Pülümür’de yapılması planlanan Rüzgar Enerji Santrali’ne ilişkin konuşan Avukat Barış Yıldırım, projenin göçlere neden olacağını, bölgedeki temel geçim kaynaklarını, özellikle arıcılık ve hayvancılığı yok edeceğini söyledi.
Mina Marble Mermer Maden Ticaret A.Ş. tarafından planlanan “Paşa Depolamalı Rüzgar Enerji Santrali (DRES) Projesi”nin, Dersim’in Pülümür ilçesindeki Dağyolu, Közlüce, Hacılı, Göcenek ve Süleymanuşağı köylerini ve bu bölgelerdeki canlı yaşamını olumsuz etkilemesi bekleniyor. Proje, nesli tükenme tehdidi altındaki canlı türlerini etkileyebilecek. Çevre Etki Değerlendirme (ÇED) toplantısı, Kent Koruma Kurulu ve bölge halkı tarafından engellenmişti.
1921 yılında milli park ilan edilen Munzur havzasında 2250’in üzerinde bitki türü bulunuyor ve bunların beşte biri endemik. Bern sözleşmesine göre de Munzur havzası kesin koruma altında bulunan yüksek miktarda canlı türünü barındırıyor. Pülümür havzası da Munzur havzası içerisinde yer olan çok zengin bir florastik yapı ve yaban hayatı ekolojisine sahip. Pülümür ilçesi ayrıca bölgede arıcılığın en yoğun yapıldığı alanlarda biri.
HALK PROJEYE KARŞI
Dersim’in Pülümür ilçesinde Hacılı, Dağyolu, Hasangazi, Közlüce ve Süleymanuşağı köylerine 10 adet Rüzgar Enerjisi Santralı (RES) kurulması için yapılan projenin faaliyete geçmesi durumunda ekosistemin tehlike altına gireceğini söyleyen Avukat Barış Yıldırım, “Yörede yoğun bir şekilde arıcılık yapılıyor. Arıların zaten ekosistem üzerinde bir etkisi mevcut. RES’lerin bulunduğu sahalarda arıların yüksek miktarda ölümüne sebebiyet verdiği yapılan akademik çalışmalarda saptanmış durumda. Bu tribünler orada faaliyete geçerse hem arıcılık hem de florastik zenginlik zarar görecek. Pülümür halkı bu projeye karşıdır ve Çevresel Etki Değerlendirmesi sürecinin sonlandırılmasını talep etmektedir. Aksi takdirde ilgili idari yargı davalarını başlatacağız” dedi.
Ayrıca, Türkiye genelindeki akarsu ekosistemlerinin ciddi şekilde tahrip edildiğine vurgu yaparak, ekosistemlerin korunmasının hem ekolojik denge hem de insan yaşam hakkı için zorunlu olduğunu belirtti.
YENİ BİR GÖÇE NEDEN OLABİLİR
Yerel ekonominin yok olmasının, Pülümür bölgesinin geçmişte göçlere maruz kalmasına benzer şekilde insanların bölgeyi terk etmesine neden olabileceğini ifade eden Yıldırım, “Bir yerdeki ekonomik faaliyetin yok olması kişilerin ister istemez o alanı terk etmesine sebebiyet verebilir. Pülümür bölgesi zaten 1938, 1994 süreçlerinde yoğun bir şekilde göçlere maruz bırakıldı. İnsanlar iradeleri dışında iskan edildi. RES gibi projeler de tarihin tekerrürüne sebebiyet verebilir” dedi.
DOĞAYA ZARAR VERMEYEN YÖNTEMLER DENENMELİ
Yıldırım projelerin ekosistem dengesini bozmaması gerektiğini vurgulayarak çeşitli enerji kaynaklarının kullanılabileceğine dikkat çekerek, “Enerji farklı kaynaklarla giderilebilir durumda. Örneğin, güneş ışınımı çok fazla olan bir ülkeyiz. Almanya enerjisinin büyük kısmını güneşten karşılıyor, İskandinav ülkeleri ise katı atıklardan enerji elde ediyorlar. Doğaya zarar vermeyen yöntemleri kullanmak mümkündür.” dedi.
ÖZEL HABER/SEVİM KAHRAMAN