Dersim’de bir usta: “Bağlama Bizim Telli Kur’an’ımızdır”

Dersim’de yaşayan bağlama ustası Hüsnü Güngör, 43 yılı aşkın süredir ömrünü adadığı mesleğini aşkla sürdürüyor. Bağlamayı sadece bir enstrüman olarak değil, Alevi kültürünün ve inancının bir parçası olarak gören Güngör, “Bizim silahımız sözümüz ve sazımızdır” diyerek mesleğine duyduğu bağlılığı ifade ediyor.

Bağlamaya adanan bir ömür

Pülümür’de ilkokulu bitiren Hüsnü Güngör, ortaokula başladıktan sonra İstanbul’a gitti. Babasının da bağlama ustası olması nedeniyle çocuk yaşta bu meslekle tanıştı. Dedesi ve babasının yanında bağlama yapımının inceliklerini öğrenen Güngör, 1977’de Dersim’e dönerek bu işe burada devam etti. 1985 yılında kendi atölyesini açarak tamamen bağlama yapımına yöneldi.

Bağlamanın yalnızca bir enstrüman olmadığını vurgulayan Güngör, bu mesleğin bir kültür, inanç ve yaşam biçimi olduğunu belirtiyor: “Alevilikte en doğru yolu öğreten bizim bu meslektir. Biz diyoruz ya telli Kuran, işte üç tellinin özelliği budur. Bağlama, bizim dilimizdir, yolumuzdur.”

Bağlamanın incelikleri

Bağlama yapımında kullanılan ağaçların kalitesi büyük önem taşıyor. Güngör, dut ağacının bağlama yapımındaki özel yerine dikkat çekerek, “Yaşlı dutlar çok önemli, herkes seçemez onları. Yetmiş, seksen, hatta yüz yıllık dut ağaçları en iyi sesi verir. Dut, bizim dedelerimizden gelen kutsal bir mirastır” diyor. Bunun yanı sıra maun, ardıç, ladin, köknar ve Kanada çamı gibi ağaçları da kullandığını belirtiyor.

Bağlama yapımının zahmetli bir süreç olduğunu vurgulayan usta, “Bir bağlama 10 günde de yapılabilir, 2 ayda da, 1 yılda da. Önemli olan onun verdiği sestir. Bağlamayı eline alan kişinin o enstrümanla bütünleşmesi gerekir” diyor.

“Toplumsal bir hafıza”

Güngör, bağlamanın Alevi toplumundaki yerine de değiniyor. “Bağlama Alevilikte çok önemlidir. Dikkat ederseniz Alevilerin her tarafında bu enstrümana büyük bir rağbet vardır. İran’dan bile gelenler oluyor. Çünkü bu, sadece bir müzik aleti değil, aynı zamanda bir inancın, bir kültürün taşıyıcısıdır” diye anlatıyor.

Güngör’e göre bağlama yapımı ve çalımı, sadece bireysel bir sanat değil, aynı zamanda bir toplumsal hafıza meselesi. “Eskiden kurs yerleri yoktu, şimdi var. Gençlerimiz, kızlarımız, erkeklerimiz gelip öğreniyorlar. Onların bağlama çaldığını görmek beni çok gururlandırıyor” diyor.

 “Sadece bir meslek değil, aşk”

Bağlamaya olan ilginin her geçen gün arttığını söyleyen Güngör, “Yurt içinden ve yurt dışından insanlar geliyor, bağlama istiyorlar. Çalanlar, dinleyenler, merak edenler… Bu ilgiyi görmek beni mutlu ediyor” diyor.

Bağlamayı bir aşk olarak tanımlayan Güngör, “Bu iş içinden gelmezse yapamazsın. Ben yıllardır gözlerim yorulsa da, ellerim yorulsa da, bağlamanın sesiyle bütün yorgunluğumu unuturum. Çünkü bu iş benim için sadece bir meslek değil, bir aşktır” diyor.

Gençlere çağrı: Bu kültüre sahip çıkın

Ancak mesleğin geleceği konusunda kaygılı: “Dersim’de bu mesleği yapan sadece iki kişi kaldık, ben ve Kaya. Eğer biz gidersek bu meslek de bitecek. Bunun için halk eğitime, belediyeye, valiliğe gittim. Bir yer versinler ki birkaç kişi yetiştireyim, meslek ölmesin. Ama maalesef henüz bir destek göremedik.”

Yetkililerden destek beklediğini de söyleyen Güngör, “Birkaç kişi yetiştirebilirsek bu sanat ölmez. İstanbul’da bu mesleği yapan pek çok sanatçı ve zanaatkâr var. Dersim’de neden olmasın? Burası kültürüne, diline, inancına sahip çıkan bir şehir. Ancak uygun bir yer bulamadığımız için meslek devamlılık sorunu yaşıyor” diyerek mesleğin geleceğine dair endişelerini dile getiriyor.

DERSİM/Düzgün AKDENİZ

Facebook
Twitter
LinkedIn
Sohbeti Aç
Sizi Dinliyoruz
Merhaba Size Nasıl Yardımcı Olabilirim?