4 Şubat 2025 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 9507 sayılı karar ile, Munzur ve Pülümür vadilerinin belirli alanları “Kesin Korunacak Hassas Alan” olarak ilan edildi. Bu kararla, bölgedeki su kaynakları ve Munzur Gözeleri’nin koruma alanı genişletilmiş oldu.
“Karar olumlu”
Türkiye Barolar Birliği Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu üyesi Avukat Barış Yıldırım, kararı olumlu bir adım olarak değerlendirerek, Munzur Gözeleri’nin Dünya Kültürel ve Doğal Mirası Listesi’ne dahil edilmesi gerektiğini vurguladı. Yıldırım, bu bölgenin Avrupa’nın Yaban Hayatı ve Yaşam Ortamlarını Koruma Sözleşmesi (BERN) kapsamında korunan birçok flora ve fauna türünü barındırdığına da dikkat çekti.
Aleviler için kutsal bir alan
Ayrıca, bölgenin Aleviler için kutsal kabul edilen bir alan olduğuna işaret etti ve yeni kararın, bu alanın en yüksek doğa koruma statüsüne kavuşturulması açısından sevindirici olduğunu belirtti.
Yöre halkının ve çevre örgütlerinin mücadelesi sonuç verdi
Bununla birlikte, 2023’te Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından Munzur ve Pülümür vadilerinin koruma statüsü, 1. Derece Doğal Sit Alanı’ndan 2. Derece Doğal Sit Alanı’na düşürülmüştü. Bu karar, bölge halkı, çevreciler ve hukukçular tarafından tepkiyle karşılanmış, TMMOB Tunceli Şubesi tarafından da hukuki mücadele başlatılmıştı. Erzincan İdare Mahkemesi’nde görülen dava sonucunda, Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile Munzur Gözeleri bir kez daha 1. Derece Doğal Sit Alanı olarak ilan edilerek eski statüsüne kavuştu.
Munzur vadisinin ekolojik önemi
Avukat Barış Yıldırım, Munzur Vadisi’nin, bölgedeki nadir bitki türleri ve koruma altındaki vahşi hayvanlara ev sahipliği yapmasıyla ekolojik olarak çok değerli bir alan olduğunu belirtti. Bu kararın, bölgenin korunması ve korunmasına yönelik tüm doğal ve kültürel miras unsurlarının muhafaza edilmesi açısından tarihi bir öneme sahip olduğunu söyledi.
Yeni düzenleme ile Munzur Gözeleri’ndeki ticari faaliyetler, yapılaşma ve insan müdahalesine karşı hiçbir şekilde izin verilmeyecek. Yıldırım, bu koruma statüsünün yalnızca bilimsel araştırmalar için geçerli olduğunu ve bölgenin doğal yapısının bozulmadan korunacağını belirterek, kararın çevre bilinci yüksek tüm paydaşlar için sevinç kaynağı olduğunu ifade etti.
DERSİM/Hüseyin Yaşar Sezgin