“İTİLENLERİN SESİNE KULAK VERECEK BİR ÇAĞ GELECEKTİR.”

Hüseyin Çağlayan, yeni romanında savaşın, sürgünün ve aşkın izlerini işliyor.

Hüseyin Çağlayan’ın Gri Yayınları’ndan çıkan yeni romanı “Anne Beni Neden İttin?”, edebiyat dünyasında derin izler bırakacak bir hikâye sunuyor. Roman, Dersim coğrafyasına benzeyen kurgusal bir mekânda, savaş ve sürgünün ortasında kalan Mehmet’in çarpıcı öyküsünü ele alıyor. Çağlayan’la yaptığımız söyleşide romanın hikâyesine ve yazma sürecine dair konuştuk.

Hüseyin Çağlayan "Anne beni neden ittin?"
Hüseyin Çağlayan “Anne beni neden ittin?”

Mehmet’in dramı ve itilenlerin yazgısı

Roman, küçük yaşta sürgün edilen Mehmet’in yaşadığı derin travmaları ve itilenlerin hikâyesini anlatıyor. Mehmet’in kaderi, askerlerin kuşattığı bir bölgede annesi tarafından bir kayadan itilmesiyle değişir. “Mehmet ya kayadan itilip hayatta kalacaktı ya da askerler tarafından öldürülecekti,” diyen Çağlayan, bu dramatik başlangıcın ardından Mehmet’in savaş, sürgün ve acılarla dolu hayatını gözler önüne seriyor.

Romanda, yalnız bırakılmış Mehmet’in küflü odalarda geçen kâbus gibi günleri, korkuyla sarmaş dolaş anıları ve hayatta kalma mücadelesi, savaşın bireylerde açtığı derin yaralara dikkat çekiyor. Çağlayan’ın da belirttiği gibi “Anne Beni Neden İttin?”, bir aşk hikayesi gibi başlasa da, bir bütün olarak itilenlerin, horlananların ve ötekileştirilenlerin romanıdır.”

Yazmanın zorunluluğu ve yüzleşme cesareti

Çağlayan, romanı yazma sebebini şu sözlerle ifade etti:

“İlk olarak kendimle yüzleşmek istedim. Sonra yaşadığım coğrafyayla ve sistemle yüzleşme ihtiyacı hissettim. Bu roman, köşeye sıkışmış, küllerle örtülmüş insanların hikâyelerini anlatma çabasıdır.”

Yazar, yaşadığı coğrafyada insanların çektiği acılara tanıklık ettiğini ve bu hikâyeleri başkalarına aktarma sorumluluğu duyduğunu dile getirdi. Ayrıca, sanat ve edebiyatın insanları hayatta tutan güçlü dallar olduğuna vurgu yaparak, “Sanat ve edebiyat, itilenlerin tutunabileceği en güçlü dal olmalıdır,” dedi.

Auschwitz’ten Dersim’e uzanan keder

Roman, yalnızca bir bireyin hikâyesi değil; aynı zamanda savaş, sürgün ve soykırımın insanlar üzerindeki etkilerini ele alıyor. Çağlayan, savaşı ve şiddeti şu cümlelerle betimliyor:

“Auschwitz, Dersim, Torreblanca… İnsanlık tarihi, kötülüklerin tekrar tekrar üretildiği bir sahneye dönüşmüş durumda. İnsanların ve hayvanların ölüme karşı ortak direnişini bu romanla dile getirmeye çalıştım.”

Roman boyunca Mehmet’in yaşadığı olaylar, insanlığın acı dolu geçmişine dair bir ayna görevi görüyor. “Anne Beni Neden İttin?”, savaşların ve zulmün bireysel trajedilere nasıl dönüştüğünü, kurbanların sessiz çığlıklarıyla anlatıyor.

Kitapla gelecek nesillere sesleniyor

Hüseyin Çağlayan, kitabın yalnızca bugüne değil, geleceğe de seslenmesini umut ediyor:

“Toplum, belki bugün değil, ama bir gün bu romanı anlayacaktır. İtilenlerin sesine kulak verecek bir çağ gelecektir.”

Sanatın, olanaksızlıkları olanaklı kılma gücüne sahip olduğunu savunan yazar, romandaki tüm acılara rağmen insanlığın umuda tutunabileceğine dair bir mesaj veriyor.

Hüseyin Çağlayan kimdir?

Hüseyin Çağlayan, Munzur Üniversitesi Siyaset ve Kamu Yönetimi Bölümü’nde öğretim üyesi olarak akademik çalışmalarını sürdürüyor. Doktorasını Almanya’da tamamlayan Çağlayan, Zaza dili, Dersim tarihi ve toplumsal travmalar üzerine çalışmalar yaptı.

Daha önce yayımlanan Yemoş Hatun ve Çocukları, Sis ve Arayış, Pêt ve Pelge, Ema Lenge, Hêkate Kılmi gibi eserleriyle tanınan Çağlayan, bu kez okuyucularını savaşın ve sürgünün karanlık yüzüyle buluşturuyor.

DERSİM/Özkan ULUCAN

Facebook
Twitter
LinkedIn
Sohbeti Aç
Sizi Dinliyoruz
Merhaba Size Nasıl Yardımcı Olabilirim?