Dersim’de 1600 personelle deprem tatbikatı

Bilim insanlarının deprem uyarısında bulunduğu Dersim’de 1600 personele eğitim verildi. Doğu Anadolu Fay Hattı ile Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın kesiştiği noktada bulunan ve sürekli bilim insanlarının ‘deprem’ uyarısında bulunduğu Dersim’de, Jandarma Komando birliklerinden ve polis Özel Harekat ile Polis çevik kuvvetlerden oluşan 1600 personelle deprem tatbikatı yapıldı. Ovacık, Nazimiye fay hatlarını içinde bulunduran ve Doğu Anadolu Fay hattı ile Kuzey Anadolu Fay hatlarının kesiştiği noktada bulunan Dersim için bir çok bilim insanı deprem uyarısında bulunuyor. ÖzgürDersim gazetesinin haberine göre, fay hatlarının ortasında bulunan kentte depreme karşı konteynır kentler kurulurken, Maraş depreminde koordinatör vali olan daha sonra da kararnameyle Dersim’e atanan Vali Bülent Tekbıyıkoğlu’nun talimatıyla Jandarma komando birliklerinden ve Polis Özel Harekat ile Polis Çevik Kuvvet’ten 1600 kişilik personele deprem eğitimleri verilmeye başlandı. Şehir merkezinde eski vali konağı olarak bilinen bina yıkılarak enkaz alanları ve parkurlar oluşturuldu. Deprem tatbikatının başlamasıyla birlikte bazı ekipler araçlarla binanın çöktüğü alana hızlıca geçerek koordinasyon sağladı. Ardından genel kontrol, fiziki arama, köpekle ve cihazlı arama ile aletlerle enkaz çalışması yapıldı. Tatbikatta 3 kişi yaralı kurtarılırken, ölen bir kişi enkazdan çıkarıldı.
Skandal karar: Korumaların saldırısına uğrayan gazeteciye hapis cezası

Tatvan Belediye Başkanı Mehmet Emin Geylani’nin aynı zamanda akrabaları olan korumalarının saldırısına uğrayan Bitlis Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Sinan Aygül’e, saldırganlardan birine hakaret ettiği gerekçesiyle 2 ay 5 gün hapis cezası verildi. Bitlis’in Tatvan ilçesinde 17 Haziran günü Tatvan Belediye Başkanı Mehmet Emin Geylani’nin aynı zamanda akrabaları olan polis koruması Engin Kaplan ve boksör koruması Yücel Baysalı’nın saldırısına uğrayan Bitlis Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Sinan Aygül’e, saldırganlardan Yücel Baysalı’ya hakaret ettiği gerekçesiyle 2 ay 5 gün hapis cezası verildi. MLSA’nın haberine göre saldırı davası kapsamında Adli Tıp’a sevk edilen Aygül için “yüzde sabit iz kalmadığı” şeklinde rapor düzenlendi. Tatvan Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından ‘hakaret’ iddiasıyla hazırlanan iddianame Tatvan 1. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi ve mahkeme, dava Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK) 251. madde kapsamında kaldığı için basit yargılama usulüyle yapıldı. Tatvan 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen davada gazeteci Aygül’e 2 ay 5 gün hapis cezası verildi. ‘Hakaret’ suçundan ceza veren mahkeme cezanın, Türk Ceza Kanunu’nu TCK’nın 58. maddesinde öngörülen ‘tekerrür’ hükümlerine göre çektirilmesine karar verdi. Aygül’ün daha önce yaptığı haberlerden dolayı aldığı cezalar sebebiyle yeni aldığı cezalarda tekerrür hükümleri uygulanacak. Bu da Aygül’ün aldığı cezanın tamamını kapalı ceza infaz kurumunda geçirmesi anlamına geliyor. Kararda “sanığın suçlu kişiliğinin göz önünde bulundurulduğu” bu nedenle cezanın para cezasına çevrilmediği belirtildi. “ÖLMEDİĞİM İÇİN CEZAEVİNE GİRECEĞİM” Saldırının şekli kadar sürecin de çok sıra dışı bir şekilde ilerlediğini söyleyen Aygül, saldırganlardan önce ceza aldığını ve saldırıya uğradığı için tutuklanacağını söyledi. Aygül bu konuda şunları söyledi: “Daha önce saldırıya uğradığım için neredeyse ceza alacağımı, tutuklanacağımı söylemiştim. Bir dava birinin aleyhine, birilerinin lehine ancak bu kadar zorlanabilirdi, zorlandı demiştim. Yaşanan her gelişme bir önceki skandalı gölgede bırakıyor demiştim. Dediklerimiz bir bir çıkıyor. Saldırganlar serbest, belki çok küçük bir ceza alıp, göreve iade edilip yine ellerinde sopa, bellerinde devletin silahıyla terör estirecekler. Ben ise kamunun, halkın menfaatini savunduğum için saldırıya uğradım, ölmediğim, ölümden döndüğüm için de cezaevine gireceğim. Karar basit yargılama usulüyle verilmiş, avukatım itiraz etti, duruşmalı olacak. Duruşmalı olması durumunda verilen indirim kalkacak ve 2 ay 27 gün hapis cezası alacağım.” PİRHA
Ana Mutluer: Cemevi Başkanlığı’nı ziyaret edenler ‘ben dedeyim’ diyemez

Ana Şehriban Mutluer, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Altınova Şubesi Dedesi Hüseyin Doğan’ın Ocakzadeler Meclisi toplantısına katılıp ardından Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanı Ali Rıza Özdemir’i ziyaret etmesine tepki gösterdi. Mutluer, “Alevi Bektaşi Cemevi Başkanı’nı ziyaret edip sonra Antalya Cemevine gelip ben dedeyim diyemez, o posta oturamaz ” dedi. Alevi örgütlerinin ve Alevi toplumunun karşı çıkmasına rağmen bazı derneklerin ve cemevlerinin temsilcileri Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’nı ziyaret ediyor, Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’nın toplantılarına katılıyor. Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Altınova Şubesi Dedesi Hüseyin Doğan’ın Ocakzadeler Meclisi toplantısına katılıp, Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanı Ali Rıza Özdemir’i ziyaret etmesi tepki topladı. Söz konusu ziyaretlere ve görüşmelere tepki gösteren Arzuman Ocağı evlatlarından Ana Şehriban Mutluer, PİRHA’ya açıklamalarda bulundu. “ASİMİLE ETMEK İSTİYORLAR” Mutluer, Aleviliği Şiilik üzerinden asimile etmeye çalıştıklarını ancak Aleviliğin Şiilikle hiç bir ilgisinin olmadığını belirterek, cemevlerini Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde kurulan Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’na bağlamak istemelerine tepki gösterdi. Mutluer, “Asırlar boyu bu inancı kimse bir yere bağlayamamış, bunu mürşitlerimize vermişler. Muhammet Ali’ye selam gönderdim Oturduğum postu pak etsin dedi. Miracından döndü gene söyledi Yediği lokmayı hak etsin dedi. Biz postumuzu pak ederiz, lokmamızı hak ederiz” diyerek, asimilasyon faaliyetlerine katılan dedeleri eleştirdi. “BU DEDELERİ POSTA OTURTANLAR DA HATALIDIR” Ana Şehriban Mutluer, “Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanını ziyarete gidip, sonra Antalya Cemevine gelip ‘ben dedeyim’ diyemez. Asıl bunlar düşkündür. O kişi dede değildir. Dede diye onu oraya oturtan da hatalıdır” dedi. Geçmişte Yol yürüten dedelerin kendilerine ‘Yolumuzu arıttık, bizler bu bayrağı size teslim ettik’ dediğini hatırlatan Arzuman Ocağı evlatlarından Ana Şehriban Mutluer, şunları ifade etti: “Biz bu bayrağa sahip çıkamazsak vay halimize. Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’nı ziyaret eden o dedelere söylüyorum ben bunu. Sen kimin parası ile hacca gittin? Kimi ziyaret ettin? Kültür Bakanlığını. Neye muhtaçtın?” PİRHA- Cebrail ARSLAN/ANTALYA
DAD: Dersim basit bir şehir ismi değil; inkarcı faşist anlayışla mücadele edeceğiz

Demokratik Alevi Dernekleri (DAD) Genel Merkezi, Dersim isminin siyasi rant sağlamak adına polemik konusu yapılmasına tepki gösterdi. Yazılı açıklama yapan DAD, “Kendi milliyetçi hezeyanları ile hesaplaşamayanların ve Dersim toplumunun yaşadığı acılarla yüzleşmeye dair herhangi bir demokratik çaba içerisine giremeyenlerin, Dersim ismi ve değerlerini kullanmayı hedefleyen hiçbir pratiği bizlerin huzurunda asla kabul görmeyecektir” dedi. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, geçen gün Dersim’de partisinin il başkanlığında yaptığı konuşmada “Bu sefer bu güzel memlekette şanlı bayrağımızı ve CHP bayrağını Dersim Belediyesi’ne asacağımızı buradan müjdeliyorum” demişti. Devlet Bahçeli ise dünkü grup toplantısında Özel’i hedef alarak “CHP’nin dikişi yama tutmayan genel başkanına hatırlatmak isterim ki Türkiye’de ‘Dersim’ diye bir il yoktur. Olan ise tunç yüreklilerin yaşadığı Tunceli’dir” ifadelerini kullanmıştı. Demokratik Alevi Dernekleri (DAD) Genel Merkezi konuya dair yaptığı yazılı açıklamada, ‘Bir kez daha Dersim isminin siyasi rant sağlamak adına polemik konusu yapıldığına şahit olmaktayız’ diyerek, Dersim coğrafyasının ve başta Seyit Rıza olmak üzere tarihsel ve toplumsal bir çok değerin kin ve nefret dili kullanılarak hedef haline getirildiğini belirtti. Günceldeki Dersim polemiğine aynı pencereden baktıklarını kaydeden DAD Genel Merkezi, “Dersim’in toplumsal hakikatini olduğu gibi kabul etmek adına kendi milliyetçi hezeyanları ile hesaplaşamayanların ve yine Dersim toplumunun yaşadığı acılarla yüzleşmeye dair herhangi bir demokratik çaba içerisine giremeyenlerin, Dersim ismi ve değerlerini kullanmayı hedefleyen hiçbir pratiği bizlerin huzurunda asla kabul görmeyecektir” diye belirtti. “İKİ YAKLAŞIMI DA AŞİNAYIZ, AYNI YERDEN BAKIYORUZ!” DAD Genel Merkezi’nin açıklaması şöyle: “Gün geçmiyor ki Hardê Dewreş coğrafyasının adı ve halkımızın başta Pir Seyit Rıza olmak üzere tarihsel ve toplumsal bir çok değeri kin ve nefret dili kullanılarak hedef haline getirilmesin. Defalarca tekrarlanarak gündem haline gelen bu durum iki yöntemle kendini dışa vurmaktadır. Birincisi tamamen inkar ve nefret dili ile kendini sergilemekte ve Dersim’i kimliği, inancı ve varoluşsal tüm özellikleri ile düşman görmektedir. Kısacası katliamcı zihnin güncel mirasçıları olmaktadırlar. İkincisi ise Dersim’in varlığını kısmi bir kabulleniş hali varmış gibi görüntü sergileyip, hemen peşi sıra Dersim’e dair bütün değerleri anlam bozumuna uğratarak asimilasyon ve oy devşirme amacında olan araçsallaştırıcı türevlerdir. Her iki yöntemin de birbirlerinden farkının olmadığını yaşadığımız deneyimler bizlere fazlasıyla öğretmiş durumda. Biz bu iki yaklaşıma da, 2011 yılında dönemin başbakanı Erdoğan’ın dilediği sözde “Dersim özründen” ve CHP’li Onur Öymen’in meclis kürsüsünden sarf ettiği kin ve nefret dilinden aşinayız. Dolayısıyla isim, rol ve partiler değişse de güncel olarak Özgür Özel ve Bahçeli arasında geçen Dersim polemiğine de aynı pencereden baktığımızın bilinmesini isteriz. “DERSİM’İN YAŞADIĞI ACILARLA YÜZLEŞMEYENLERİN PRATİĞİ KABUL GÖRMEZ” Dersim; Kürt Alevi toplumsallığının Ocak sistemi dahilinde yaşamsal kıldığı özerk sosyal ilişkiler bütünlüğüyle anlam kazanmış bir coğrafya. Yine Dersim, kimliksel aidiyetleri ve toplumsal yaşayış hali ile merkeziyetçi ve tekçi ulus devlet tarafından tehlike olarak görülmesinden kaynaklı büyük bir katliamdan geçirilen ve tarihsel olarak derin acılar yaşayan bir yerdir. Dersim’in toplumsal hakikatini olduğu gibi kabul etmek adına kendi milliyetçi hezeyanları ile hesaplaşamayanların ve yine Dersim toplumunun yaşadığı acılarla yüzleşmeye dair herhangi bir demokratik çaba içerisine giremeyenlerin, Dersim ismi ve değerlerini kullanmayı hedefleyen hiçbir pratiği bizlerin huzurunda asla kabul görmeyecektir. “DERSİM’İ BİLİNCİMİZDEN SİLMEYE KİMSENİN GÜCÜ YETMEYECEK!” Dolayısıyla kurşun atanla, kurşun yiyeni aynı cümlelerde anan kurnaz pragmatist politikacı örneklerini kabul etmeyip teşhir edeceğimiz gibi, Dersim’i tüm tarihsel varoluş gerçekliğiyle inkar eden ve katliamcı zihniyetin güncel türevi olarak siyaset güden faşist anlayışların karşısında da mücadele etmeye devam edeceğimiz bilinmelidir! Dersim bizler için basit bir şehir ismi değildir! Tarih, toprak, kültür, inanç, dil ve toplumsallık adına kadimden beri biriktirilen tüm değerlerimizin bütünsel bir ifadesidir! Bu ifadeyi kimse siyasi rant elde etmek adına kullanamaz! Yine bu ifadeyi bilincimizden silmeye hiç kimsenin gücü yetmedi, yetmeyecek!” PİRHA/DERSİM
EMEP, SMF, TİP ve EÖC’den Dersim’de seçim ittifakı

EMEP, SMF, TİP ve Emek ve Özgürlük Cephesi (EÖC), 31 Mart yerel seçimlerine, Dersim merkez ve ilçelerde ittifakla gireceklerini duyurdular. Yapılan ortak açıklamada, Dersim merkez ve ilçeleri kapsayan ortak program, ortak yönetim ve ortak protokolün en doğru, birleştirici ve demokratik bir ittifak olduğu belirtildi. Emek Partisi (EMEP), Sosyalist Meclisler Federasyonu (SMF), Türkiye İşçi Partisi (TİP) ve Emek ve Özgürlük Cephesi (EÖC), Dersim’de ortak bir basın toplantısı düzenleyerek, 31 Mart yerel seçimlerine Dersim merkez ve ilçelerde ittifak olarak gireceklerini duyurdular. İttifak adına yapılan ortak açıklamayı EMEP Dersim İl Başkanı Ergin Tekin okudu. “DERSİM, KENDİ SINIRLARINI AŞAN BİR MUHTEVAYA SAHİPTİR” Devrimci, demokratik ve ilerici cephe açısından seçimlerin en çok tartışıldığı, ittifaklar ve sonuçları itibariyle önem kazandığı yerlerin başında Dersim’in geldiğini belirten Ergin Tekin, Dersim’in özgünlüğüne dikkat çekerek şunları ifade etti: “Bu sebepsiz olmadığı gibi tarihsel ve güncel boyutlarıyla Dersim’in tarihsel, siyasal, sosyolojik, ulusal, inançsal, kültürel özgün kodlarıyla ve birikimleriyle birebir ilintili bir durumdur. Bu anlamıyla Dersim, kendi sınırlarını aşan ve devrimci, demokratik, yurtsever cephe ve kamuoyunda politik etkisi ve yansımaları belirleyici olan politik bir muhtevaya sahiptir. Aynı biçimde egemenlerin ve somuttaki temsilcisi AKP/MHP iktidarının Dersim’e yönelik tarihsel ve güncel olarak topyekûn ideolojik, siyasal ve kültürel saldırılarının mahiyeti de Dersim’in bu özgün politik gerçekliğinden kaynaklanmaktadır.” “BURJUVA BELEDİYECİLİĞİNE KARŞI HALKIN ALTERNATİF BELEDİYECİLİĞİNİ OLUŞTURACAĞIZ” Tekin, 31 Mart’ta gerçekleştirilecek yerel seçimlerde emeği, üretimi ve şeffaflığı merkeze koyan bir tutumla demokratik halkçı bir belediyecilik anlayışıyla hareket ederek, burjuva belediyeciliğine karşı halkın alternatif belediyeciliğini birlikte oluşturacaklarını vurguladı. “DERSİM MERKEZ VE İLÇELERDE ORTAK PROGRAM ETRAFINDA BİRLEŞTİK” Tekin, şöyle devam etti: “Dersim’in tarihsel, siyasal ve sosyolojik gerçekliği ve özgünlüğünü esas alan en geniş demokratik ittifakı savunarak kazanımla çıkmak tek politik doğrultumuzdur. Somut olarak, Dersim merkez, ilçeler ve bir beldeyi kapsayan ortak program, ortak yönetim ve ortak protokolün en doğru, birleştirici ve demokratik bir ittifak olduğunu savunarak, bu politik tutum etrafında birleştiğimizi buradan halkımıza ilan ediyoruz. Dünden bugüne Dersim özgülünde halkın kazanımıyla sonuçlanan bütün demokratik, halkçı yerel yönetim tecrübelerini kendi kazanımlarımız olarak görüyor, tereddütsüzce savunmaktayız. Olumsuzluk ve eksikliklerimizi aşmak, doğrularımızı ve ileri birikimlerimizi sahiplenerek çoğaltmak politik doğrultumuzdur.” PİRHA/DERSİM