YEŞİL SOL PARTİ DERSİM MİTİNGİ 10 MAYIS ÇARŞAMBA

Radyo Munzur – Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi ya da resmî kısaltmasıyla Yeşil Sol Parti  seçime az bir süre kala  Dersim’de büyük mitingini gerçekleştiriyor. Milletvekili sayısının “1’e” düştüğü Dersim’de Yeşil Sol Parti Milletvekili adayı Ayten Kordu olmuştu. Tek vekilin dahi önemli olduğu yeni dönemde mecliste kilit rol üstlenmeyi hedefleyen Yeşil Sol Parti gerçekleştirdiği ittifakla beraber en az 100 vekil çıkarma amacıyla her yerde güçlü katılımlarla mitinglerine devam ediyor. 10 Mayıs Çarşamba günü saat 12’de Seyit Rıza Meydanında gerçekleştirilecek mitinge Emek ve Özgürlük İttifakı bileşeni parti ve siyasi kurumlar katılacak. Slogan olarak ‘‘Dîsa Em-Reyna Ma’’, “Buradayız, Birlikte Değiştireceğiz’’ diyen Yeşil Sol Parti Mitingi için Dersim’e gelecek katılımcılar ise; • Yeşil Sol Parti Eş Sözcüsü Çiğdem Kılıçgün Uçar • DBP Eş Genel Başkanı Keskin Bayındır • EMEP Genel Başkanı Ercüment Akdeniz • SMF Temsilcisi Evrim Konak • PSK PM Üyesi Mesud Tek • KKP Temsilcisi Mustafa Korkmaz • Başak Demirtaş Ayrıca mitingde Aryen Kom sahnede ezgileriyle yer alacak.   Radyo Munzur/Haber Merkezi

Eren Yıldırım dede: Hıdırellez’den dileğimiz ülkemize baharın gelmesidir

Baba Mansur Ocağı dedelerinden Eren Yıldırım, Hıdırellez’e dair yayımladığı açıklamada, “Hıdırellez günü bir bahar bayramıdır, doğanın canlanış bayramıdır. Hızır ile İlyas’ın buluştuğu Hıdırellez gününden dileğimiz o dur ki, ülkemize baharın gelmesi” dedi.  Hıdırellez ve Nebî (Hızır-Nebî) bayramı… Hıdırellez, büyük bir çoğunlukla Anadolu ve Balkanlarda yaşamakta olan Aleviler arasında biliniyor. Eskiden Roze Xızır’de (Hızır günü) denilen Hıdırellez, halk arasındaki yaygın inanca göre, Hızır ile İlyas’ın bir araya geldikleri ya da buluştukları gündür. Hızır ile İlyas’ın buluştukları günün anısına iki ismin birleşmesinden doğan Hıdırellez kavramı da böyle ortaya çıkmıştır. Baba Mansur Ocağı mensubu ve Okmeydanı Cemevi dedesi Eren Yıldırım da Hıdırellez’e ilişkin yazılı bir açıklama yayımladı. Yıldırım açıklamasında “Hızır ile İlyas’ın buluştuğu Hıdırellez gününden dileğimiz o dur ki; ülkemize baharın gelmesi..” ifadelerini kullandı. “HIDIRELLEZ BİR BAHAR BAYRAMIDIR” “Hıdırellez, baharı getirsin” başlıklı açıklamanın tamamı şöyle: “Sevincimde, kederimde Yazgımda, kaderimde Hayalimde, rüyamda Özlemimde, sevdamda Hikayemde, efsanemde Sen varsın ya Hızır Hıdırellez günü bir bahar bayramıdır, doğanın canlanış bayramıdır. Tüm ihtişamıyla, kış ayları gelince beyaz örtünün altına gizlenen tabiat ana, Hıdırellez günü ile birlikte canlanır, doğayı rengarenk kılarak, insanların gönlünde o birbirinden güzel renkleri ile bir umut ışığı yakar. İşte bu ve bir çok anlatılan olaylara sebep olan Hızır ile İlyas’ın buluşması olarak bilinir. Karada insanlara yardım eden Bozatlı Hızır’ın, denizde deryada yetiş diye çağırdıklarında imdadına koşan Hızır İlyas diye bir kardeşi vardır. Bu iki kardeşin sene de bir gün, bir gül ağacının altında buluştukları 5 Mayıs’ı 6 Mayıs’a bağlayan geceye iki kardeşin isminin birleştiği “Hıdırellez günü” denir. “Benli boza binmiş, ak donlu, altın kapaklı, altın sakallı, cebrail gibi börklü, gök renkli ay-koca, gökten indi, darda kalana yardım etti” diye, halk hikayelerimizde, efsane ve destanlarımızda sürekli insanlara yardım elini uzatan bir Hızır-İlyas vardır. “ÜLKEMİZE BAHAR GELSİN” Öyle ki, Anadolu’da bugün insanlar, Hızır gelecek diye sabah gün ağırmadan kalkarak evlerinin önü süpürür, yönünü güneşe çevirerek tüm tabiata, insanlığa, hanesine dualarını eder, lokmalar yapılır, kurbanlar kesilir, ziyaretlere gidilir, dileklerini kağıtlara yazarak bir gül ağacının altına umutlarını serpiştirir, kendi yörelerine uygun kutlamalar yaparlar, bayram ederlermiş. Bugün yapılan dualar ile; dildeki dileklerin gerçekleşeceğine, hastaların iyileşeceğine, uğursuzlukların sona ereceğine, sorunların çözüm bulacağına, kısmetlerin açılacağına ve bereketin artacağına inanılan bir Hızır günüdür, Hızır bayramıdır. Doğayla beraber insanlar da canlanır bugün. Yeni umutlar, yeni sevinçler, yeni başlangıçlar, hayırlı kapılar ve bereketli hasatlar için bir umut meşalesidir bugün. Bu güzel anlamlarıyla Hıdırellez gününün, bütün dileklerinizin kabul olduğu, yollarınızın sevgiye çıktığı, bereketli günlerin geldiği, güzel haberler aldığınız, şifa arayanlara Hızır İlyas’ın yetiştiği bir gün olması dileğiyle. Hızır ile İlyas’ın buluştuğu Hıdırellez gününden dileğimiz o dur ki; ülkemize baharın gelmesi. Dini dili ırkı ne olursa olsun, sevginin egemenliğinde, huzur içerisinde yaşamak, tüm insanların ve hatta tüm canlı cansız varlıkların barış içinde yaşayacağı bir ülke bizim özlemimiz. Hızır-İlyas kılavuzunuz, Hak Muhammed Ali yardımcınız olsun.” PİRHA / İSTANBUL

Yeşil Sol Parti’den oy kullanmaya dair video

Yeşil Sol Parti, seçimde oy kullanma işlemlerine dair seçmeni bilgilendirici bir video yayınladı Yeşiller Sol ve Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) 14 Mayıs’ta yapılacak Cumhurbaşkanlığı ve 28’inci Dönem Milletvekili Genel seçimlerinde oy kullanma işlemlerine dair seçmeni bilgilendirici bir video yayınladı. Milletvekili oy pusulasında tek partiye mühür basılmalı Oy kullanma işlemi sırasında oyun geçerli olması için yalnızca tek bir partiye “evet” mührünün basılması gerekiyor. İttifaklar altında bulunan her iki partiye oy verildiği takdirde de oylar geçersiz olarak kayda geçiyor. Bununla birlikte Yeşil Sol Parti için, pusulada Emek ve Özgürlük İttifakı altında yer alan ağaca mühür basılması gerektiği görselleştirildi. Cumhurbaşkanlığında oylar kılıçdaroğluna Milletvekili oy pusulasının yanında verilen cumhurbaşkanlığı aday seçimi için verilen ikinci pusula da ise yer alan ve Emek ve Özgürlük İttifakı’nın destek vereceğini söylediği Kemal Kılıçdaroğlu’na “evet” mührünün vurulması gerekiyor. Pusula hatlama ve zarfa koyma Her iki pusulada da “evet” mührünün adayların ve parti logolarının altında bulunan yuvarlakların üstüne vurulması gerekmektedir. Diğer yandan mührün pusulanın diğer taraflarına bulaşıp oyu geçersiz halle getirmemesi için her iki oy pusulasında da oy verilen cumhurbaşkanı adayının resminin ve diğer pusulada partinin logosu ve mühür üste kalacak şekilde katlanarak zarfa yerleştirilmeli. YENİ YAŞAM

Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın idam edilişlerinin 51. yılı

68 devrimci gençlik hareketinin önderlerinden Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın idam edilişlerinin bugün 51. yılı. Türkiye devrimci hareketinin önderlerinden Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan’ın 6 Mayıs 1972 idam edilerek katledilişlerinin üzerinden 51 yıl geçti. SON SÖZLERİ Üç Fidan’ın idam sehpasında haykırdığı son sözleri, Türkiye halkları için bugün hala geçerli. Çıkarıldıkları idam sehpasında Yusuf Aslan’ın sön sözleri “Ben ülkemin bağımsızlığı ve halkımın mutluluğu için bir defa ölüyorum. Sizler, bizi asanlar şerefsizliğinizle her gün öleceksiniz. Biz halkımızın hizmetindeyiz. Sizler Amerika’nın hizmetindesiniz. Yaşasın devrimciler! Kahrolsun faşizm!” oldu. Hüseyin İnan da “Ben şahsi hiçbir çıkar gözetmeden halkımın mutluluğu ve bağımsızlığı için savaştım! Bu bayrağı bu ana kadar şerefle taşıdım! Bundan sonra bu bayrağı Türk halkına emanet ediyorum! Yaşasın işçiler, köylüler ve yaşasın devrimciler. Kahrolsun faşizm!” cümlelerini haykırdı. Deniz Gezmiş ise, “Yaşasın tam bağımsız Türkiye! Yaşasın Marksizm Leninizmin yüce ideolojisi! Yaşasın Türk ve Kürt halklarının bağımsızlık mücadelesi! Kahrolsun emperyalizm! Yaşasın işçiler, köylüler!” sözleriyle, Türk ve Kürt halklarının mücadelesini ölüme giderken bir adım daha ileri taşıdı. DENİZ GEZMİŞ Deniz Gezmiş, Ankara’nın Ayaş ilçesinde 27 Şubat 1947’de doğdu. Öğretmen bir ailenin çocuğu olarak çeşitli kentlerde ilk ve orta öğrenimini gördü. Liseyi İstanbul’da bitirdi. 1966’da İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne giren Gezmiş, lise yıllarında sol düşünceyle tanışmıştı ve 1965’te Türkiye İşçi Partisi’nin (TİP) Üsküdar ilçesine üye oldu. 30 Ocak 1968’de Hukuk Fakültesi’nde Devrimci Hukukçular Örgütü’nü kuran Gezmiş, 12 Haziran 1968’de İstanbul Üniversitesi’nin işgal edilmesine önderlik etti. İstanbul’a gelen 6. Filo’yu protesto eylemlerinde yer alan Gezmiş, 30 Temmuz’da bu eylemlerden dolayı tutuklandı ve 20 Eylül’de serbest bırakıldı. 1 Kasım 1968’de Samsun’dan İstanbul’a Mustafa Kemal Yürüyüşü’nü düzenledi. 1969 Haziranı’nda Filistin’e giderek Eylül’e kadar Filistin gerilla kamplarında kalan Gezmiş, 20 Aralık 1969’da yakalandı ve Cihan Alptekin’le birlikte 18 Eylül 1970’e kadar tutuklu kaldı. Daha sonra Sinan Cemgil ve Hüseyin İnan’la birlikte Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu’nu (THKO) kurdu. 4 Mart 1971’de dört ABD’li erin kaçırılması eyleminde bulunan Gezmiş, erlerin serbest bırakılmasından sonra Sivas’ın Şarkışla ilçesinin Gemerek nahiyesinde Yusuf Aslan’la birlikte yakalandı. 9 Ekim 1971’de idam cezasına çarptırılan Gezmiş, 6 Mayıs 1972’de idam edildi. HÜSEYİN İNAN Hüseyin İnan, 1949’da Kayseri’nin Sarız ilçesine bağlı Bozhöyük köyünde doğdu. İlk ve orta okulu Sarız’da, liseyi Kayseri’de okudu. 1966’da ODTÜ İdari Bilimler Bölümü’ne kayıt oldu. 1968’de TİP ve daha sonra Milli Demokratik Devrim (MDD) içindeki ayrılıklarda, giderek belirginleşen illegal ve dar örgütçülük fikri etrafında çekirdek bir grup oluşturup, kır gerillası yoluyla anti-emperyalist mücadele verme fikrini geliştirmeye çalıştı. Özellikle ODTÜ kökenli olan ve temelini İnan’ın attığı bu grup daha sonra, THKO’nun çekirdek kadrosunu oluşturacaktı. 14 Ekim 1969’da Filistin Kurtuluş Örgütü’nün El Fetih kamplarına gitti ve orada İsrail’e karşı savaştı. 1 Ocak 1971’de Türkiye İş Bankası Emek Şubesi soygunu, ABD askeri tesislerinin basılarak ABD’lilerin kaçırılması ve daha sonra dört Amerikalı’nın kaçırılması eylemlerinde yer aldı. 24 Mart 1971’de Kayseri’nin Pınarbaşı ilçesinde yakalanarak, 9 Kasım 1971’de Deniz Gezmiş ve Yusuf Aslan’la birlikte idama mahkum edildi. 6 Mayıs 1972’de idam edildi. YUSUF ASLAN Yusuf Aslan, 1947’de Yozgat’ın bir köyünde doğdu. Ortaöğrenimini dindar ve anti-komünist eğilimlerle, gelenekçi önyargıların güçlü olduğu bir çevrede tamamladı. 1966’da ODTÜ’ye girdi. Bir yıla kalmadan ODTÜ Sosyalist Fikir Kulübü’nün üyesi oldu, Dev-Genç içinde çalışmaya başladı. Bu dönemden itibaren önce hazırlık okulunda, sonra da mühendislik fakültesinde başlayan boykotların ve hemen ardından ODTÜ işgalinin önde gelen örgütçülerinden oldu. İlk yargılandığı eylem, ABD Büyükelçisi Commer’in arabasının yakılmasıydı. 1969’da arkadaşlarıyla birlikte Filistin’e gitti. Burada helikopter ve uçak pilotluğunu öğrendi. Traktörden helikoptere kadar her türlü aracı büyük bir ustalıkla kullanıyordu. 1970 yılında kurulan THKO’nun kurucusu ve önderlerinden olan Yusuf Aslan, Deniz Gezmiş’le birlikte Nurhak’a dağdaki gerilla grubuna katılmaya giderken, Sivas Şarkışla’da yaralı olarak yakalandı. Sıkıyönetim mahkemelerinde yargılandı. 6 Mayıs 1972’de Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan’la birlikte idam edildi. PİRHA

Alevilerden çağrı: Yeşil Sol Parti’de birleşelim

Cumhurbaşkanlığı ve 28’inci dönem seçimlerine 24 gün kalırken, partiler de seçim çalışmalarını son hızla sürdürüyor. Yüksek Seçim Kurulu (YSK) tarafından açıklanan verilere göre Ankara genelinde kurulacak 12 bin 251 sandıkta 4 milyon 280 bin 941 seçmen oy kullanacak. Partilerin hitap ettiği kitlelerin başında yine Aleviler gelirken, Aleviler 2023 seçimlerinde Emek ve Özgürlük ittifakı altında seçime giren Yeşil Sol Parti’den yana oy kullanacaklarını dile getirdi. https://youtu.be/vGlJ53Tjc9A CEMEVİNE KUR’AN-I KERİM HEDİYE EDİLDİ AKP-MHP iktidarı, 2018’den bu yana Alevilere yönelik birçok açılım yaparken, Alevilerin hiçbir açılım karşısında rızası alınmadı. Sünni İslam inancını Alevilere dayatan Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Alevi nüfusunun yoğun olduğu Dersim’e yaptığı ziyaret esnasında Hacı Bektaş Veli Kültürünü Yayma ve Yardımlaşma Derneği’ne Kur’an-ı Kerim hediye ederken, Tunceli Cemevi’ne yaptığı ziyarette de Erbaş’tan cemevine iki imam hatipli ve ilahiyatçı dede atanması istendi. Söz konusu durum ise yoğun tepkilere neden oldu. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Tunceli İl Müftülüğü ’ne gönderdiği yazılarda “Newroz ve Hıdırellez Görevlendirmeleri” gerekçesiyle 12 kişiyi gri pasaportla Avrupa’ya göndermesine ilişkin belgeler de Aleviler tarafından tepkiyle karşılandı. Dönemin Milli Eğitim Bakanı (MEB) İsmet Yılmaz, zorunlu din derslerine ilişkin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararına ilişkin “Alevi kardeşlerimiz din kültürü ve ahlak bilgisi dersinin kaldırılmasını istemiyorlar” diyerek Alevi kurumlarının taleplerini görmezden geldi ve AİHM kararı uygulanmadı. Söz konusu durum 2019 yılında da devam etti. ALEVİ ADAYLAR KABUL EDİLMEDİ Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul 3’üncü bölge 1’inci sıradan aday olan Alevi adaylar Turgut Öker ve Pir Zeynel Kete’nin adaylığı, Cumhurbaşkanı’na hakaret gerekçesiyle verilen hapis cezası nedeniyle kabul edilmedi. 31 Mart 2019 yerel seçimleri öncesinde ise 103 köy, 156 mahalle muhtarı olmak üzere 259 muhtar görevden alındı. İçişleri Bakanlığı açıklamalar doğrultusunda görevden alınan muhtarların çoğunun Kürt ve Alevi olduğu ortaya çıktı. ALEVİLERE YÖNELİK ASİMİLASYON POLİTİKALARI 2018 yılından bu yana birçok asimilasyon politikası da devlet eliyle sürdürüldü. 2018’de İstanbul’da Alevi İmam Hatip Lisesi açılırken, İstanbul Sarıyer’de mahallede bulunan cemevi ve Alevi yurttaşların evlerine korsan hoparlörler takılarak yüksek sesle ezan dinletildi. Çorum’da Alevilerin cem yaptığı Koyunbaba Türbesi cami olarak kullanılmaya başlandı. Koyunbaba Türbesi’nin cami olarak kullanımı 2019 yılında da sürerken, 2019 başlarında Kars Sarıkamış’da Alevilerin yaşadığı Aşşağı Sallıpınar köyüne cami yaptırılmaya çalışıldı. Aleviler’in imece usulü ile yaptıkları Sultangazi Cemevi hakkında ise ‘imara aykırı’ olduğu gerekçesiyle 198 bin lira para cezası verildi. İstanbul ve Malatya’da bulunan alevi derneklerinin ise elektrikleri kesildi. İzmir başta olmak üzere birçok şehirde Kürt ve Alevi evlerine çarpı işareti konuldu. Söz konusu durum 2021 yılında da birçok kentte meydana geldi. ALEVİ BEKTAŞİ KÜLTÜR VE CEMEVİ BAŞKANLIĞI 2022 yılında AKP-MHP iktidarı “Alevi açılımı”nı yeniden gündeme getirerek bir torba yasa çıkardı. Bu yasa ile birlikte Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinede Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı kuruldu. Aleviler, söz konusu durumu birçok şehirde sokaklarda çıkarak protesto ederken, Ankara’da da Meclis önünde bir araya gelerek torba yasaya rıza göstermediklerini dile getirdi. Yanı sıra söz konusu torba yasaya karşı da Alevi Kurultayı gerçekleştirildi. Alevi akademisyenlere soruşturma açılırken, birçok alevi mahallesine hizmet götürülmemesi durumu 2022’de de sürdürüldü. ALEVİLERE DEPREMDE DE HİZMET EDİLMEDİ Alevilerin yoğun olarak yaşadığı Mereş Elbistan ve Pazarcix merkezli depremler sonucunda birçok insan yaşamını yitirdi. Can ve mal kaybına uğradı. Deprem boyunca birçok hak ihlali ortaya çıkarken, Aleviler yine nefret suçu ile karşı karşıya kaldı. Alevi köylerine yardım geç götürülürken, yardım talebinde bulunan Oğlakkaya Köyü Alevi muhtarına da “Siz oy vermediniz, bir de hizmet mi istiyorsunuz” denildi. ‘KENDİNE BENZETİLMEYE ÇALIŞILAN BİR ALEVİLİK YARATILIYOR’ Alevilerin 2009 yılından başlayan açılımlarla oyalandığını söyleyen Demokratik Alevi Dernekleri (DAD) Eş Başkanı Mustafa Karabudak, 2018’de Cumhurbaşkanlığı sistemine geçilmesiyle tek adam iktidarının Alevilerin yaşam alanının daralttığına dikkat çekti. Karabudak, son olarak 2022’de Kültür Bakanlığı’na bağlı Alevi Masası’nın kurulmasının Alevilerin rızası alınmadan yapıldığına dikkat çekerek, şunları söyledi: “Aleviler, eşit yurttaşlık, inancın ve dinin özgürlüğünü talep ediyor ve bununla ilgili çalışmalar yaptı. Alevi Masası’na karşı Meclis önünde açıklama yaptık, İstanbul’da bir kurultay yapıldı. Siyasal iktidarın dayattığı hiçbir şeyi kabul etmiyoruz. Alevileri yanında tutmayan iktidar bu olayı faturalara kadar indirgedi. Maaşlı dedeler, personeller tuttu. Bizi de valilik, kaymakamlık aradı. DAD olarak ‘hiçbir talebinizi kabul etmiyoruz’ dedik. Alevilik rıza toplumudur. Kendi cemevlerini, kurumlarını insanlardan aldığı aidat ve bağışlarla finanse ediyoruz, ayakta duruyoruz. Hala insanları yanında tutarak, gri pasaporttan tutun da maaş, kadro, yer göstermeye kadar oynamaya devam ediyorlar. Tarihten bu yana asarak, keserek bitiremediği Alevileri yanında tutarak, kendine benzeterek bir Alevilik yaratmaktır.” ALEVİLER VE 3’NCÜ YOL Karabudak, 2023 seçimlerine giderken Cumhur ve Millet ittifakı olmak üzere iki bloğun olduğuna dikkat çekerek, söz konusu blokların ötekilere yönelik söz söylemediğini vurguladı. “Sadece biz diğerinden daha iyi yönetiriz mantığı var” diyen Karabudak, sözlerini şöyle sürdürdü: “Aleviler bunu yakından takip ediyor ve kendilerini içinde görmedikleri bir yerde olacaklarını zannetmiyorum. 2 bloğun yanı sıra ezilenlerin, ötekilerin ve mazlumların yer aldığı sol, sosyalist, yurtseverlerin yer aldığı 3’üncü bir blok var. Aleviler bundan doğru bir tercih yapacaklar, kendilerini ifade eden, taleplerini programına koyan bir parti bloğunun yanında yer alacaklardır.  Sohbetlerimizde de insanların bunu samimim bulduğunu görüyoruz. Diğerlerinin birbirinden farkı yok. Tüm açıklamalarına, seçim bildirgelerine bakıp yakından takip ediyoruz. Bir fark yok. Sadece seçim döneminde verilen sözler var o da altı doldurulmayan günlük, politik söylemlerdir.” ‘EZİLEN KESİMLER 3’NCÜ BLOKTA OLACAK’ Karabudak, Alevilerin taleplerini eşit yurttaşlık, demokratik bir anayasa, inancın özgürlüğü, diyanetin reforme edilmesi, cemevlerinin statüye kavuşması ve anadilde eğitim olarak sıraladı. Alevilerin bunun takipçisi olacağını belirten Karabudak, “Aleviler, bunları vaat eden bir partinin yanında durur, onu iktidar yaparsa sorun kendiliğinden çözülmüş olur. Sadece Alevilerin de değil, kendini ifade edemeyen, ezilen kesimler 3’üncü blokta olacaktır. DAD olarak da daha önce yayınlanan 14 maddelik tutumda da kendimizi gördük. Deprem ve seçim gündemli bir süreç var. Seçimin ne olacağına dair bir belirsizlik, insanların korkuları, kaygıları var. Böyle sıkıntılı bir süreçte seçime gidiyoruz. Hızır hepimizin yardımcısı olsun” diye konuştu. ‘İKTİDARA 14 MAYIS’TA DERS VERELİM’ Hüseyin Yıldız da, Alevilerin örgütlenmesi ve bir çatı altında toplanması gerektiğine dikkat çekerek, şunları kaydetti: “Bir tarafta CHP bir tarafta AKP bir tarafta İYİ parti faktörü var. Bizim tahammülümüz kalmadı. Birde HDP çatısı altında Yeşil Sol Parti var. Hepimiz Yeşil Sol Parti altında birikmeliyiz. Bizlere ‘Cemevi, cümbüş evi’ diyerek hakaret yağdıran bir iktidar var. Ona karşı örgütlenmeli, gerekirse ayın 14’ünde ona bir ders vermeliyiz. Bu Aleviler için kaçınılmaz bir zamandır.” ‘YEŞİL SOL PARTİ ALTINDA

HDP ve Yeşil Sol Parti’den Bayram Mesajı: 14 Mayıs’ı çifte bayrama dönüştürebiliriz

Yayınladıkları mesajla Ramazan Bayramını kutlayan HDP Eş Genel Başkanları ve Yeşil Sol Parti Eş Sözcüleri, “Bu bayramı 14 Mayıs’ta çifte bayrama dönüştüreceğimize inancımız tamdır” dedi. Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar ile Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi  (Yeşil Sol Parti) Eşsözcüleri Çiğdem Kılıçgün Uçar ve İbrahim Akın, Ramazan Bayramı dolayısıyla yazılı açıklama yayınladı. Açıklamada, Ramazan Bayramı’na büyük bir acı, ağır kriz, topluma yaşatılan açlık ve yoksulluğun gölgesinde girildiği belirtilerek, “Bayramı öte yandan değişim ve dönüşümün, gerçek bayramların ve büyüyen umutların kıyısında karşılıyoruz” denildi. ’14 MAYIS’I KALICI BAYRAMLARA DÖNÜŞTÜREBİLİRİZ’  Depremde ihmaller sonucunda yaşamını yitiren on binlerce insanın anıldığı açıklamada şunlara yer verildi: “Onlara verdiğimiz sözün ve anılarına bağlılığın gereği olarak gerçek bir değişimi yaratmak zorundayız. Şimdi daha çok kenetlenmenin, kucaklaşmanın, aramıza örülmek istenen duvarlara inat birbirimize sarılmanın zamanı. Yaralarımızı birlikte saracağız, umudu ve sevinçleri birlikte büyüteceğiz. Bu bayram vesilesiyle bütün halkımızı, iktidara rağmen depremde ortaya çıkan dayanışma duygusunu büyütmeye ve bunu 14 Mayıs’ta gerçek bir değişim ve dönüşüm haline getirmeye çağırıyoruz. Yaşamımızı eşit ve özgürce yeniden yaratabiliriz. 14 Mayıs’ı üzerinde yaşadığımız bu topraklar ve halkımız için gerçek ve kalıcı bayramlara dönüştürebiliriz. Halklarımızın Ramazan Bayramı’nı kutluyor; bayramın barışa, kardeşliğe, eşitliğe ve özgürlüğe vesile olmasını diliyoruz. Bu bayramı 14 Mayıs’ta çifte bayrama dönüştüreceğimize inancımız tamdır.” MA/ANKARA

Hozatlı yurttaşların seçimden sonraki beklentileri: Barış!

PİRHA-Türkiye’nin en büyük sorununun ekonomik kriz olduğunu belirten Hozatlı yurttaşlar, “Seçimlerden sonra ülkede iyi şeyler olacağına dair umudumuz var, umarız seçimlerden sonra ülkeye barış gelir” dediler. Yurttaşlar, Kılıçdaroğlu’nun da bir değişim için Kılıçdaroğlu’nun kazanmasının gerekli olduğunu vurguladılar.  Türkiye 14 Mayıs’ta yapılacak Cumhurbaşkanı ve Milletvekili Genel Seçimi’ne kilitlenmiş durumda. Hozat’ta yaşayan yurttaşlara seçimi ve seçimden sonra ülkede nelerin değişmesini istediklerini sorduk. “SEÇİMLERDEN SONRA ÜLKEDE GÜZEL ŞEYLER OLSUN” Ülkenin kötü bir durumda olduğunu söyleyen Erdem Boztaş, “Gençlerin işsizlik oranı çok fazla, o yüzden seçimlerden sonra ülkede değişimin olmasını istiyoruz” diye belirtti. Ülkede ekonomik krizin olduğunu belirten Sinem Yılmaz ise “Alevi olduğumuz için okulda zorluklar yaşıyoruz, bu sorunun ortadan kalkmasını istiyoruz. Seçimlerden sonra ülkede iyi şeyler olacağına dair umudumuz var, inşallah güzel şeyler olur” dedi. “EN BÜYÜK SORUN İŞSİZLİK” En büyük sorunun işsizlik olduğunu ifade eden Aslı Güner, “Ekonomik krizden dolayı gençlerimiz yurtdışına gitti. Seçimlerden sonra inşallah gençlerimiz yurtdışından döner ve cezaevlerindeki baskılar sona erer” dedi. Nezaket Oğuz da, seçimlerden sonra ülkede değişimin olması gerektiğini vurgulayarak, “Gençlerimiz okusa da iş bulamıyor okumasa da iş bulamıyor. Gençlerimiz yurtdışına gittiği zaman üzülüyorum, neden burada kalmasınlar. Ben şimdiye kadar hiçbir zaman CHP’ye oy vermedim ama bu seçimde Recep Tayyip Erdoğan gitsin diye oy vereceğim. Aleviler olarak bu ülkede Sivas’ta, Maraş’ta ve Dersim’de katledildik ama bizim kimseye kinimiz yok. Aleviler olarak birlik olmadığımız için geçmişten beri eziliyoruz” diye ifade etti. ‘Seçimlerden sonra ülkede barış olsun’ diyen Azime Demir, “Biz geçmişten beri sürekli eziliyoruz ama artık gençlerimiz ezilmesin. İnşallah Kemal Kılıçdaroğlu seçimi kazanır ve biz de biraz rahatlarız” diye konuştu. PİRHA/DERSİM

Yeşil Sol Parti ve CHP’nin Dersim’deki kadın milletvekili adayları bir araya geldi

CHP Dersim Milletvekili adayı Hüsniye Karakoyun,  Yeşil Sol Parti’nin seçim bürosunda Yeşil Sol Parti Dersim Milletvekili adayı Ayten Kordu’yu ziyaret etti.   “KADIN ADAYLARIN OLMASI ÇOK KIYMETLİ” Çok seviyeli ve ahlaklı bir seçim geçirme sözünü verdiğini ifade eden CHP Dersim Milletvekili adayı Hüsniye Karakoyun, “Bu seçimde kadın adayların olması çok kıymetli, kadınların daha fazla mecliste olmasını istiyoruz. Seçim döneminde asla kendimizi rakip olarak görmüyoruz, bir mücadele yürütüyoruz. Seçim çalışması yürütürken birbirimize asla kinle bakmayacağız” dedi. “UMARIM DİĞER PARTİLERDE DAHA FAZLA KADIN ADAY GÖSTERİR” Yeşil Sol Parti Dersim Milletvekili adayı Ayten Kordu, ise konuşmasında şunları dile getirdi: “Biz kadın politikaları açısından bir rakip duygusuyla kadın arkadaşlarımızla yarışmıyoruz, böyle bir yaklaşımımız yok. 270 tane kadın adayımız var, biz hep eşitlik ilkesini uyguladık. Dersim’de güzel bir şey oldu, umarım diğer partilerde daha fazla kadın aday gösterir.” PİRHA/DERSİM

Ayten Kordu: Kimsenin inancımızı tarif etmesini istemiyoruz

Yeşil Sol Parti Dersim Milletvekili adayı Ayten Kordu, Emek ve Özgürlük İttifakı bileşenleri ve HDP Dersim Milletvekili Alican Önlü, Dersim’in Ovacık ilçesinde esnafı ziyaret edip, seçim bürosunun açılışını gerçekleştirdi. Yeşil Sol Parti Dersim Milletvekili adayı Ayten Kordu, Emek ve Özgürlük İttifakı bileşenleri ve HDP Dersim Milletvekili Alican Önlü, Pertek ve Hozat ilçelerinin ardından Dersim’in Ovacık ilçesinde de esnafı ziyaret edip, seçim bürosunun açılışını gerçekleştirdi. “TÜM HALKLARIN VE İNANÇLARIN HAKLARI ANAYASAL GÜVENCE ALTINA ALINMALI” Çok ciddi sorunlarının olduğunu vurgulayan Yeşil Sol Parti Dersim Milletvekili adayı Ayten Kordu, “İnancımıza dönük çok ciddi sorunlarımız var. Biz Aleviler olarak kimsenin bizi tarif etmesini istemiyoruz. Biz Kürtler olarak kimse bizim adımıza tanımlama yapmasın dedik. Biz kadınlar haykırdık hiç kimse bizim nasıl yaşayacağımızı belirleyemez dedik. O nedenle tüm halkların ve inançların hakları anayasal güvence altına alınmalı” dedi. Seçim bürosunun açılışı gerçekleştirildikten sonra halaylar çekildi. PİRHA/DERSİM

İdris Baluken cezaevinden çıktı

Kürt Siyasetçi İdris Baluken, infazını tamamlayarak cezaevinden çıktı. Mezopotamya Ajansı’nın haberine göre, eski Halkların Demokratik Partisi (HDP) Diyarbakır Milletvekili İdris Baluken, infazını tamamlaması ardından cezaevinden çıktı. HDP Grup Başkanvekili olduğu dönemde gözaltına alınarak tutuklanan Baluken, Diyarbakır 8’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanmış ve 9 yıl 2 ay hapis cezasına çarptırılmıştı. Baluken, 30 Ocak 2017’de görülen duruşmada hakkında verilen tahliye kararından sonra cezaevinden çıkmıştı. Ancak Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nın itirazı üzerine Baluken, 22 gün sonra 21 Şubat 2017’de yeniden tutuklanarak cezaevine gönderilmişti. Hakkındaki cezanın infazını tamamlayan Baluken, 6 yıl 5 ay 1 gün sonra tutuklu bulunduğu Sincan Cezaevi’nden çıktı.

Pir Takmaz’dan ‘uzman Alevi personel’ alımına tepki: Aleviliği bir kaba sığdırmasınlar

Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’na 40 uzman personelin alınacağının duyurulmasına tepki gösteren Kureyşan Ocağı pirlerinden Hamza Takmaz, “Aleviliğin uzmanlara mı ihtiyacı var? Alevilik başlı başına bir yaşam şeklidir. Talipler yolu yürütenleri pirlik, analık makamına getirir. Devletin verdiği diplomalar, unvanlarla dede veya uzman olunamaz” dedi. Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile kurulan Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı bünyesinde 40 sözleşmeli ‘uzman’ personelin istihdam edileceği duyuruldu. AKP-MHP iktidar blokunun yıllar önce rafa kaldırdığı sözde ‘Alevi açılımı’ yeniden gündeme gelmiş, cemevlerinin “kültür merkezi” olarak tanımlanması, dedelere maaş bağlanması, cemevinin su ve elektrik giderlerinin karşılanması ve Diyanet benzeri “Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı”nın kurulması gibi başlıklar etrafında kamuoyuna yansımıştı. Alevi toplumu ve örgütlerinin rızası alınmadan atılan bu adımlar büyük tepki ile karşılandı ve Aleviler, Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile kurulduğu duyurulan Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’na ve torba yasaya karşı ülkenin birçok yerinde alanlara çıkarak, “Eşit yurttaşlık talebimizden vazgeçmiyoruz” mesajı vermeyi sürdürüyor. Kureyşan Ocağı pirlerinden Hamza Takmaz,  40 sözleşmeli personelin Kültür Bakanlığı’na bağlı Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’na alınacak olmasına tepki gösterdi. “ALEVİ TOPLUMU YÖNETİLMEK İSTENİYOR” Alevi örgütlülüğün içerisinde kimi pasif duruşların sistem tarafından zayıf halka olarak görüldüğü ve bunlar üzerinden Alevi toplumunun denetim altına alınmak istendiğini kaydeden Takmaz, “Bu sistem insanların inançlarına, düşüncelerine gem vuruyor. Genel örgütlülüğümüz olsaydı belki bugün ki adımları atamazlardı. Çözümsüz bırakmak gerekirdi. Bunun bizden neler götürüp, neler kopardığını iyi okumak lazım. Elbette Alevi kurumlarının çabası olmuştur. Örgütsüzlüğümüzü gören güçler bizi yok etmeye gelir. Zorunlu din dersleri hala Alevi toplumunun önünde bir işkence. Örgütlülük içerisindeki bu pasif duruşları gören sistem birileri aracılığıyla bu toplumu yönetmek istiyor. Bireysel kaygı ve çelişkilerle olanlara ses çıkarmayanlar var. Bizim cemevlerimizde en kutsal günlerde devlet kurumlarının tüm yöneticileri oraları istila ederek konuşma yapmaya başladılar. Bu dünyanın başka yerinde görülmüş bir şey değildir” diye konuştu. “İNKAR EDEN GÜCÜN ALTINA GÜLBENKLER Mİ VERECEĞİZ?” Hamza Takmaz, Alevi inancına ‘uzmanlık’ gibi yaklaşımların saygısızlık olduğunu sözlerine ekleyerek, “40 sözleşmeli cemevi uzmanı alınacakmış. Neyin uzmanı? Aleviliğin uzmanlara mı ihtiyacı var? Alevilik başlı başına bir yaşam şeklidir. Talipler yolu yürütenleri pirlik, analık makamına getirir. Devletin verdiği diplomalar, unvanlarla dede veya cemevi uzmanı olunamaz. Had bilmezliktir, Aleviliğe darbe vurmadır. Hangi uzmanlık alanından bahsediyorsunuz? Aleviliğin uzmanlığı insani kamil olmadır, başka da bir şeyi yoktur. Ne olacak peki? Devlet kademesinden biri geldiği için ona özel gülbenk okunacak, sistemin istediği gülbenkler mi verilecek? Gönlümüzden akan ve haybemizde olan ne varsa onu var ederiz. Biz tek bir merkezi sistemden gelen ve tahakküm kuran bir gücün altında gülbenklerimiz olamaz. Bu büyük bir tehlikedir” ifadelerini kullandı. “YOLUMUZ BİR KALIBA SIĞMAZ, DAHİL OLACAKLAR VAZGEÇSİNLER” Pir Hamza Takmaz, son olarak Aleviliği denetim altına alma ve nihai asimilasyon sürecini başarıya ulaştırmayı hedefe koyan bu projeye dahil olanlara çağrıda bulunarak, “Bu sistem sana her şeyi unutturuyor. Elektrik, su faturasını ödemekle inancımızı tanıyor görüntüsü veriyorlar. Çocuklarımızın geleceği büyük bir tehlike altında. ‘Sizin inancına sizler karar verin, bizler onaylayalım’ diyecekleri yerde, cemevi uzmanı altında bu inanca saygısızlık ediyorlar. Buna sessiz kalan toplumlar yok olurlar. Bizim inancımızdan ellerini çeksinler. Buna dahil olacaklar bir an önce vazgeçsinler. Aleviliği bir kaba sığdırmasınlar. Bu Yolu nasıl olurda gidip böyle bir düzenin içerisine sokabilirsiniz. Bu, yolu mahkum etmektir. Bu tuzağa düşmektir ve bir an önce kurtulmak lazım” dedi. PİRHA- Ersin ÖZGÜL/ İZMİR

Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan yer göstererek uyardı: ‘Yedisu kolu 8’e kadar deprem üretebilir’

Dersim’de açık havada yüzlerce kişinin katılımıyla düzenlenen, ‘Depremde neler yapılabilir’ konulu panele katılan jeofizik yüksek mühendisi Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan, “Kırık ne kadar yaşlıysa o kadar küçük deprem üretir. Genç olan Kuzey Anadolu kırığı yani bizim kuzeyimizde, orada Kargapazarı kırığı yani Yedisu kolu var ve en çekinceli yer. Burası 8’e kadar deprem üretebilir” dedi. Panelde Nasuh Mahruki, dersim Belediye Başkanı Fatih Mehmet Maçoğlu, ilçe belediye başkanları, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ve kent halkı da yer aldı. Panel başlamadan önce depremde yaşamını yitirenler için 1 dakikalık saygı duruşunda bulunuldu. “ORASI EN ÇEKİNCELİ YER” Bingöl Yedisu fay hattının 8 büyüklüğüne kadar deprem üretebileceğini söyleyen Prof. Dr. Ercan, “Gerginlik birikiminin boşalması gerekiyor. Boşaldığı zaman yerde kırık oluşuyor. Doğu Anadolu kırığı, bugünkü Hatay’ın bulunduğu kesimden Osmaniye, Adıyaman’ın kuzeyinden Kahramanmaraş oradan da Malatya, Elazığ’a uzanıyor. Dersim’e uğramıyor. Bingöl’den Karlıova’nın bulunduğu yerden Kuzey Anadolu fayı ile kesişiyor. Bu 15 milyon yıl önce oluyor. Bu kaktırma devam ettiği için Doğu Anadolu da bu yükü kaldıramadığından bu kez ikinci bir kırık oluşuyor. Bu da Hakkari’nin bulunduğu yerden Van, Bitlis, Muş ve Varto üzerinden Bingöl, oradan Karlıova, oradan da Erzincan üzerinden Tokat, Amasya’dan Bolu, Bolu üzerinden Adapazarı ve Kuzey Marmara yani İstanbul ve Selanik’e kadar gidiyor. Biz buna Kuzey Anadolu kırığı diyoruz. Bunun da yaşı 3,5 milyon” dedi. “BURASI 8’E KADAR DEPREM ÜRETEBİLİR” Ercan, “Kırık ne kadar yaşlıysa o kadar küçük deprem üretir. Genç olan Kuzey Anadolu kırığı, bizim kuzeyimizde. Orada Kargapazarı kırığı yani Yedisu kolu var ve orası en çekinceli yer. Burası 8’e kadar deprem üretebilir. Kaldı ki 1939’da Erzincan’daki olan depremin 7.9 büyüklüğünde olduğunu biliyorsunuz ve bunun yıkım gücü 11’dir. Bu deprem, yaklaşık 33 bin kişiyi kara kış gününde, kimisini dondurarak kimisini de sobalardan çıkan yangınla yakarak canlarını almıştır” diye konuştu.

Sohbeti Aç
Sizi Dinliyoruz
Merhaba Size Nasıl Yardımcı Olabilirim?