergileyeceğiz ama öncelikle vatandaşlarımızı bir konuda aydınlatmak ve bu YSK Meselesini açığa kavuşturmak isterim. Tüm tutanaklar elimizdedir. Tek bir oyun dahi hakkını yedirmeyeceğiz. YSK’ya gerekli tüm itirazları yaptık. Son bir oy dahi doğru yazılana kadar tepelerindeyiz. Bu seçim bir kez daha gösterdi ki bunların usulsüzlük ve ahlaksızlıkları sınır tanımıyor. 28 Mayıs tarihinde seçim sabahı her sandıkta bu kez bir iki değil 5 müşahitte ihtiyacımız var. Sandık görevlisine de müşahide de ihtiyacımız var. Bize oy veren 25 milyon kişiye çağrı yapalım.” Erdoğan’a “Sınır namustur. Sen sınırını korumadın” şeklinde seslenen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: “İktidara gelir gelmez, uyuşturucu baronlarının kökünü kazıyacağım. Bu sebeple iki torbacıya öldürdüğünüz Sinan Ateş kardeşimin hesabını soracağım. Erdoğan sen parmağındaki tek yüzükle iktidara geldin ama şu an aileni, 7 sülalesini zengin ettin. Devletin ve milletin 5 kuruşunda gözü olanının gözünü çıkaracağım. Söz verdim milletime, burunlarından fitil fitil getireceğim. 28 Mayıs’ta yeni bir seçime giderken halkıma sesleniyorum: Farkında mısınız bunlar kalırsa 10 milyondan fazla sığınmacı daha Türkiye’ye gelecek. Bunlar kalırsa dolar 30 liraya dayanacak, Şehirler sığınmacıların, mafya çetelerinin, uyuşturucu baronlarının kontrolüne geçecek. Farkında mısınız, bunlar karılırsa kadın cinayetleri artarak devam edecek, her meşrepten teröristi meclise sokacak. Biz buna asla izin vermeyeceğiz. Bunun için 28 Mayıs’ta sandığa gitmek ve tehlikeleri önlemek hepimizin ahlak, vicdani mecburiyetidir.”

Amed merkezli operasyonda büro yerine dernek binası arandı.

ÖHD ve Amed Barosu’nun 191 kişinin gözaltına alındığı operasyona dair hazırladığı raporda, 5 avukatın tutuklandığı ve avukat Bünyamin Şeker’in büro araması olarak ÖHD Amed Şubesi’nin arandığı belirtildi. Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) ve Amed Barosu, 25 Nisan’da 21 kentte yapılan ev baskınlarında 191 kişinin gözaltına alındığı soruşturma sürecinde avukatların yaşadığı hak ihlallerine dair hazırladığı “Yargı Tehtidine Maruz Bırakılan Avukatlar Raporu” yayınladı. Raporda, Mêrdîn Barosu’na kayıtlı 3, Êlih Barosu’na kayıtlı 1, Mêlêtî Barosu’na kayıtlı 1, Riha Barosu’na kayıtlı 1 ve Amed Barosu’na kayıtlı 19 olmak üzere toplam 25 avukatın gözaltına alındığı kaydedildi. BÜRO YERİNE DERNEK BİNASI ARANDI Raporda, 17 avukat hakkında yakalama kararı verildiği, avukatların ev araması ve 5 avukatın ise iş yerinin arandığı belirtildi. Ev ve işyeri aramalarında arama kararı, suçlama konusu ve kararın gerekçesinin belirtilmediği kaydedilen raporda, avukat Bünyamin Şeker’in büro araması olarak ÖHD Amed Şubesi’nin arandığına dikkat çekildi. 5 AVUKAT TUTUKLANDI  Diyarbakır 3. Sulh Ceza Hakimliği’nin gözaltına alınanlara dair 24 saat kısıtlılık kararı verdiği, kısıtlılık kararına dair yapılan itirazlara ise 24 saatin sonunda red kararı verildiği kaydedilen raporda, avukatlardan Suat Mustafa Şenci, Özüm Vurgun, Burhan Arta, Serhat Hezer ve Şerzan Yelboğa’nın tutuklandıkları aktarıldı. Yargının siyasal amaçlar doğrultusunda araçsallaştırıldığına vurgu yapılan raporda, “Türkiye’de son yıllarda siyasi yönlendirmeye hiçbir dönemde olmadığı kadar teslim olan yargının, bağımlı ve etkiye açık yapısı nedeniyle, insan hakları mücadelesini geriletmek isteyen siyasi iktidarın uzantısı haline geldiği ve bir baskı aracına dönüştüğü görülmektedir. ‘2021 tarihli AB ilerleme değerlendirme raporunda’ belirtildiği gibi, son yıllarda demokrasi, hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı, demokrasi ve temel haklar konusunda geri gidiş yaşanmakta ve yargı, yürütme ve yasama organları tarafından yapılan yasal ve fiilî müdahalelerle var olan bağımsızlık dayanaklarını kaybederek, tümüyle siyasal etkilere açık hale geldiği görülmektedir” denildi. Raporda, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun 3 bin 500 polisin katıldığı operasyondaki görüntüleri servis etmesinin de “siyasetin yargı erki üzerindeki etki düzeyinin” göstergesi olduğu belirtildi. ‘SİLAHLARIN EŞİTLİĞİ’ İLKESİ  Soruşturma ve gözaltı sürecinde dosyaya dair kısıtlılık kararının “silahların eşitliği ilkesi” ve “hak arama hürriyeti” kapsamında adil yargılanma hakkının ihlali olduğuna dikkat çekilen raporda, “Aynı şekilde, görüş kısıtlamasının sonlandırılmasına dair, itiraz başvurusu etkili başvuru hakkı ihlal edilerek görüş kısıtlama süresi dolduktan 2 gün sonra karara bağlanmış ve reddedilmiştir. Bu durum, keyfi ve hukuksuz yargı pratiğinin yargılanan meslektaşlarımızın adil yargılanma hakkı ile etkili başvuru haklarını ihlal ettiğini göstermektedir” denildi. Raporda, avukatların mesleki faaliyetleri nedeniyle “keyfi” olarak gözaltına alınmaları ve tutuklanmalarının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne (AİHS) aykırı olduğu kaydedildi. SONUÇ VE ÖNERİ Raporun “sonuç ve öneri” bölümünde şunlara yer verildi: “* Hak savunucusu durumundaki avukatların özel olarak korunması ve desteklenmesi uluslararası sözleşmeler ve belgelerle güvence altına alınmış durumdadır. * Avukatlar, hiçbir suç unsuru içermeyen meşru faaliyetlerini yürütürken, ulusal ve uluslararası hukuka aykırı olarak, sadece kamu otoritelerinin ve bağlantılı üçüncü kişi/kurumların karar ve eylemlerini eleştirmeleri nedeniyle kriminalize edilmeleri, hedef gösterilmeleri, idari veya yargısal baskılarla karşılaşmaları, gözaltına alınarak, tutuklanarak veya mahkûm edilerek yargı tehdidine maruz bırakılmaları kabul edilemez. * Meşru ve yasal savunuculuk faaliyetleri nedeniyle hukuka aykırı bir biçimde tutukluluğuna devam edilen hak savunucuları serbest bırakılmalıdır. * Avukatlar hakkında, kısmen veya tamamen, müdafiliğini veya vekaletini üstlendikleri müvekkiller veya bir avukat olarak görevleri kapsamında icra ettikleri faaliyetler nedeniyle soruşturma veya kovuşturmaya maruz bırakılmaya dair yargı pratiğinden vazgeçilmelidir. * Avukatlara yönelik özellikle de kitlesel davalarda keyfi ve hukuk dışı bir şekilde, yasadışı örgütü üyeliği gibi belirsiz, muğlak ve öngörülemez bir şekilde suç isnatlarında bulunulma pratiğine son verilmelidir.” MA/AMED

Aleviler adına 4 milletvekili adayından sadece Yeşil Sol Parti İstanbul 3. Bölge Adayı Celal Fırat, milletvekilliğini kazandı.

28. Dönem Milletvekili Genel Seçimi’nin kesin olmayan sonuçlarına göre yeni dönemde TBMM’de yer alacak 600 milletvekili belli oldu. Kesin olmayan sonuçlara göre, Aleviler adına 4 milletvekili adayından sadece Yeşil Sol Parti İstanbul 3. Bölge Adayı Celal Fırat, milletvekilliğini kazandı. Türkiye’de 60 milyon seçmen 28. Dönem Milletvekili Genel Seçimleri ve Cumhurbaşkanı Seçimi için 14 Mayıs Pazar günü sandık başına gitti. Seçimler için Türkiye genelinde 973 ilçe, 1094 ilçe seçim kurulunda 191 binden fazla sandık kuruldu. Oy verme işlemi saat 08.00 itibarıyla başladı. Yurtiçinde 60 milyon 697 bin 843 seçmen, önceki gün saat 17.00’ye kadar oy kullanabildi. Milletvekili seçiminde açılan sandıkların oranı yüzde 98’i aştı, hangi adayların seçilip milletvekili olduğu da netleşti. Aleviler adına Yeşil Sol Parti İstanbul 3. Bölge Milletvekili Adayı Celal Fırat, milletvekilliğini kazandı. Henüz kesin olmamakla birlikte diğer Alevi adaylardan Yeşil Sol Parti İstanbul 2. Bölge Milletvekili Adayı Turgut Öker, Adıyaman Milletvekili Adayı ve aynı zamanda 27. Dönem İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlu, Yeşil Sol Parti Sivas Milletvekili Adayı Gani Kaplan meclise giremediler. Geçen dönem ise HDP’den seçilen Alevi milletvekilleri ise İstanbul Milletvekilleri Ali Kenanoğlu, Zeynel Özen, Antalya Milletvekili Kemal Bülbül‘dü. PİRHA

Selahattin Demirtaş: 20 bin sandığın her birinden 150 oy çalınsa 3 milyon oy eder

Edirne F Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, geçici seçim sonuçlarına yapılan itirazlarla ilgili olarak bir dizi tweet attı. Demirtaş sandık güvenliğine dikkat çekerek, “20 bin sandığın her birinden 150 oy çalınsa 3 milyon oy eder ve bu sayı, seçimin sonucunu değiştirmeye yeter.” dedi ve önerilerini paylaştı. Demirtaş’ın açıklamaları şöyle: “1- Merhabalar, yıllardır hileyle nasıl seçim kazanıp ülkeye el koyduklarına dair tahminlerimi ve alınması gereken önlemleri sizlerle paylaşmak istiyorum. 2- Oy sayımı ve birleştirmelerinde en önemli delil, ıslak imzalı sayım tutanağıdır. Bu tutanağı, sandık başkanı ve sandık kurulunun siyasi parti temsilcileri birlikte imzalar. Eğer tutanağa itiraz yoksa artık mühürlü oy çuvalı hiçbir aşamada açılıp yeniden sayılmaz. 3- Peki sandık kuruluna üye yazılanların hepsi gerçekte AKP-MHP taraftarı ise ve kendini muhalif partilerin temsilcisi olarak yazdırmışsa ne olur? İşte o zaman sandık başkanı dahil olmak üzere tüm sandık kurulu iktidar yanlılarından oluşmuş olur. 4- Oylar sayılırken gözlemci de yoksa sayım tutanağını istedikleri gibi düzenleyip altına da Yeşil Sol Parti, CHP, İYİ Parti adına imza atarlar, itiraz etmezler ve bir örneğini muhalefet partilerinin ilçe binasına teslim ederler. 5- Muhalif partiler de kendilerine gelen bu tutanağa güvendikleri için itiraz etmezler, sisteme kaydederler. Böylece YSK verileri ile ıslak imzalı tutanaklar uyumlu görünür, hilenin nerede olduğu bir türlü bulunamaz. 6- Anadolu Ajansı açılışı yüksek orandan yapar ve Erdoğan’ın kesin kazandığı algısını yaratır. Hileli tutanaklar ilk etapta sisteme girilmez, birkaç saat veri akışı yavaşlatılır ve muhalefetin elinde sahteliğe ilişkin bir delil olup olmadığı, itiraz edip etmeyecekleri gözlenir. 7- Muhalefetin hileyi yakalayamadığı ve o sandıklara itiraz etmediği netleşince hileli tutanaklar da hemen sisteme girilmeye başlanır ve veri akışı yeniden başlar. Böylece her şey yasal ve usulüne uygun görünür. Hileyi yakalamak artık imkansızdır. 8- Bu operasyon için merkezi bir dijital üs, bu üssün başında da Süleyman Soylu bulunur. Özellikle Karadeniz ve İç Anadolu sandıklarında bu operasyon yıllardır yapılır. 9- 20 bin sandığın her birinden 150 oy çalınsa 3 milyon oy eder ve bu sayı, seçimin sonucunu değiştirmeye yeter. 10- Bunları önlemenin tek yolu: A) Sandık görevlilerini belirleyen ilçe yönetimleri tanımadıkları, emin olmadıkları hiç kimseye yetki vermemelidir. B) Her sandıkta resmi sandık görevlisi dışında en az iki gözlemci görevlendirilmelidir. 11- Herkes sayım saatinde sandığın başına dönmeli, sayımı izlemeli, not almalı, sonuçların tutanağa doğru yazıldığından emin olmalı, tüm sayım sürecini ve son tutanağı videoya çekmeli, sayım tutanağının fotoğrafları bir web sitesine yüklenmeli ve site herkese açık olmalı. 12- Yıllardır bu şekilde Erdoğan’a seçim kazandırılıyor, MHP yüzde 10 bandında tutuluyor. Mutlaka başka hileler de yapılıyordur ama bunları bilemeyeceğiz maalesef. Bu nedenle sadece sandıklara sahip çıksanız bile seçim kesinlikle kazanılacak. Pes etmek yok.

Emek Partisi (EMEP) Genel Başkanı Ercüment Akdeniz görevinden ve partisinden istifa etti.

Emek Partisi (EMEP) Genel Başkanı Ercüment Akdeniz görevinden ve partisinden istifa etti. EMEP Genel Başkanı Akdeniz yaptığı açıklamada, “14 Mayıs seçimlerine giden süreçte parti merkezi içinde baş gösteren kimi tartışma, tutum ve eğilimler hem Genel Başkanlık ve parti görevlerimden hem de parti üyeliğinden istifa etme kararı vermeme neden olmuştur. İstifa kararımı açıklamayı bilerek geciktirdim ve 14 Mayıs seçimleri sonrasını bekledim. Çünkü hem Cumhurbaşkanı hem de milletvekili seçimlerinin aynı anda yapıldığı bir seçim sürecinde; parti, Emek Özgürlük İttifakı ve devrimci demokratik kamuoyu nezdinde bu gündemle anılmak olmazdı” ifadelerine yer verdi. Akdeniz‘in açıklaması şöyle: “14 Mayıs seçimlerine giden süreçte parti merkezi içinde baş gösteren kimi tartışma, tutum ve eğilimler hem Genel Başkanlık ve parti görevlerimden hem de parti üyeliğinden istifa etme kararı vermeme neden olmuştur. İstifa kararımı açıklamayı bilerek geciktirdim ve 14 Mayıs seçimleri sonrasını bekledim. Çünkü hem Cumhurbaşkanı hem de milletvekili seçimlerinin aynı anda yapıldığı bir seçim sürecinde; parti, Emek Özgürlük ittifakı ve devrimci demokratik kamuoyu nezdinde bu gündemle anılmak olmazdı. Nitekim, bu süreçte var gücümüzle hep beraber çalıştık. Tek adam yönetiminin son bulması için kararlılıkla mücadele eden emekçi halkımızı ve demokrasi güçlerini selamlıyorum. Halkın parlamentoya gönderdiği ittifak vekillerini tebrik ediyor, başarılar diliyorum. Peki, istifayı gerektirecek ağırlıkta nasıl bir sorun yaşanmış olabilir? Herkesin merak ettiği husus, haklı olarak bu olacaktır. Konuyu çok uzatmadan açıklamaya çalışayım; Genel Yönetim Kurulu’nda, GYK toplantısında Emek Partisi’nin (EMEP) Yeşil Sol Parti listelerinden seçime katılma kararını savunan GYK üyeleri kürsüde ölçüsüz bir şekilde baskı altına alınmıştır. Yeşil Sol Parti listelerinden girme kararının alınması sonrasında ise, bazı Sekretarya üyeleri tarafından, demokratik şekilde alınan bir karar söz konusu olmasına rağmen ‘bu karar örgütlendi’ şeklinde bir suçlama ortaya atılmış, bu suçlama MYK toplantısında da dile getirilmiştir. Bu suçlamalar, partide kendisini GYK’nın ve MYK’nın üzerinde gören triumvir bir yapının eseri olup böyle bir yapıyla yol yürümek benim açımdan mümkün değildir. Milletvekili adaylarının belirlenmesi sürecine gelindiğinde ise parti içi demokrasiye aykırı müdahaleler farklı biçimlerde ortaya çıkmıştır. Parti merkezi nezdinde aday belirleme sürecine ilişkin prensiplerin henüz oluşmadığı esnada kendisini partiden üstün gören bu yapı, ‘örgüt/taban eğilimini alma faaliyeti’ adı altında, aday belirlenmesine ilişkin olarak henüz belirlenmemiş bazı prensipleri sanki parti merkezi nezdinde ortaklaşa belirlenmiş gibi örgüt tabanına sunmuştur. Buna göre; – Bazı yönetici ve üyelere, Genel Başkan’ın başka partiden aday olmaması yönünde bir parti kararı olduğu bildirilmiştir. Oysa ki ortada bu yönde herhangi bir parti kararı yoktur. Son parti kongresinde böyle bir karar alınmadığı gibi parti tüzüğünde de böyle bir düzenleme yoktur. Üstelik gerçekte var olmayan bu kararın konusu olan kişinin, yani Genel Başkan’ın da bu karardan haberi yoktur. Daha vahimi, DİSK Genel Başkanlarının genellikle Meclis’e aday gösterilmesi örneği, bu bilinmeyen tuhaf ‘karara’ gerekçe olarak gösterilmiştir. EMEP eski Genel Başkanlık görevinde bulunan yoldaşların adaylık, vekillik vb konularda ‘alınganlık gösterdikleri iddiası’ dahi örnek gösterilmiştir. Daha da ileri gidilerek, kimi üyelere ‘HDP bunu yarın önümüze koyar, EMEP’in başkanını biz belirledik der’ şeklinde garabetle melul izahatlar yapılmıştır. – İl yöneticileri ve üyelerden adaylık için öneri alınırken, Genel Başkan’ın haberi olmaksızın, birçok yerde ‘Başarılı Genel Başkan + yanında 2 Milletvekili’ formülü, sanki parti merkezi tarafından önceden belirlenmiş bir prensipmiş gibi aktarılmıştır. “Genel Başkan zaten tanınıyor, vekil gibi çalışıyor” denmiştir. Parti merkezinin bilgisi ve önceden konuşulmuş gündemi olmaksızın yapılan bu söylemlerle, üyelerin sunacağı isim önerilerine, gerçekle bağdaşmayacak şekilde, dolaylı etki ve yönlendirme yapılmıştır. Böylesi yönlendirmelerin olmadığı illerde büyük çoğunluk Genel Başkan’ı önermiştir. Yönlendirmenin ve algı yönetiminin yapıldığı yerlerde de Genel Başkan yüksek oranla önerilmiştir ama şapkadan “Başarılı Başkan + 2 vekil” formülü çıkarılınca, üye ve yöneticiler Genel Başkan’ın dışında iki isim önerisi yapmışlardır. Bu durumun kendisi hem büyük bir çelişkiye hem de “triumvira”yı andıran yönetim şeklinin vahametine işarettir. Ayrıca kimi illerde tüm il yönetiminden, kimi illerde sadece sorumlu bir yöneticiden, kimi illerde ise üyelerden öneri alınması demokratik merkeziyetçilik ilkesinin çiğnendiğini göstermektedir. – 15 Nisan tarihli MYK toplantısında vekil adayı için tartışılan isimler konusunda özellikle not düştüğüm bir “şerh kararım” bulunmaktadır. Bu şerh, yalnızca ve yalnızca, iki vekil adayından birinin dahi işçi olmamasına dairdir. EMEP’in çeyrek asrı aşan mücadele tarihinde ve nihayet bugününde işçi kökenli Genel Başkan ve işçi milletvekili çıkaramaması üzücüdür, hepimizin sorumluluğundadır. 14 Mayıs seçimlerine doğru devrimci işçi partisi kimliği taşıyan bir parti olarak EMEP’in iki vekil çıkarma imkanı varken hala bunlardan birini bir işçiden veya işçi kökenli bir devrimciden yana tercih etmemesi benim açımdan kabul edilemez. Nitekim bu özelliği haiz çokça işçi yoldaşımız vardır. Ne yazık ki bu şerh kararım, tüm uyarılarıma rağmen, GYK üyelerine, il ilçe yöneticilerine ve üyelere ulaştırılmamıştır. – Aynı toplantıda, “Meclise şimdiki Genel Başkan gitmeyecekse, EMEP adına gidecek iki vekil arkadaştan biri mutlaka Genel Başkan olmalıdır. Gerekirse bunun için hızla olağanüstü genel kongre toplanmalıdır” şeklindeki önerim ve uyarım da dikkate alınmamıştır, bilgilendirme yapılırken bu uyarım yine yönetici ve üyelere ulaştırılmamıştır. Zira, önemli olan parlamentoya gidecek isimden ziyade, Meclis’te Genel Başkanlık’ın temsil edilmesidir. Meclis’te grubu bulunmayan bir partinin parlamentoda etkin olması için de bu tercih elzemdir. Ayrıca, ittifak bileşeni parti ve örgütlerin başkan, eş başkan ve sözcülerinin Meclis’teki hareket alanı için de vekillerden birinin Başkan olmasında mutlak fayda vardır. Dolayısıyla “Genel Başkan + 2 vekil” şeklinde bir formülün ortaya atılmasının hiçbir faydası ve işlevi yoktur. İsimler değil, parti bakımından kürsü ve temsiliyet önemlidir. Bununla birlikte, bizzat MYK üyelerimizi, yazılı olarak uyarmama rağmen; “Başkan + 2 vekil formülünü doğru bulmuyorum, örgüte böyle izah edilmesin” dememe, tersinin yapıldığı örnekler çokça görülmüştür. – “Genel Başkan tanınıyor, o milletvekili gibi” şeklindeki söylemler üyelerin masum duygularını istismar için de kullanılmıştır. Nitekim sözünü ettiğim triumvir yapı, ben seçim kampanyası dahilinde il mitinglerini dolaşırken, bilgim dahilinde olmadan kendince “sorunlu” kentleri dolaşmıştır ve aday yapılmadığım için tepki gösteren üye ve yöneticileri “ikna” turuna çıkmıştır. Bu ilginç faaliyetle ilgili ne öncesinde ne de sonrasında, sekreterya üyesi olan Genel Başkan’a, herhangi bir bilgi verilmemiştir. Daha vahimi bu görüşmelerde “Genel Başkan aslında görevinde çok başarılı ama biz kolektif çalışmaya daha uygun ve Meclis ortamından etkilenmeyecek arkadaşları önerdik” mealinde sözler sarf edilmiştir. Yani “başarılı” (!) bir Genel Başkan olarak benim kolektif çalışmaya daha uzak olduğum, Meclis ortamına girince olumsuz sapma ya da eğilimlerde bulunabileceğim üstü kapalı olarak ima edilmiştir. Bu hem şahsıma hem de EMEP’in Genel Başkanlık makamına hakarettir. Bu durumda istifa kararım sadece şahsi onuruma

Sohbeti Aç
Sizi Dinliyoruz
Merhaba Size Nasıl Yardımcı Olabilirim?