Müftülük, kadınların yüzlerini buzladı

Konya’da hafızlık diplomalarının dağıtım töreninde çekilen fotoğraflarda kadınların yüzleri gizlendi. Kadınların siluetlerinin buzlandığı fotoğraflar hem müftülüğün web sitesinde hem de il müftüsünün sosyal medya hesabından paylaşıldı. Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlı Karatay Müftülüğü 22 Eylül’de Hafızlık Diploma Töreni düzenledi. Törende 172 kadın ve erkek hafıza diplomalarını Konya İl Müftüsü Ali Öge verdi. Diploma törenini sosyal medya hesabından duyuran Öge, hafızları kutladı ve fotoğraf paylaştı. Öge’nin kadın hafızlarla çektirdiği fotoğrafta, kadınların yüzlerinin buzlandığı görüldü. Aynı fotoğraf kareleri Karatay Müftülüğü’nün sitesinde de kadın hafızların yüzleri buzlanmış şekilde paylaşıldı. PİRHA
Hatay’da ağır hasarlı bina çöktü: 1 ölü

Hatay’da yıkım çalışması sırasında çöken ağır hasarlı binanın altında kalan iş makinesinin operatörü hayatını kaybetti. Hatay’ın merkez Antakya ilçesi Odabaşı Mahallesi’nde bulunan ağır hasarlı bina yıkım sırasında çöktü. İş makinesiyle birlikte çöken binanın altında kalan operatör, AFAD ekipleri tarafından yapılan çalışma sonucu bulunduğu yerden çıkarıldı. Hayatını kaybeden operatör Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi morguna kaldırıldı. Olayla ilgili soruşturma başlatıldı. MA
Gazeteci Seyit Evran yaşamını yitirdi

Özgür Basın emekçisi Seyit Evran, tedavi gördüğü hastanede yaşamını yitirdi. Özgür Basın Birliği (Yekitiya Ragihandina Azad-YRA), konuya dair açıklama yaptı. YRA Eşbaşkanı Dilyar Ciziri, “Kurdistan Özgür Basını’nın sütunlarından biri daha sonsuzluğa yol aldı” dedi. Evran’ın uzun bir süredir kalp hastalığından kaynaklı hastanede tedavi gördüğünü aktaran Ciziri, “O, Özgür Basın’ın 30 yıllık belleği ve hafızasıydı. Bu kutsal ve paha biçilmez yolun yorulmaz bir eylemcisi oldu. Toplumların aydınlanma çalışmasındaki tutkusu ve mücadele kararlılığı, önüne çıkan bütün engel ve zorlukları aşmasını sağladı. Duruşu, eylemi ve kalemiyle özgür basın sayfalarında emsalsiz yerini aldı” diyen Ciziri, sözlerine “Özgür Ülke gazetesinin İstanbul’daki merkezi ile Ankara ve Amed’deki ofisi 3 Aralık 1994 gecesi bombalandığında Seyit yoldaş da gazetenin genel merkezinde Yazı İşleri Sorumlusu’dur. Bu saldırıda Seyit arkadaş da 23 arkadaşıyla birlikte yaralanır. İnsanların gazete okumaya bile korktuğu yıllarda o, ikirciksiz bir şekilde çalışmalar yürütür. Hakikat ve özgürlük aşkıyla çoğu zaman ölümle yüz yüze gelir.” şeklinde devam etti. Ciziri son olarak Seyi Evran’ın vefat nedenine değinerek, “Seyit arkadaş, 2020 yılından beri sağlık sorunlarıyla mücadele ediyordu. İki kere kalp krizi geçirdi, bu yüzden birkaç defa ameliyat olmak zorunda kaldı. Sağlık sorunlarına rağmen çalışmalarını aralıksız coşku ve moralle sürdürdü.En son hastalığı yeniden nüksetti ve bedenini zorladı. Bu nedenle bir süredir hastanede tedavi görüyordu. Ancak maalesef tüm çabalara rağmen 22 Eylül sabahı kalbi durdu ve aramızdan ayrıldı.” dedi. MA
Milletvekili kesin sonuçları bugün Resmî Gazete’ye gönderilecek

YSK Başkanı Ahmet Yener, milletvekili kesin sonuçlarını bugün Resmi Gazete’ye göndereceklerini açıkladı. Yüksek Seçim Kurulu (YSK) Başkanı Ahmet Yener, 14 Mayıs’ta yapılan 28. Dönem Milletvekili Genel Seçimi kesin sonuçlarının bugün Resmî Gazete’ye gönderileceğini bildirdi.
Gazeteci Delal Akyüz İzmir’de gözaltına alındı

Gazeteci Delal Akyüz, İzmir’de yapılan ev baskınlarında gözaltına alındı. Mezopotamya Ajansı (MA) muhabiri Delal Akyüz, İzmir’de yapılan ev baskınlarında gözaltına alındı. Akyüz’ün, Mersin Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü soruşturma kapsamında gözaltına alındığı öğrenildi. Akyüz, Çankaya’da bulunan İzmir İl Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldü. PİRHA/İZMİR
Kolektif emekle inşa edilen Göppingen Cemevi hizmete açıldı

Göppingen Alevi Kültür Merkezi satın almış olduğu Cemevi binasının açılışını yaptı. Uzun uğraş ve emekler sonunda tüm eksikleri cemevi üyeleri ve dostları tarafından finanse edilen cemevi binası hizmete sunuldu. Almanya’da Göppingen Alevi Kültür Merkezi satın almış olduğu Cemevi binasını yoğun bir katılımla açılışını yaptı. Açılış konuşmasını yapan Göppingen Alevi Kültür Merkezi Başkanı Feday Özerdoğan desteği olan sponsorlara, sunuculara, konuşmacılara, sanatçılara ve katılımcılara teşekkür etti. “LOKMALARINIZLA İNŞA EDİLDİ” Özerdoğan, cemevinin kolektif emek ve lokmalarla inşa edildiğini ifade ederek, “Kurulduğu tarihten itibaren bir yer satın alma hayalimiz hep vardı. Bu hayalimize kavuşmanın mutluluğunu ve gururunu yaşıyoruz. Cemevimizin bu duruma gelmesinde katkısı, emeği, desteği, yardımı ve lokması olan tüm üye ve dostlarımıza teşekkür ediyorum. Bedenen aramızdan ayrılan tüm üyelerimizi ise özlem ve saygıyla anıyorum, devirleri daim olsun. Verdiğiniz lokmalarla bu denli güzel bir cemevinin sahibi oldunuz. Lokmalarınız niyetleriniz kabul olsun. Bundan sonra çocuklarımızı, gençlerimize cemevimize daha fazla gelmeleri konusunda destek olmalıyız. Gelecekte cemevimizin yönetimini gençlerimize verip bizler ise yardımcı olursak buralar daha da güzelleşecektir. Hepimiz sevgi, hoşgörü, barış, kardeşlik, iyilik gibi güzel kavramları içinde barındıran Alevi inancını, Alevi kültürünü geleceğe taşımak için katkı sunmalıyız. Eğer hep beraber bunu başarırsak yine hep beraber bizler kazanmış olacağız. Yani tüm insanlık kazanmış olacak.Tüm insanların inançlarından, dillerinden kültürlerinden ve özgürlüklerinden mahrum bırakılmadığı bir yaşam umudumuz ve mücadelemiz hep olacaktır” dedi. “CEMEVİNE SAHİP ÇIKMALIYIZ” Almanya Alevi Birlikleri Baden-Würtemberg bölgesi İnanç Kurulu Başkanı Hüseyin Kazımoğlu Göppingen Cemevi’nin gerekliliği ve önemini belirterek başladığı konuşmasında emeği bulunan tüm canlara teşekkür etti. Alevi inancında önemli bir yeri olan böyle güzel bir cemevinin sahibi olduklarında dolayı tüm üyeleri kutladı. Göppingen Cemevin’e buradan yaşayan tüm canlarımız sahip çıkmalı ve burayı beraber yaşatmamız gerekiyor. Ancak bu şekilde gelecek nesillere Alevi inancını taşıyabiliriz. Bizler birlik ve beraberlik içinde yaşarsak buranın içini doldurup güzel günler görebilme umudumuz artar. Göppingen Belediye Başkanı Alex Maier ise konuşmasına Göppingen Alevi Kültür Merkezinde olmasından dolayı duyduğu mutluluğu belirtti. Şimdiye kadar yapılan projelerde bahsederken, Göppingen Alevi Kültür Merkezinin önemine ve gerekliliğine vurgu yaptı. Yine ayn şekilde beraber ortak çalışmamız gerektiğini belirtti. Göppingen belediyesi olarak her zaman Göppingen Alevi Kültür Merkezi’nin yanında olmaya devam edeceklerini belirtti. “KADINLARIN EMEĞİ BÜYÜK” Almanya Alevi Kadınlar Birliği Baden-Württemberg Bölge Başkanı Ruhiye Akbaba söz aldı. Sözlerine kadınlarımıza desteklerinden dolayı teşekkür edip, Alevi örgütlenmesinde kadının önemini belirterek, “Kadınlarımız buraya sahip çıkıp ellerinden gelen desteği sunmakla doğru ve gerekli olanı yapmışlardır. Tüm kadınlarımız bundan sonrada bu desteklerini sürdürmeliler. Ancak o zaman vermiş oldukları emek ve mücadele anlam taşır” şeklinde konuştu. Almanya Alevi Birlikleri Baden-Württemberg Bölge Başkanı Sedat Bican da, Alevilik inancında insana verilen değeri vurgulayarak, “İnsana verdiğimiz değerden dolayı böyle bir binanın sahibi olduk, ve bu binayı insanlarımızın hizmetine sunduk. Bundan dolayı Göppingen Alevi Kültür merkezi üyelerine, yönetim kuruluna ve katkısı olan tüm insanlarımıza teşekkür ediyorum. Göppingen çevresinde yaşayan tüm insanlarımız buraya gelerek beraber ve barış içinde yaşamalıyız. Umudum ve dileğim Göppingen cemevi büyüyerek yoluna devam etmesidir” ifadelerini kullandı. MAT: KAZANIMLARIMIZ DEVAM EDECEK AABK Eşit Başkanı Hüseyin Mat ise, “Almanya’da Aleviler çokça kazanım elde etti. Bu kazanımların en önemlisi ise Almanya hükümeti ile tüzel kişilik anlaşmasının imzalanmış olması, yani hak eşitliği anlaşmasıdır. Almanya da kamu tüzel kişiliği almak için kalan tüm eyaletlerde çalışmalara devem ediliyor. Hep beraber verilen bunca emek ve mücadelenin amacı ise insanların inancından, dilinden, ırkından dolayı ötekileştirilmediği, hak, hukuk, adalet ve barışın hakim olduğu savaşsız bir dünyada beraber yaşamaktır” diye konuştu. Sunuculuğunu Dilara Uçar ve Gökmen Yaşam’ın yaptığı gecede sırasıyla sanatçılar Eren Boyraz, Solin, Kenan Batman, Erhan Şahin, Veysel Aydın sahneye çıkarak müzik dinletisi sundular. Büyük ilgi çeken Veysel Aydın ın çalıştırdığı Göppingen AKM korosu dinleyicilerin alkışları arasında eserler seslendirdi. Grup Reyna tarafından seslendirilen oyun havalarıyla gece sona erdi. PİRHA
Cemevlerine saldırı davasının duruşması 12 Haziran’a ertelendi

4 Alevi kurumuna 2022 yılında yapılan saldırıya ilişkin davanın 5. duruşması Ankara’da yapıldı. Avukatlar esasa ilişkin beyan için hazır olmadıklarını belirterek ek süre istedi. Duruşma 12 Haziran’a ertelendi. Ankara’da 3 Alevi kurumu ve bir de yöre derneğine 30 Temmuz 2022’de yapı lan saldırının 5. duruşması görüldü. 3 saldırgandan 2’sinin tutuksuz, birinin ise tutuklu yargılandığı davanın duruşması Ankara 63’üncü Asliye Ceza Mahkemesi’nde gerçekleşti. Tutuksuz sanıklar Çağdaş Can Bardakçı ve Baver Gül, duruşmaya katılmazken, tutuklu sanık Ahmet Ozan Karaca, Sincan Cezaevi’nden SEGBİS ile katıldı. Avukat Ebru Akkal, duruşmada ilk söz alan isim oldu. Akkal, seçimler nedeniyle tüm avukatların yorgunluk yaşadıklarını belirterek “Birçok arkadaşımız seçim nedeniyle geç saatlere kadar çalıştı. Bu nedenle sağlıklı bir yargılama ve esasa ilişkin beyanda bulunma durumunda değiliz. Bu durumda sanığın tutukluluk halinin devam etmesi ve eksik belgeler için taleplerimizi yeniden belirtiyoruz.” dedi. “DOSYAYA GELEN RAPORLAR BİLİMSEL DEĞİL” İDDİASI Sanığın avukatı Yusuf Ziya Ünsal ise dosyaya gelen belgeleri kabul etmediklerini belirterek “ATK’den gelen rapor her ne kadar aleyhte gelse de, alınan 2 raporun sonuçları çok bilimsel değil. 21 gün müşade altında tutulan, hangi davranışa nasıl tepki verdiği ölçülen bir durumdan bugüne geldik. Dolayısıyla bu rapor bilimsel ve hukuki anlamda da bir kıymete sahip değil. Bu nedenle ilk raporu göz önünde bulundurmanızı talep ederiz. Biliyoruz ki tutuklamanın bir sebebi var, olası şekilde kaçmasına karşılık bir tedbir… Yargılama sonucunda olası ceza miktarları düşünüldüğünde sanığın tutukluluğuna bir sebep kalmamıştır. Sanığın hürriyetine dönük bir engel söz konusu. Tutukluluk halinin sonlandırılması zorunludur. Tahliyesine karar verilmesi ya da adli kontrol tedbirlerinin yürütülmesini talep ederiz. Müvekkilim uzun süredir tutukludur. Sırf bir insan potansiyel taşıyor ise tutuklu yapılamaz.” “SANIK İLE HİÇBİR İRTİBATI YOK” Avukat Kemal Binici ise müvekkili Çağdaş Can Bardakçı’nın KPSS sınavına girip atamasının yapıldığını belirterek “Her iki müvekkilin HTS kayıtları, savunmalarını doğrulamaktadır. Raporu inceledik. Hem Baver hem de Çağdaş açısından HTS kayıtlarını inceledik. Çağdaş’ın, sanık ile hiçbir irtibatı yoktur. Baver’in ise saldırıdan bir gün önce sadece irtibatı olmuştur. Sanık ile uzun süre iletişimlerinin olmadığını gördük” iddiasında bulundu. Demokratik Alevi Dernekleri (DAD) Ankara Şube avukatlarından Ümran Hakverdi ise yaptığı savunmada sanık avukatının Adli Tıp Kurumu hakkında olumsuz yorumunu eleştirerek, “Şehir hastanesi raporu ehil değildir. Sonrasında alınan raporla durum açıkça belirtilmiştir. Sanık, suçu bilinçli, planlayarak işlemiştir. Ailesinin dahi ulaşamadığı, sürekli şehir değiştiren biridir. Sanığın salıverilmesi, Alevi toplumu için bir tehlike barındırıyor. Tutukluluk halinin devamına karar verilmesini talep ediyoruz” İfadelerini kullandı. Sanık Ahmet Ozan Karaca ise tahliyesini talep ederek, “Yaklaşık 11 aydır cezaevindeyim ve hastalıklar oluşmaya başladı. Vücudumda deri hastalıkları oluştu. Her ne kadar hayata tutunmaya çalışsam da hücrede kalmak sağlığımı kötü etkiliyor. Burası benim için iyi değil. Davanın sağlıklı yürümesinden bahsediliyor ancak sağlığım kötüye gidiyor. Tahliyemi talep ederim” dedi. Mahkeme, Sanık Ahmet Ozan Karaca’nın tutukluluk halinin devamına karar vererek, beyanda bulunmak için taraflara süre verilmesine karar verdi ve duruşmayı 12 Haziran 2023’e erteledi. PİRHA/ANKARA
YSK’dan emsal karar: Elazığ’daki muhtarlık seçimi ‘deprem nedeniyle’ ertelenmeyecek

YSK, Elazığ’da 5 Mart tarihinde yapılması planlanan muhtarlık seçiminin deprem nedeniyle ertelenip/ertelenemeyeceğine yönelik soruya, ‘Belirlenen tarihte seçimin yapılması gerektiği’ şeklinde yanıt verdi. Maraş merkezli iki büyük depremin ardından seçimlerin deprem nedeniyle ertelenmesi tartışmaları sürerken, 5 Mart tarihinde yapılması planlanan Elazığ’daki muhtarlık seçimlerine dair Yüksek Seçim Kurulu’ndan (YSK) emsal sayılabilecek bir karar geldi. Depremden etkilenen kentlerden olan Elazığ Güneykent Mahallesi Muhtarlık seçimlerinin deprem nedeniyle ertelenip ertelenmeyeceğini görüşen YSK, “Belirlenen tarihte seçimin yapılması gerektiği” yönünde karar verdi. İYİ Parti’nin YSK temsilcisi Mustafa Tolga Öztürk, konuya dair yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı: “YSK, 23.02.2023 tarihli toplantısında Elazığ 2. İlçe Seçim Kurulu’nun Güneykent (Elazığ) Mahallesi Muhtarlık seçiminin deprem nedeniyle ertelenip/ertelenemeyeceğine yönelik sorusuna ‘Belirlenen tarihte seçimin yapılması gerektiği’ şeklinde karar verdi.” SEÇİMİN ERTELENMESİ TARTIŞMALARI Maraş merkezli 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki depremlerin ardından seçimlerin ertelenebileceği tartışması kamuoyunun gündemine gelmişti. AKP’nin kurucularından eski TBMM Başkanı Bülent Arınç, seçimlerin “ivedilikle” ertelenmesi talebinde bulunarak, “Devlet bürokrasisinin vatandaşlarımızın yaralarına merhem olmasına odaklanması için seçimlerin ivedilikle ertelenmesi lazım. Bu bir tercih değil zarurettir” demişti. Muhalefet ise Arınç’ın açıklamasına tepki göstererek, seçimlerin zamanında yapılması gerektiğini vurgulamıştı. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, seçimlerin erteleneceğine ilişkin tartışmaya yönelik, şunları söylemişti: “Bu ülke sana 20 yıl verdi. Darbe gördü sayende. Covid’de 5 maskeye muhtaç ettin. Ormanlarımız yandı, uçak bulamadın. Ekonomiyi çökerttin. Depremde yıkıldık. Hep beceriksizdin. Sana verecek 1 yıl değil, 1 günümüz bile yok. Bir beceriksizliğe daha katlanamayız. Seçimden korkma. Ya da kork, seçim zamanında yapılacak!” Artı Gerçek/Haber Merkezi
Tutuklu gazetecilerin duruşma tarihi belli oldu: 16 Mayıs

Tutuklu gazeteciler hakkında üç buçuk ay sonra hazırlanan iddianamenin ardından duruşma tarihi belli oldu. Mahkeme, ilk duruşma için 16 Mayıs tarihini belirledi. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında 29 Ekim’de tutuklanan gazetecilerin duruşma tarihi belli oldu. Mezopotamya Ajansı Yazı İşleri Müdürü Diren Yurtsever, muhabirleri Berivan Altan, Ceylan Şahinli, Deniz Nazlım, Emrullah Acar, Hakan Yalçın, Selman Güzelyüz, JINNEWS muhabirleri Habibe Eren ve Öznur Değer ile tutuksuz yargılanan MA muhabiri Zemo Ağgöz ve bir süre MA Ankara bürosunda stajyer olarak çalışan Mehmet Günhan hakkında açılan davanın il duruşması 16 Mayıs’ta görülecek. Gazeteciler hakkında tutukluluktan 3 buçuk ay sonra 17 Şubat’ta hazırlanan iddianamede, tüzel kişiliği bulunan Mezopotamya Ajansı da sanık olarak yer aldı. İddianamenin büyük bir bölümünü Mezopotamya Ajansı’nda yayınlanan 149 haber oluşturdu. Ayrıca iddianamede gazeteciler hakkında beyanı olmayan açık ve gizli tanıkların ifadeleri yer aldı. TAHLİYE TALEBİ REDDEDİLDİ Delillerden yoksun ve gazetecilerin “örgüt üyesi” olduğu iddia edilen iddianameyi kabul eden Ankara 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi, aynı gün gazetecilerin avukatı Resul Temur’un yaptığı tahliye talepli başvurusunu reddetti. MAHKEME TUTUKLULUK HALLERİN DEVAMINA KARAR VERDİ Mahkeme, “…atılı suç için yasada öngörülen cezanın türü ve miktarı, tutuklama kararından sonra delillerde sanıklar lehine bir değişiklik olmaması ve tutuklama kararındaki gerekçeler ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, adı geçen sanıklar yönünden kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin bulunması, sanıklara isnat edilen suçların CMK’nın 100/3-a maddesinin 11.alt bendi gereğince tutuklama sebebi varsayılan suçlardan olması, sanıkların tutuklu kaldığı süre ve muhtemel cezanın üst sınırına göre sanıkların kaçma şüphesinin mevcudiyeti ile bu aşamada adli kontrol hükümlerinin yetersiz kalacağı hususları birlikte nazara alınarak…” gerekçelerine yer vererek, tutukluların hallerinin devamına karar verdi. Ayrıca, MA muhabiri Zemo Ağgöz ve Mehmet Günhan hakkında dosya kapsamında adli kontrol şartı uygulamasının devamına karar verildi.(MA)
AYM’den Cumartesi Anneleri’ne “orantısız müdahale” başvurusunda ‘hak ihlali’ kararı

Cumartesi Anneleri’nin 700’üncü hafta eylemine dönük polis saldırısına karşı yapılan başvuruyu karara bağlayan AYM, 24 yıldır devam eden eylemin kamu düzenini zedelemeyeceğini belirterek, hak ihlali kararı verdi. Gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanmasını isteyen Cumartesi Anneleri, 27 Mayıs 1995’ten bugüne her hafta Cumartesi günü İstanbul Galatasaray Meydanı’nda oturma eylemini sürdürüyordu. Cumartesi Anneleri’nin 28 yıldır sürdürdüğü eylemin 25 Ağustos 2018 tarihli 700’üncü hafta eyleminin İçişleri Bakanlığı kararıyla yasaklanması üzerine polisin müdahalesiyle karşılaşan aileler, darp edildi, yerlerde sürüklendi, şiddete maruz kaldı, gözaltına alındı. Şiddete uğrayarak gözaltına alınan Cumartesi Anneleri’nden 47 kişi, “2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu”na muhalefet ettikleri gerekçesiyle davalık oldu. BAŞSAVCILIK BAŞVURUYU REDDETTİ Polis saldırısında darp edilerek ters kelepçeyle gözaltına alınan Maside Ocak Kışlakçı, polislerin orantısız güç kullanması ve toplantı, gösteri, yürüyüş hakkının hukuka aykırı bir şekilde ihlal edilmesine karşın polisler hakkında 10 Eylül 2018’de İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından suç duyurusuna dair 2 Mayıs 2019’da takipsizlik kararı vermesi üzerine Kışlakçı, 19 Haziran 2019’da Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) bireysel başvuruda bulundu. KÖTÜ MUAMELEYE YÖNÜNDEN RET Başvuruyu değerlendiren AYM, İçişleri Bakanlığından savunma istedi. Bakanlık görüşünde, başvurunun süre aşımı nedeniyle kabul edilemez olduğunu savundu. Bakanlık, darp edilerek ters kelepçeyle gözaltına alınmasına rağmen başvurucunun kötü muameleye uğradığına dair her türlü şüpheden uzak makul kanıtların olmadığını ileri sürdü. Anayasa Mahkemesi de başvurucunun olaydan 15 gün sonra darp raporu almasını gerekçe göstererek, başvurunun kötü muamele yönünden reddedilmesine karar verdi. 24 YILDIR BARIŞÇIL NİTELİKLE EYLEM Başvuruyu toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlali yönünden değerlendiren AYM, kararında Kışlakçı’nın olaya dair şu görüşlerine yer verdi: “Başvurucu; kardeşinin gözaltında kaybolduğunu, kayıp kişilerin akıbetlerinin açıklanması ve adalet arayışı nedeniyle diğer kayıp kişilerin yakınları ile birlikte 24 yıldır her hafta toplanarak oturma eylemi ve basın açıklaması yaptıklarını, etkinliğin barışçıl nitelikte olduğunu, bu zamana kadar yapılan toplantılarda hiçbir şiddet hareketinin yaşanmadığını belirtip slogan dahi atılmadığını vurgulamıştır. Anma amaçlı yapılmak istenen 700. haftalık toplanmanın idarece yasaklandığını, kararın taraflarına tebliğ edilmediğini, ayrıca haksız ve orantısız şekilde toplantıya müdahale edildiğini, bu nedenle ifade özgürlüğünün ihlal edildiğini ileri sürmüştür.” BAKANLIKTAN KAMU DÜZENİ SAVUNMASI AYM kararında savunmasına yer verilen bakanlık, toplantının bildirim verme yükümlülüğüne uyulmadan gerçekleştirildiği, ihtara rağmen grubun dağılmadığı, katılımcıların kolluk görevlilerine sözlü ve fiziki saldırılar da bulunması sonucu polislerin yaralandığı ve bu nedenle müdahalenin kamu düzenini sağlamaya yönelik ve gerekli olduğunu savundu. HAK VE ÖZGÜRLÜKLER NASIL ZEDELENİYOR? Başvuruyu toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı kapsamında kabul eden AYM, benzer başvurularla ilgili verilen kararları hatırlatarak, toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı ile kamu düzeni arasında adil bir denge kurulması gerektiğinin altını çizdi. AYM, müdahaleye gerekçe gösterilen yasaklama kararında toplantı için bildirim yapılmamasının kamu düzenini ne şekilde bozacağına veya başkalarının hak ve özgürlüklerini nasıl zedeleyeceğine dair hiçbir açıklamada bulunulmadığına dikkat çekti. İDARENİN POZİTİF YÜKÜMLÜLÜKLERİ Cumartesi Annelerinin eyleminin 24 yıldır devam ettiğini hatırlatan AYM, eylemin aynı yer ve aynı zamanda yapılması nedeniyle idarenin bilgi sahibi olmamasının mümkün olmadığına dikkat çekildi. Eylemin barışçıl olması nedeniyle idarenin toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının etkin kullanımını sağlamaya yönelik pozitif hükümlerin hatırlatıldığı kararda, ancak bunun yapılmadığı ve yasaklama yoluna gittiği belirtildi. Bu nedenlerle idarenin etkinliği yasaklama kararı için dayanak gerekçelerinin haklı ve ikna edici olmadığının altı çizilen kararda, “Başvurucunun da içinde yer aldığı grubun kaybolan yakınlarının bulunması ve kamuoyunda farkındalık yaratılması amacına yönelik oturma eylemi ve basın açıklaması yapmak istemesi demokratik bir toplumda saygıyla karşılanmalıdır” denildi. POLİSİN MÜDAHALESİ HUKUKA AYKIRI Polisin müdahalesi sırasındaki tepkilerin polisin hukuka aykırı müdahalesini hukuka uygun hale getirmeyeceği belirtilen kararda, “Bu doğrultuda kolluk görevlilerinin somut olayda etkinliğe müdahale etmesini gerektirecek makul sebep ortaya koymadan ve anılan hakkın kullanılabilmesine yönelik tolerans göstermeden gruba müdahale ettiği sonucuna varılmıştır. Açıklanan gerekçelerle Anayasanın 34. maddesinde güvence altına alınan toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.” TOPLANTI VE GÖSTERİ HAKKI İHLAL EDİLDİ Anayasa Mahkemesi üyesi Muhterem İnce’nin şerh koyduğu ve oy çokluğuyla alınan kararda, toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine hükmedildi. Ayrıca Kışlakçı’ya manevi tazminat ödenmesine karar verildi.
İzmir Barosu’dan Bakan Yanık ile İHH hakkında suç duyurusu

İzmir Barosu, depremzede çocukların İHH yöneticisine teslim edilmesine ilişkin Bakan Derya Yanık ile İHH yöneticisi hakkında suç duyurusunda bulundu. İzmir Barosu, deprem bölgesinde ebeveynleri olmayan ve İHH İnsani Yardım Vakfı gönüllüsüne teslim edilen çocukların alıkonulması nedeniyle Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık ile İHH yöneticisi hakkında suç duyurusunda bulundu. Beykoz Cumhuriyet Başsavcılığı’na verilen suç duyurusu dilekçesinde İHH ve bakanlık hakkında “Çocuğun Kaçırılması ve Alıkonulması”, “Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma”, “Görevi Kötüye Kullanma” suçlarından kamu davası açılması istendi. SUÇ DUYURUSU Suç duyurusu dilekçesinde, “Çocukların, bakım ve gözetiminden sorumlu tek yetkili kurum Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı olmasına rağmen, bakanlık görevlilerinin tarikatlarla ilişkili kişi ve kurumları da bu sürece dahil etmesi bakanlığın asli yükümlülüğünü ihlal ettiğini göstermektedir. Basına ulaşan bu ihbara ilişkin olarak somut gerçekliğin derhal kamuoyuna açıklanması ve depremzede çocukların akıbetine ilişkin şeffaf biçimde bilgilendirme yapılması, çocukların güvenliği bakımından oldukça elzemdir. Buna ek olarak işbu soruşturma kapsamında ilgili denetimi gerçekleştiren ve açıklamada dahiliyeti bulunan kamu çalışanlarının da şüpheli olarak ifadelerine başvurulması, ‘görevi kötüye kullanma’ suçuna ilişkin iddiaların ortaya konulması bakımından gereklidir” denildi. Ma/İzmir