Skandal karar: Korumaların saldırısına uğrayan gazeteciye hapis cezası
Tatvan Belediye Başkanı Mehmet Emin Geylani’nin aynı zamanda akrabaları olan korumalarının saldırısına uğrayan Bitlis Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Sinan Aygül’e, saldırganlardan birine hakaret ettiği gerekçesiyle 2 ay 5 gün hapis cezası verildi. Bitlis’in Tatvan ilçesinde 17 Haziran günü Tatvan Belediye Başkanı Mehmet Emin Geylani’nin aynı zamanda akrabaları olan polis koruması Engin Kaplan ve boksör koruması Yücel Baysalı’nın saldırısına uğrayan Bitlis Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Sinan Aygül’e, saldırganlardan Yücel Baysalı’ya hakaret ettiği gerekçesiyle 2 ay 5 gün hapis cezası verildi. MLSA’nın haberine göre saldırı davası kapsamında Adli Tıp’a sevk edilen Aygül için “yüzde sabit iz kalmadığı” şeklinde rapor düzenlendi. Tatvan Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından ‘hakaret’ iddiasıyla hazırlanan iddianame Tatvan 1. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi ve mahkeme, dava Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK) 251. madde kapsamında kaldığı için basit yargılama usulüyle yapıldı. Tatvan 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen davada gazeteci Aygül’e 2 ay 5 gün hapis cezası verildi. ‘Hakaret’ suçundan ceza veren mahkeme cezanın, Türk Ceza Kanunu’nu TCK’nın 58. maddesinde öngörülen ‘tekerrür’ hükümlerine göre çektirilmesine karar verdi. Aygül’ün daha önce yaptığı haberlerden dolayı aldığı cezalar sebebiyle yeni aldığı cezalarda tekerrür hükümleri uygulanacak. Bu da Aygül’ün aldığı cezanın tamamını kapalı ceza infaz kurumunda geçirmesi anlamına geliyor. Kararda “sanığın suçlu kişiliğinin göz önünde bulundurulduğu” bu nedenle cezanın para cezasına çevrilmediği belirtildi. “ÖLMEDİĞİM İÇİN CEZAEVİNE GİRECEĞİM” Saldırının şekli kadar sürecin de çok sıra dışı bir şekilde ilerlediğini söyleyen Aygül, saldırganlardan önce ceza aldığını ve saldırıya uğradığı için tutuklanacağını söyledi. Aygül bu konuda şunları söyledi: “Daha önce saldırıya uğradığım için neredeyse ceza alacağımı, tutuklanacağımı söylemiştim. Bir dava birinin aleyhine, birilerinin lehine ancak bu kadar zorlanabilirdi, zorlandı demiştim. Yaşanan her gelişme bir önceki skandalı gölgede bırakıyor demiştim. Dediklerimiz bir bir çıkıyor. Saldırganlar serbest, belki çok küçük bir ceza alıp, göreve iade edilip yine ellerinde sopa, bellerinde devletin silahıyla terör estirecekler. Ben ise kamunun, halkın menfaatini savunduğum için saldırıya uğradım, ölmediğim, ölümden döndüğüm için de cezaevine gireceğim. Karar basit yargılama usulüyle verilmiş, avukatım itiraz etti, duruşmalı olacak. Duruşmalı olması durumunda verilen indirim kalkacak ve 2 ay 27 gün hapis cezası alacağım.” PİRHA
Ana Mutluer: Cemevi Başkanlığı’nı ziyaret edenler ‘ben dedeyim’ diyemez
Ana Şehriban Mutluer, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Altınova Şubesi Dedesi Hüseyin Doğan’ın Ocakzadeler Meclisi toplantısına katılıp ardından Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanı Ali Rıza Özdemir’i ziyaret etmesine tepki gösterdi. Mutluer, “Alevi Bektaşi Cemevi Başkanı’nı ziyaret edip sonra Antalya Cemevine gelip ben dedeyim diyemez, o posta oturamaz ” dedi. Alevi örgütlerinin ve Alevi toplumunun karşı çıkmasına rağmen bazı derneklerin ve cemevlerinin temsilcileri Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’nı ziyaret ediyor, Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’nın toplantılarına katılıyor. Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Altınova Şubesi Dedesi Hüseyin Doğan’ın Ocakzadeler Meclisi toplantısına katılıp, Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanı Ali Rıza Özdemir’i ziyaret etmesi tepki topladı. Söz konusu ziyaretlere ve görüşmelere tepki gösteren Arzuman Ocağı evlatlarından Ana Şehriban Mutluer, PİRHA’ya açıklamalarda bulundu. “ASİMİLE ETMEK İSTİYORLAR” Mutluer, Aleviliği Şiilik üzerinden asimile etmeye çalıştıklarını ancak Aleviliğin Şiilikle hiç bir ilgisinin olmadığını belirterek, cemevlerini Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde kurulan Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’na bağlamak istemelerine tepki gösterdi. Mutluer, “Asırlar boyu bu inancı kimse bir yere bağlayamamış, bunu mürşitlerimize vermişler. Muhammet Ali’ye selam gönderdim Oturduğum postu pak etsin dedi. Miracından döndü gene söyledi Yediği lokmayı hak etsin dedi. Biz postumuzu pak ederiz, lokmamızı hak ederiz” diyerek, asimilasyon faaliyetlerine katılan dedeleri eleştirdi. “BU DEDELERİ POSTA OTURTANLAR DA HATALIDIR” Ana Şehriban Mutluer, “Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanını ziyarete gidip, sonra Antalya Cemevine gelip ‘ben dedeyim’ diyemez. Asıl bunlar düşkündür. O kişi dede değildir. Dede diye onu oraya oturtan da hatalıdır” dedi. Geçmişte Yol yürüten dedelerin kendilerine ‘Yolumuzu arıttık, bizler bu bayrağı size teslim ettik’ dediğini hatırlatan Arzuman Ocağı evlatlarından Ana Şehriban Mutluer, şunları ifade etti: “Biz bu bayrağa sahip çıkamazsak vay halimize. Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’nı ziyaret eden o dedelere söylüyorum ben bunu. Sen kimin parası ile hacca gittin? Kimi ziyaret ettin? Kültür Bakanlığını. Neye muhtaçtın?” PİRHA- Cebrail ARSLAN/ANTALYA
ABD, İran’a farklı kanallardan mesaj gönderiyor
İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Nasır Kenani, Irak ve Pakistan’a yönelik saldırıların ulusal güvenlik gerekçesiyle yapıldığını söyledi. İsrail’in Şam’a yönelik saldırısını ve İran Devrim Muhafızları Ordusunun aralarında üst düzey komutanlarının da olduğu 5 mensubunun öldürülmesini kınayan Kenani, “kendi yöntemleri” ile gereken cevabı vereceklerini ifade etti. Kenani, İran’ın, Irak’ın Erbil kentinde iş insanı Peşrev Dizayi’nin olduğu belirtilen eve yönelik saldırısını “Mossad karargahına yapılan saldırı” şeklinde nitelendirerek saldırının ulusal güvenlik gerekçesiyle yapıldığını savundu. TEHDİTLER VAR Tahran ile Bağdat ve Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) ile iyi ilişkiler ve işbirliğine sahip olduklarını kaydeden kenani, buna rağmen “uzun yıllardır bu bölgeden İran’ın ulusal güvenliğine yönelik tehditlerin söz konusu” olduğunu ileri sürdü. Kenani, İran’ın Pakistan topraklarındaki bir hedefe füzeli saldırısına ilişkin de söz konusu bölgede “teröristlerin bulunduğunu, İran’a yönelik saldırı hazırlığında olduklarını” bu nedenle operasyon düzenlediklerini iddia etti. ARACI SUUDİLER Mİ? Kenani, Suudi Arabistan’ın, ABD ile İran arasında aracılık yaptığı yönündeki haberlerin doğruluğunu teyit etmediklerini, ABD’nin İran’a farklı yollardan mesajlar gönderdiğini ifade etti. Tahran ile Riyad ilişkilerinin iyi yönde ilerlediğini söyleyen Kenani, iki ülke arasında ilişkileri ve işbirliğini geliştirmeye yönelik ciddi bir çabanın söz konusu olduğunu kaydetti. KRİZ GİDERİLDİ Öte yandan Pakistan ve İran, iki ülkenin büyükelçilerinin 26 Ocak’a kadar görevlerine dönebilecekleri konusunda mutabık kaldı. Pakistan Dışişleri Bakanı Jalil Abbas Jilani’nin daveti üzerine İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan’ın 29 Ocak’ta Pakistan’ı ziyaret edeceği de açıklandı. BİRGÜN
TBMM, İsveç’in NATO üyeliğini bugün görüşecek
İsveç’in NATO üyeliğine ilişkin teklifin bugün (23 Ocak Salı) Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) görüşülmesi bekleniyor. Reuters’ın üç farklı TBMM kaynağına dayandırdığı habere göre TBMM’nin olası onayının ardından AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yasayı imzalayarak süreci tamamlayacağı öngörülüyor. İsveç ve Finlandiya, Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin ardından 2022 yılında NATO askeri ittifakına katılma talebinde bulunmuştu. Ancak NATO müttefiki Türkiye, iki ülkenin Ankara’nın terörist olarak gördüğü grupları koruduğunu kaydederek üyeliklere karşı çıkmıştı. Türkiye geçen Nisan ayında Finlandiya’nın katılım protokolünü onaylamış, İsveç’in NATO’ya katılımına ise onay vermemişti. Bunun üzerine Stockholm, bir terör örgütüne üye olmayı yasadışı hale getiren yeni bir terörle mücadele yasası çıkardı. İsveç ve NATO üyeleri Finlandiya, Kanada ve Hollanda da Türkiye’ye silah ihracatı politikalarını gevşetmek için adımlar attı. Erdoğan İsveç’in teklifini Ekim ayında TBMM’ye göndermiş; ancak onaylanmasını ABD’nin Türkiye’ye F-16 savaş uçağı satışını onaylamasına bağlamıştı. Beyaz Saray F-16 satışını destekliyor. Ancak ABD Kongresi’nin Türkiye’ye F-16 satışını onaylaması için net bir zaman dilimi bulunmuyor. Türkiye, NATO’nun genişleme sürecini geciktirdiği ve olumsuz insan hakları sicili nedeniyle bazı Kongre üyelerinin itirazlarıyla karşı karşıya. ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken bu ayın başlarında Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile yaptığı görüşmenin ardından Türkiye’nin İsveç’in NATO üyeliğini “önümüzdeki haftalarda” onaylamasını beklediğini söylemişti. TBMM Dışişleri Komisyonu, onay sürecinin ilk adımı olarak geçen ay İsveç’in NATO’ya katılımına ilişkin teklifi onaylamıştı. Komisyon toplantısında AKP, MHP ve ana CHP onay lehinde oy kullanırken, Saadet Partisi ve İYİ Parti ret oyu kullanmıştı. DEM Parti ise oylamaya katılmamıştı. BİRGÜN
İsrail ordusu duyurdu: Gazze’de 21 asker daha öldü
İsrail Ordusu’nda 7 Ekim’den bu yana hayatını kaybeden asker sayısı 556’ya yükseldi. İsrail Ordu Sözcüsü Daniel Hagari, İsrail güçlerinin Gazze’nin orta kesimlerine gerçekleştirdiği roketatarlı saldırıda 21 İsrail askerinin hayatını kaybettiğini duyurdu. Hagari, düzenlediği basın toplantısında Gazze’nin orta kesimlerinde İsrail sınırına yakın bir bölgede İsrail güçlerine ait bir tankın roketatarla hedef alındığını belirtti. Hagari, bu sırada saldırının olduğu bölgede iki binada da patlama meydana geldiğini ve binaların çöktüğünü ifade etti. İsrail güçlerinin patlamanın olduğu anda söz konusu 2 binanın içinde ve yakınında bulunduğunu aktaran Hagari, saldırıda 21 askerin öldüğünü ve şu ana kadar 10’nun isimlerinin açıklandığını kaydetti. Hagari, söz konusu binalarda meydana gelen patlamanın İsrail güçlerince yerleştirilen patlayıcılardan kaynaklandığının tahmin edildiğini aktardı. İsrail ordusu, henüz rakamları güncellemese de kara saldırısının başladığı 27 Ekim’den bu yana Gazze Şeridi’ndeki çatışmalarda öldürülen İsrail askeri sayısı 221’e yükseldi. 7 Ekim’den bu yana Lübnan sınırı ve Batı Şeria’daki çatışmalarda dahil öldürülen toplam İsrail askeri sayısı da 556’ya çıktı. BİRGÜN
İstanbul’da MKG öncülüğünde buluşan kadın gazetecilerden dayanışma mesajı.
Mezopotamya Kadın Gazeteciler Derneği öncülüğünde kadın gazeteciler İstanbul Feneryolu’nda kahvaltı etkinliğinde buluştu. Gazeteciler dayanışma yöntemlerini tartışarak, atölye planlamaları çıkardılar. Mezopotamya Kadın Gazeteciler Derneği (MKG), “Kadın gazeteciler olarak kahvaltıda bir araya geliyoruz dayanışmayı büyütmek ve ortaklaşmak için sizleri aramızda görmeyi istiyoruz” şiarıyla İstanbul Feneryolu’nda kahvaltı etkinliği gerçekleştirdi. MKG, üyelerinin yanı sıra, İstanbul’da çalışan her kesimden kadın gazeteci ile bir araya geldi. Kahvaltı ile başlayan etkinlik, MKG’nin dernekleşmesi üzerine yapılan bilgilendirme ile devam etti. “ERİL DİLE KARŞI KADIN HABERCİLİĞİ ÖNEMLİ” Mezopotamya Kadın Gazeteciler Derneği (MKG) üyesi Kibriye Evren, gazetecilere dönük baskı politikalarının yanı sıra kadın gazetecilerin yaşadığı şiddete dikkat çekerek, sansür yasasıyla kadın gazetecilerin susturulmak istendiğine vurgu yaptı. Kürdistan’da bu baskının daha fazla olduğunu söyleyen Evren,“Kürt gazeteci Dicle Müftüoğlu’nun gazeteci faaliyetinden dolayı hala tutsak olduğunu belirterek, “Herkesin dayanışma göstermesi gerekiyor. Medyadaki eril dile karşı kadın gazetecilerin, kadın haberciliği önemli. Devletin kadın gazetecilere yönelik şiddetine karşı nasıl bir dayanışma ağı gerekiyor bunun üzerinden dayanışma göstermeliyiz. Dayanışmak için etkinlikler düzenlenmeli. Birbirimizle fikir alışverişinde bulunmalıyız” dedi. “TÜM GAZETECİLERİN DUYARLI OLMASI GEREKİYOR” Gazeteci Pınar Gayıp ise dayanışmanın kadınlar açısından önemli olduğunu söyleyerek, gazetecilerin tutuklaması ve gözaltına alınmakta karşı refleksin daha güçlü gösterilmesi gerektiği konusunda tüm gazetecilerin duyarlı olması gerektiğini ifade etti. “GAZETECİLİK ONURUNDAN BAHSEDERKEN SAHİPLENMEYİ ESAS ALIYORUZ” Daha sonra söz alan Gazeteci Aysel Işık, Dicle Müftüoğlu’nun gazetecilik faaliyetlerinden dolayı yargılanmasına değinerek, yargılanma sırasında mahkemenin tavrına işaret etti. Işık, “Kürdistan’da gazetecilere yönelik baskının iki kat arttığını görüyoruz. Çok sayıda kadın gazeteci var ama dayanışma çok az. Fiziki bir dayanışmaya ihtiyaç var. Gazetelik onurundan bahsederken dayanışmayı değil sahiplenmeyi esas alıyoruz. Ben eminim Kürdistan ve Türkiye’de bir akış sağlayabiliriz. Dicle’nin davasını da bu şekilde sahiplenebiliriz” şeklinde konuştu. “İÇERİDE BULUNAN GAZETECİLERİN SESİYİZ” Gazeteci Nezahat Doğan da “Aktif olarak neler yapılabilir tartışmak önemli ama bunu pratikte görmek önemli. Dayanışma değil örgütlenmeyi esasa alarak biraya gelmeyi, ortaklaşmayı sağlamalıyız. Gerçek haberciliğe temas etmek, örgütlenmek için sokakta sesimizi duyurmalıyız. İmece usulü olarak Dicle’nin davasına katlım sağlanabilir. Bizim şu an konuşmaktan ziyade sahada gücümüzü göstermemiz önemli. Biz dışarıdakiler olarak içeride bulunan gazetecilerin sesiyiz. Biz bunu unutursak içeridekileri unutmuş oluruz” diye belirtti. “DAYANIŞMAYI YÜKSELTEBİLİRİZ” Gazeteci Evrim Kepenek ise kısa bir konuşma gerçekleştirdi. Kepenek, “Dicle Müftüoğlu’nun duruşmasında örgütlenip gidelim. Bizler de bir planlama çıkarabiliriz. İlk ses çıkartma ilk harekete geçme noktasında biraz hızlıca hareket etmemiz gerekiyor. Buradan bir eylem veya dayanışma yükseltebiliriz” diye aktardı. “DAYANIŞMAYI BÜYÜTMEMİZ GEREKİYOR” Gazeteci Marta Sömek, kadın gazetecilerin sahada polis şiddetine maruz kaldığını söyleyerek, gözaltına alınan ve tutuklanan gazetecilere dönük hak ihlali raporu tuttuklarını kaydetti. Gazetecilerin maruz kaldığı hak ihlali raporlarını her üç ayda bir basın açıklamasıyla kamuoyuyla paylaştıklarını hatırlattı. Sömek, şunları kaydetti: “Bizler o raporu İnsan Hakları Derneği’nde (İHD) yayınlıyoruz. Buradan da sadece birkaç arkadaşımızla birlikte o raporu yayınlıyoruz. Oradaki dayanışmayı çok fazla göremiyoruz. Tam da bu boyutta dayanışmayı büyütmemiz gerekiyor. Sadece Diyarbakır’a gidip bir duruşmaya katılmak değil derneğin herhangi bir çalışmasında bir katılım sağlayarak dayanışmayı büyütebiliriz. Yine derneğin üç aylık toplantıları oluyor. Buraya sadece üye olan arkadaşlar gelmiyor. Aynı zaman da atölye tartışmaları da yürütüyoruz.” “ÖZGÜR BASIN KOLAYLIKLA BİLGİLERE ULAŞAMIYOR” “Kadın gazeteciler olarak dayanışmayı daha çok nasıl büyütebiliriz buna dair çalışmalar yapmalıyız” diyen Sömek, “Gazeteciler sahada şiddete maruz kalabiliyoruz. Özellikle adliyelerde bununla sıkça karşılaşıyoruz. Çok rahat duruşma salonuna girebilen havuz medya kart dahi göstermezken, biz bir saat boyunca orada mücadele yürütüyoruz bir duruşmaya girebilmek için. Özgür basın, muhalif basın kolaylıkla bilgilere ulaşamıyor. Bu boyutta özellikle sahada maruz kaldığımız o polis şiddetine karşı kadınlar olarak nasıl dayanışabiliriz, nasıl bu dayanışmayı büyütebiliriz? Biz JINNEWS olarak tüm Marmara’ya bakıyoruz ve sayımız da az. Bu noktada birbirimizle dayanışabiliriz. Gidemediğimiz yerlerde birbirimizle paslaşabiliriz, bilgi verebiliriz, görüntü paylaşabiliriz. Bu noktada tüm arkadaşlarla dayanışma yürütebiliriz” dedi. PİRHA/İSTANBUL
HEDEP, DBP ve Amed Barosu Gazze’deki hastane saldırısını kınadı
DBP ve Amed Barosu, Gazze’de hastanenin vurulmasını yaptığı açıklama ile kınadı. Saldırıyı kınayan HEDEP de ‘İsrail devleti tüm dünyanın gözü önünde insanlık suçu işliyor… Ortadoğu’da ve tüm dünyada savaşa topyekun karşı çıkılmalıdır’ dedi Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) İsrail’in Gazze’deki El-ehli Baptist Hastanesi’ne yönelik gerçekleştirdiği saldırıda en az 500 kişinin yaşamını yitirdiği saldırıya ilişkin açıklama yaptı. Saldırının kınandığı DBP açıklamasında şu ifadelere yer verildi: “Ortadoğu’da barışın sesinin yükseltilmesinin önemi maalesef sivillerin katledilmesinden sonra görünür olmaktadır. Bugün Filistin ve Rojava konusunda bütün dünya riyakar bir tutum içine girmektedir. Özellikle Türkiye’deki yandaş basının ikiyüzlülüğü hakikati bilen herkesi hayrete düşürmektedir. Daha 10 gün önce Rojava’da su tesislerinin, elektrik kaynaklarının, hastanelerin bombalanmasını, sivil katliamları görmeyenlerin timsah gözyaşları ile Filistin’deki katliama yaklaşması insanlık için utanç sebebidir. Türkiye’deki ikiyüzlülük sadece basınla sınırlı kalmamakta, iktidar ve onun izini sürenler tarafından da devam ettirilmektedir. Bugün Filistin halkını en çok anlayan Kürt halkıdır. Ve acısını da paylaşan halkımızdır. Gazze’de İsrail tarafından hastaneye yapılan ve 500’den fazla insanın katledildiği saldırıyı kınıyoruz.” Amed Barosu’ndan kınama Yine Gazze’deki hastane katliamına ilişkin Amed Barosu da açıklama yaptı. Baro tarafından yapılan açıklamada, “İsrail devletini, sivil insanlara yönelik gerçekleştirdiği katliamlardan dolayı şiddetle kınıyoruz. Uluslararası toplumu, bu vahşete karşı derhal harekete geçmeye çağırıyoruz” denildi. HEDEP’ten kınama Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP), İsrail’in Gazze’de bir hastaneye yönelik saldırısına tepki gösterdi. Partinin sanal medya hesabından yapılan açıklamada, “İsrail’in Gazze’de sivillerin sığındığı, yaralıların tedavi gördüğü hastaneye yönelik saldırılarını lanetliyoruz. Bu yaşananların tamamı insanlığa karşı işlenmiş suçlardır. Bütün dünya halklarını Ortadoğu’da barışın sesini yükseltmeye çağırıyoruz” denildi. ‘İnsanlık suçu’ HEDEP Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan da da sanal medya hesaplarından tepki gösterdi. Hatimoğulları, “İsrail devleti Gazze’deki El-Ehli Baptist Hastanesi’ni bombalayarak yüzlerce insanı katletti! İsrail devleti tüm dünyanın gözü önünde insanlık suçu işliyor… Ortadoğu’da ve tüm dünyada savaşa topyekun karşı çıkılmalıdır” sözleriyle tepki gösterdi. Bakırhan da “İsrail pervasızca insanlık suçu işliyor. Bunu yaparken de bütün dünyanın gözü önünde saldırıları gerçekleştiriyor ve bu durum destekleniyor. Bir an önce bu saldırıların durdurulup ateşkesin sağlanması gerekiyor” ifadelerini kullandı. YENİ YAŞAM
‘ÇEDES, Türk ve Sünni Müslüman çocuk tipini yaratma projesi; insan haklarına aykırı’
İnsan Hakları Derneği Genel Başkanı Av. Eren Keskin, din görevlilerinin okullara atanmasının son derece tehlikeli olduğunu belirtti. Keskin, uygulamanın insan haklarına aykırı olduğunu vurgulayarak “Bu proje devletin, Türk ve Sünni Müslüman çocuk tipini yaratma projesidir” uyarısını yaptı. Milli Eğitim Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı ile Diyanet İşleri Başkanlığı arasında imzalanan ‘Çevremi seviyorum, değerlerime sahip çıkıyorum’ (ÇEDES) projesinin yankıları sürüyor. Zorunlu din dersi sayısının arttırılması ile birlikte okullara imam atayacak protokolün de yürürlüğe girmesi toplumda tepkiye sebep oldu. Okullara imam atanmasını İnsan Hakları Derneği Eş Genel Başkanı Eren Keskin, PİRHA‘ya değerlendirdi. “DEVLETİN İSTEDİĞİ ÇOCUK TİPİNİ YARATMA PROJESİ” İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel Başkanı Eren Keskin, eğitim hakkı ihlallerinin arttığına vurgu yaparak ÇEDES projesinin hukuksuz bir uygulama olduğunu söyledi. Keskin, ÇEDES projesinin Sünni Müslümanlık temelinde geliştirildiğini vurgulayarak, şunları belirtti: “ÇEDES projesini konuşmadan önce Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin laik bir devlet olup olmadığını konuşmak gerekiyor. Türkiye, hiçbir zaman gerçek anlamda bir laik devlet olmadı. Her zaman Sünni Müslümanlığın temel olduğu, Türk kimliğinin resmi ideolojinin temeli olarak kabul edildiği ve insanların da bu tek kimlik içerisine hapsedilmek için ideoloji oluşturulan bir coğrafya burası. Zaman içinde bu projenin daha da artan politikalarla büyüdüğünü gördük. ÇEDES projesi ile sadece Sünni Müslümanlığı temel alan devlet yapısının son politik aşaması olduğunu görüyoruz. Çünkü bu proje çocuklarla hiç ilgisi olmayan Diyanet İşleri Başkanlığı ile Milli Eğitim Bakanlığı ve Gençlik ve Spor Bakanlığını bir araya getiriyor. Aslında bu proje sadece devletin kendi istediği çocuk tipini yaratma projesidir. Türk ve Sünni Müslüman…” “ÇEDES’E YETERLİ BİR KARŞI ÇIKIŞ OLMADI” Avukat Eren Keskin, Türkiye’de birçok farklı inanç kesiminin yaşadığını belirterek, projenin diğer toplumları yok saydığını da söyledi. Keskin şöyle devam etti: “Oysa ki coğrafyamız çok zengin kimliklere sahip. Örneğin bu projeyle Alevi çocuklar yok sayılmıştır. Az da kalsalar hala Hristiyan ve Yahudi ailelerin çocukları da var. Ateist ailelerin çocukları da var. Çocuklarına hiçbir dini eğitim aldırmak istemeyen ki bence de doğru olan budur; bir çocuk ancak 18 yaşından sonra bu konuda kararını kendi vermelidir. Ama bütün bunları yok sayan bir proje ÇEDES. O nedenle aslında herkesin, demokratik laisizme inanan, yani bir takım çevrelerin ‘laiklik laiklik’ diye direktifleri değil, gerçek anlamda laisizme inanan, yani din ve devlet işlerinin birbirinden ayrı olduğu, inancın sadece kişi ile inandığı güç arasında kalan bir durum olduğunu kabul eden insanlar buna karşı çıkarlar. Maalesef bizim coğrafyamızda yeterli bir karşı çıkış olmadı bu projeye. Çünkü Türkiye’de iktidar ve muhalefet aynı anlayıştan besleniyor. Resmi ideoloji aslında iktidarı ve muhalefeti çok biçimlemiş. Yani Türklük ve Sünni Müslümanlık temelinde bütün politikalar yapılıyor. Zaten ‘muhalefetiz’ diyen diğer partilerin de etkin bir başka politikaları yok. O nedenle de ÇEDES projesi tartışılmadan devreye girdi.” “İNSANIN VARLIĞINA AYKIRI BİR PROJE” Okullara imam atanmasının tehlikeli ve insan haklarına aykırı olduğunun altını çizen Eren Keskin, “Mesela ben bu proje çerçevesinde gelen bir başvuruyu gördüm. Çocukları yeterli not alamayıp başarı gösteremeyen tüm aileler çocuklarını imam hatiplere gönderiyor. Oysaki aileler çocukların burada okumasını istemiyor. Kaldı ki bir çocuk bir sene başarı gösteremez ama bir sonraki sene başarı gösterebilir. Yani burada son derece etkin, dindar ve kindar nesil yetiştirme projesinin temeli oluşturuluyor. Diyanet İşleri Başkanlığı ile çocuk eğitiminin ne ilgisi var? Bu akıl almaz bir şey. Böyle bir dayatma olamaz. Bunun son derece tehlikeli, insan haklarına aykırı, insanın varlığına aykırı bir proje olduğunu düşünüyorum” diye de ekledi. PİRHA – Eren GÜVEN/ANKARA
Yeşil Sol Parti depremden etkilenen kentlerde yaptığı ziyaretler 4’üncü gününde Hatay’da devam ediyor.
Hatay’da depremzedeleri ziyaret eden Yeşil Sol Parti Eşsözcüsü İbrahim Akın, iktidarın 7 aydır çözmediği sorunları normalleştirdiğini belirterek, “Yaşayan ölüler olmayı kimse kabul etmesin. Herkesi mücadele etmeye çağırıyoruz” dedi. Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi’nin (Yeşil Sol Parti), depremden etkilenen kentlerde yaptığı ziyaretler 4’üncü gününde Hatay’da devam ediyor. Yeşil Sol Parti Eşsözcüsü İbrahim Akın, Yeşil Sol Parti milletvekilleri Tülay Hatimoğulları ve Mehmet Zeki İrmez’in bulunduğu heyet, kentte ziyaretler gerçekleştirdi. ‘KİRACI OLDUĞUMUZ İÇİN KONTEYNIR VERİLMEDİ’ Heyet ilk olarak Defne ilçesine bağlı Çekmece Mahallesi’nde bulunan çadırda kalan yurttaşları ziyaret etti. Yaşadıkları sorunları heyet ile paylaşan yurttaşlar, mağdur edildiklerini dile getirdi. Depremden sonra yemek dağıtan aş evlerinin seçim sonrası kapatılması nedeniyle yemek bulmakta zorlandıklarını anlatan yaşlı bir kadın, bir ekmek almakta dahi zorlandıklarını ve kimsenin yardım etmediğini söyledi. Hem kiracı hem de depremde evleri orta hasarlı olan ev sahiplerine konteynır verilmediğini ve bu nedenle çadırda kalmaya mecbur bırakıldıklarını ifade eden yurttaşlar, yaklaşan kış ayları nedeniyle çadırda kalma olanağının olmadığını belirtti. Güvenlik sorunu olduğuna dikkati çeken yurttaşlar, hırsızlık vakalarının artmasına karşı bir önlem alınmadığını kaydetti. ‘DAYANIŞMA İLE YARALAR SARILIYOR’ Hatay’daki Gezi eylemleri sırasında polisin attığı gaz fişeği ile hayatını kaybeden Ahmet Atakan’ın babası Ali Atakan ise, Hatay’ın deprem sonrası ötekileştirildiğine dikkat çekti. Atakan, deprem sonrası devletin Hatay’a bilinçli olarak yardım göndermediğini ve gelen yardımlara el konulduğunu anlattı. Depremde evi yıkılan Atakan, dayanışma ile yaraların sarıldığını sözlerine ekledi. Yurttaşların anlattığı sorunları not alan heyet, sorunların çözümü için her mecrada mücadele edeceklerini vurguladı. Ziyaretler sırasında ailelerin görüntüsünü telefonla çeken polislere, bunun fişleme olduğunu belirten heyet, polislerin görüntü almasını engelledi. ‘DEMOGRAFİK DEĞİŞİMİ KABUL ETMİYORUZ’ Heyet ardından aynı mahallede bulunan HDP ve Yeşil Sol Parti il örgütü olarak kullanılan konteynırların olduğu alanı ziyaret etti. Alanda, 4 günlük çalışmalara dair basın açıklaması yapıldı. Açıklamada konuşan Yeşil Sol Parti Adana Milletvekili Tülay Hatimoğulları, yaptıkları ziyaretler esnasında deprem bölgesinde iller arasında ayrımcılık yapıldığına işaret etti. Deprem bölgesinde eğitimde yaşanan sorunlara değinen Hatimoğulları, “Hatay’ın sağlık hizmetlerinden, eğitimden mahrum bırakılması halkı göçe zorlama olarak yorumlanıyor. Demografik yapıyı değiştirme girişimlerini kabul etmiyoruz. Dün mücadele ettiğimiz gibi bugün de mücadele edeceğiz. Deprem bölgesinde yaşananlara dair rapor hazırlayacağız. Toplum ile dayanışma içinde olacağız” ifadelerini kullandı. ‘NORMALLEŞTİRMEYİ KABUL ETMİYORUZ’ Deprem için toplanan vergilerin akıbetini soran Yeşil Sol Parti Eşsözcüsü İbrahim Akın da yapılan ayrımcılığa değindi. Dört gündür deprem bölgelerinde ziyaretler gerçekleştirdiklerini belirten Akın, “Maalesef vicdanlarımız sızlıyor, yüreklerimiz yaralı. Bir kez daha gördük ki bütün bölge ne yazık ki 7 aydır hiçbir şey yapılmamış gibi duruyor ve bazı yerler ayrımcı bir şekilde çok daha mağdur. Adıyaman’da başlayarak Malatya, Maraş ve Hatay’dayız. Hatay’ın kendine özgü sorunları var, ama buradan seslenmek istiyoruz. Biz bu normalleştirmeyi kabul etmeyeceğiz. Deprem sırasında çıkan bütün kaynakların, bütün vergilerin nereye gittiğini soracağız, takipçisi olacağız. Bu ülke buna sessiz kalamaz. Bir taraftan zevk ve sefasını sürdürenler, öbür taraftan açlık ve yoksulluk içinde olan insanlar var” dedi. ‘ÜLKENİN YARISI YOK SAYILDI’ “Antep’e konut yapılırken Hatay’a neden yapılmadı?” diye soran Akın, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Herkesin eşit yurttaş olarak faydalanması gereken haklardan -sağlıktan, eğitimden- neden yararlanmadığını soruyoruz. Biraz önce yurttaşımız kendi okulu yıkıldığı için çocuğunu başka bir okula götürmek zorunda kaldığını ama buna gücünün yetmediğini belirtiyor. Bu çocukları okulsuz evsiz bırakamazsınız. İnsanlarımızın verdiği desteği, bağışları nereye gönderdiniz? Meclis’i olağanüstü toplantıya çağırdık. MHP-AKP zihniyetini biliyoruz. Onlar ülkenin yarısını yok saydılar, yurttaş olarak da kabul etmiyorlar ama muhalefete sesleniyoruz, burada öyle gelip laf ederek, gitmekle olmuyor. Buradaki insanlar acı çekiyor, çaresiz durumdalar. Biz insanlarımızı yalnız bırakmayacağız, birlikte olmaya, dayanışma içinde olmaya, sözlerini her yerde dile getirmeye devam edeceğiz. Yurttaş hakkını istiyor, eğitim sağlık hakkını istiyor. Bu insanlarımızı zaten mağdur olmuşlar. Nakliye ve konut ücretleri yükselmiş durumda.” ‘HERKES MÜCADELE ETSİN’ Konteyner sorunu yaşandığını belirten Akın, “Bir an önce sorunlara çözüm bulunmalı. Adıyaman, Malatya, Maraş ve Hatay’da insanlar yaşadıkları sorunlara karşı muhatap bulamıyor. 1 Ekim’de Meclis’te deprem gündemini ısıtmaya, yurttaşların sesi olmaya devam edeceğiz. İnsanlardan beklentimiz örgütlenmeleri. Yaşayan ölüler olmayı kimse kabul etmesin. Herkesi mücadele etmeye çağırıyoruz” diye konuştu. PROGRAM BUGÜN SONA ERECEK Heyet, Antakya’da Maşuklu Mahallesi Kadın Kooperatifi, Samandağ’da Mızraklı Rihen Kadın Kooperatifi, Antakya Dikmece ve Serinyol kırsal mahallelerine yapacağı ziyaret ve düzenleyeceği halk toplantılarıyla 4 günlük programını sonlandıracak. PİRHA
Yeşil Sol Parti Dersim Milletvekili Ayten Kordu Radyo Munzur’un Konuğu oluyor
14 mayıs seçimlerinde “Emek ve Özgürlük İttifakı” ve Yeşil Sol Parti ‘den Dersim Milletvekili Adayı Olan ve YSK kesin Sonuçlarıyla beraber Milletvekilliği kesinleşen Ayten Kordu, seçim sonuçlarını ve ikinci tura kalan cumhurbaşkanlığı seçimlerini değerlendiriyor. Seçim sonuçlarının kesinleşmesiyle ikinci tura kalan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Yeşil Sol Parti aldığı kararı hangi koşulları gözeterek aldı? Yeşil Sol Parti milletvekilliği seçimlerinde istediği seviyeye ulaşabildi mi? vb. soruların yanıt bulacağı programımızı http://radyomunzur.com ve karasal yayınımız 97.70 üzerinden dinleyebilirsiniz.
İstanbul’da 236 sandığa itiraz: Binlerce oy AKP-MHP’ye yazıldı
Yeşil Sol Parti İstanbul İl Örgütü, 27 ilçedeki 236 sandığa itiraz etti. Islak imzalı tutanaklardaki toplam 3 bin 570 oyun Yeşil Sol Parti’ye kaydedilmediği, AKP ve MHP’ye ise binlerce fazladan oy kaydedildiği tespit edildi. Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK), 14 Mayıs’ta Cumhurbaşkanlığı ve 28. Dönem Milletvekilli Seçimleri’ndeki usulsüzlüklere dair tespitler devam ediyor. Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) İstanbul İl Örgütü, YSK verileriyle uyuşmayan ıslak imzalı seçim sonuçlarına ilişkin 1’inci, 2’inci ve 3’üncü bölgede bulunan 27 ilçedeki 236 sanıktaki uyuşmazlıkları tespit etti. Partinin tespit ettiği sandıklar için itiraz edildi. 1’İNCİ BÖLGE 1’inci bölgede bulunan Ataşehir, Beykoz, Çekmeköy ve Kadıköy’deki 53 sandıkta tespit edilen uyuşmazlıklar şöyle: Ataşehir ilçesindeki 1055, 1116, 1155, 1217, 1258, 1268, 1286, 1344 ve 1384 nolu sandıklarda toplam 74 oy Yeşil Sol Parti’ye eksik kaydedildi. Yine ilçedeki 1247, 1100, 1200, 1443, 1316 ve 1195 nolu sandıklardaki toplam 88 oy AKP‘ye, 33 oy MHP’ye fazla kaydedilirken, 59 oy CHP’ye ve 4 oy ise İyi Parti’ye eksik yazıldı. Beykoz ilçesindeki 1032, 1196, 1374, 1394, 1479, 1484 ve 1496 nolu sandıklardan toplam 267 oy Yeşil Sol Parti’ye eksik kaydedildi. Yine 1099, 1478, 1317 ve 1509 nolu sandıklarda ise AKP’ye 51 oy, MHP’ye ise 10 oy fazla yazıldı. Çekmeköy ilçesindeki 1160, 1521, 1010, 1572, 1188 ve 1327 sandıklardan Yeşil Sol Parti’ye 55 oy eksik kaydedilirken, 1572, 1327, 1337 ve 1511 nolu sandıklardan 49 oy AKP’ye, 38 oy ise MHP’ye fazla kaydedildi. Kadıköy ilçesindeki 3239, 1023, 2268, 2201, 2301, 2204, 3296 ve 3262 nolu sandıklardan Yeşil Sol Parti’ye 120 oy eksik kaydedilirken, 1126, 1234, 2245, 3276, 2184 ve 2062 nolu sandıklardan AKP’ye 194 oy fazla kaydedildi. 1126 nolu sandıkta CHP’nin 116 oyu eksik kaydedildi. 2’NCİ BÖLGE Bayrampaşa ilçesindeki 1136, 2272, 2235, 1038, 2265, 2127, 1198 ve 1089 nolu sandıklardan toplam 62 oy Yeşil Sol Parti’ye eksik kaydedilirken, 2190, 2021, 2052 ve 1161 nolu sandıklardan ise AKP’ye 153 oy fazla kaydedildi. MHP’ye ise 2052, 1161, 2163, 2104, 2003, 2023 ve 2008 nolu sandıklardan 43 oy fazla kaydedildi. Beşiktaş ilçesindeki 1146 nolu sandıkta Yeşil Sol Parti’ye 6 oy eksik kaydedildi. Yine bu ilçedeki 1146, 1003, 1327, 1015, 1196, 2027 ve 1178 nolu sandıklarda ise AKP’ye 206 oy fazla kaydedildi. Esenler ilçesinde açılan 2247, 1001,2130, 2100, 1332, 1226, 1147, 2092, 2043, 1184, 1086 ve 2202 nolu sandıklardan Yeşil Sol Parti’ye 172 oy eksik kaydedildi. 2083, 2045 ve 1132 nolu sandıklardan 349 oy AKP’ye fazla kaydedilirken, 2045, 2186 ve 2011 nolu sandıklardan ise toplam 40 oy fazla kaydedildi. Eyüpsultan ilçesindeki 2375 ve 2340 nolu sandıklardan Yeşil Sol Parti’ye 19 oy eksik yazıldı. 1024, 2193, 2308, 2303, 1115, 1018 ve 2377 nolu sandıklardan AKP’ye 290 oy fazla kaydedildi. Fatih ilçesindeki 1101,1069, 3203, 1001, 3038, 1003, 1051,1231 ve 3149 nolu sandıklardan Yeşil Sol Parti’ye 649 oy eksik kaydedildi. 1069, 3038, 1051, 1231, 1110, 1054, 1189 ve 3044 nolu sandıklardan AKP’ye ise 344 oy fazla kaydedilirken, ilçede açılan 18 sandıktan 12’sinde MHP’ye toplamda 59 oy fazla kaydedildi. Gaziosmanpaşa ilçesindeki 2167, 2189, 2028, 1105, 2168, 1232, 3082 ve 1033 nolu sandıklardan Yeşil Sol Parti’ye 64 oy eksik kaydedildi. 2041, 2032, 1134 ve 1179 nolu sandıklardan AKP’ye 181 oy fazla kaydedilirken, MHP’ye ise 2041, 3266, 2238, 3021, 3082, 1232 ve 2008 nolu sandıklardan 42 oy fazla kaydedildi. Kağıthane ilçesindeki 1380, 1141, 2370, 2179, 1187, 2406, 1478 ve 2336 nolu sandıklardan Yeşil Sol Parti’ye 92 oy eksik kaydedilirken, 1482 ve 1481 nolu sandıklardan CHP’ye ise toplam 54 oy eksik kaydedildi. AKP’ye ise 1066, 1482, 1481, 2061, 2294 ve 2054 nolu sandıklardan 133 oy fazla kaydedildi. 1481, 1276, 2361 ve 1253 nolu sandıklarda ise MHP’ye 35 oy fazla kaydedildi. Sarıyer ilçesindeki 1123,1023, 1048, 1141, 1027, 2225, 2139, 1038, 2208, 1362, 2141, 1333 ve 2070 nolu sandıklardan Yeşil Sol Parti’ye 85 oy eksik kaydedildi. 1023, 1141, 1027, 2141, 2139, 2357, 2084, 2154, 1054, 2233, 1252 ve 2087 nolu sandıklardan AKP’ye 547 oy fazla kaydedilirken, 1023, 1048, 1141, 1027, 2141, 2154, 1252, 1208, 1061 ve 1122 nolu sandıklardan ise MHP’ye 66 oy fazla kaydedildi. Sultangazi ilçesindeki 1515, 2466, 1209, 1050, 2236, 2451, 2448 ve 2029 nolu sandıklardan 173 oy Yeşil Sol Parti’ye eksik kaydedildi. 2466, 2236, 2206, 1245, 1006, 1161, 1198, 2347, 2452, 2312, 1436 ve 1100 nolu sandıklardan AKP’ye 741 oy fazla kaydedilirken, 1515, 2466, 2451, 2448, 2252, 1350, 2084, 1032 ve 2301 nolu sandıklardan MHP’ye 84 oy fazla kaydedildi. Şişli ilçesindeki 2003, 1059 ve 2050 Nolu sandıklardan 41 oy Yeşil Sol Parti’ye eksik kaydedildi. 2050, 2060 ve 2123 nolu sandıklardan AKP’ye 94 oy fazla kaydedilirken, MHP’ye ise 2244 ve 1157 nolu sandıklardan 26 oy fazla kaydedildi. Zeytinburnu ilçesindeki 2017, 1062, 1153 ve 1081 nolu sandıklardan Yeşil Sol Parti’ye 29 oy eksik kaydedildi. 1187, 1106, 1092, 2159, 2185, 1232 ve 2184 nolu sandıklardan AKP’ye 411 oy fazla kaydedilirken, MHP’ye ise 1153, 1092, 1196, 1247, 1059 ve 2124 nolu sandıklardan 51 oy fazla kaydedildi. 3’ÜNCÜ BÖLGE Güngören ilçesindeki 1017, 1258 ve 2095 nolu sandıklardan toplam 12 oy Yeşil Sol Parti’ye eksik kaydedildi. 1258, 2232, 1261 ve 2262 nolu sandıklardan AKP’ye toplam 106 oy fazla kaydedilirken, 1258, 2203 ve 1199 nolu sandıklardan ise MHP’ye 14 oy fazla kaydedildi. Esenyurt ilçesindeki 2004, 2223, 2293, 2268, 2228, 2255, 2259, 2247, 2012, 2288, 2251, 2294, 2245, 2273, 3360, 3055, 2243, 2283, 2290, 2284, 2253, 2263, 2287, 2260, 2240, 4076, 2237, 2266, 2229, 2220, 2248, 2239, 2296, 2285, 4139, 2262, 2267,2083, 2282, 2271, 2281, 2280, 1402 ve 1110 nolu sandıklardan toplam 481 oy Yeşil Sol Parti’ye eksik kaydedildi. Yine Esenyurt ilçesinde toplam 24 sandıkta AKP’ye 588 oy fazla kaydedildi. Büyükçekmece ilçesindeki 1182 nolu, 1205, 1371 ve 1375 nolu sandıklardan toplam 59 oy Yeşil Sol Parti’ye eksik kaydedildi. 1375, 1499, 1345, 1379 ve 1195 nolu sandıklardan AKP’ye 79 oy fazla kaydedildi. Beylikdüzü ilçesindeki sandıklardan 1011, 1053, 1137, 1215, 1257, 1340, 1341, 2213, 2326, 2337 ve 2346 nolu sandıklardan toplam 172 oy Yeşil Sol Parti’ye eksik kaydedildi. 2213, 2326, 1293, 2330, 1009 ve 2303 nolu sandıklardan AKP’ye 197 oy fazla kaydedildi. Başakşehir ilçesindeki 1015, 1028, 1048, 1105, 1241, 1304, 2085, 2156, 2183, 2193, 2342 ve 2364 toplam 12 sandıkta Yeşil Sol Parti’ye 86 oy eksik kaydedildi. 2156, 2085, 1304, 1268, 1223,
9 gazeteci hakkında tahliye kararı verildi
12 gazetecinin yargılandığı davada mahkeme, tutuklu yargılanan 9 gazeteci hakkında tahliye kararı verildi. Mezopotamya Ajansı (MA) Yazı İşleri Müdürü Diren Yurtsever’in de aralarında bulunduğu 12 gazetecinin Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde süren yargılanmasına, mahkeme Hamdullah Bayram’ın tutukluluk halinin devamına karar verirken, tutuklu yargılanan Diren Yurtsever, Berivan Altan, Ceylan Şahinli, Deniz Nazlım, Emrullah Acar, Hakan Yalçın, Selman Güzelyüz, Habibe Eren ve Öznur Değer hakkında ise tahliye kararı verdi. Mahkeme, dinlenmeyen gizli ve açık tanıkların yanı sıra MA İmtiyaz Sahibi Ferhat Çelik’in de tanık sıfatıyla gelecek celsede dinlenmesine karar verdi. Bir sonraki duruşma 5 Temmuz 2023’e ertelendi. PİRHA/ANKARA