Unutulmayan Acı: Zini Gediği Katliamı 86. Yıl

 

Erzincan’ın dağ köylerinde anlatılan bir hikaye var; tarihin karanlık bir sayfasını hatırlatıyor. 1938’de Dersim’de yaşanan olayların ardından Erzincan’ın Kılıçkaya köyünde başlayan ve Zini Gediği’nde sona eren trajedi. Tanıklar, babalarının ve dedelerinin yaşadıklarını anlatıyor.

1938 Dersim Katliamı’nın devamı olarak kabul edilen ve 6 Ağustos’ta Erzincan ve Dersim arasındaki Zini Gediği’nde gerçekleşen katliam, üzerinden 86 yıl geçmesine rağmen hala hafızalardan silinmedi. Bu olayda 95 köylü kurşuna dizilerek öldürüldü ve uzun yıllar boyunca bu trajedi yalnızca sözlü anlatımlarla hafızalarda kaldı. Katliamın izleri, yıllar geçmesine rağmen hala taptaze.

Gökdemir ailesi, 19. yüzyılın ortalarında Dersim’den Erzincan’a göç etmiş ve burada tarım ve hayvancılıkla geçimlerini sağlamışlar. Ancak 1938’de Dersim’deki soykırımda, Kılıçkaya köyünden pek çok kişi lojistik destek sağladıkları gerekçesiyle toplanarak Zini Gediği’ne götürülmüş ve orada katledilmiş. İlhan Gökdemir, bu trajik olayda ailesinin de içinde olduğu köyünden yaklaşık 35 kişinin katledildiğini anlatıyor.

ERKEKLER AÇ SUSUZ 3 GÜN BEKLETİLDİ

İlhan Gökdemir’in babası Haydar Gökdemir’in anlatımlarına göre, askerler köye gelip erkekleri toplar, kadınları ve çocukları geride bırakır. Erkekler, yaşlı genç demeden toplanır ve şimdilerde ahır olarak kullanılan kömde aç susuz üç gün bekletilir ve ardından köyden uzaklaştırılır. Kenan Düzgünkaya, dedesi ve diğer köylülerin elleri kelepçeli bir şekilde bu acı yürüyüşe katıldığını ve Zini Gediği’ne götürüldüğünü anlatıyor.

Bu yürüyüş sırasında yaşananlar yürek parçalayıcı. İlhan Gökdemir’in amcası Kazım Gökdemir, askerler tarafından su getirmesi için serbest bırakılır. Bu, aslında bir kaçış fırsatıdır. Kazım, su getirmek bahanesiyle köyden uzaklaşır ve Trabzon’a kadar ulaşır, ailesinin hayatta kalmasını sağlar.

ZİNİ GEDİĞİ KATLİAMI

Yolculuğun sonunda Zini Gediği’ne varan köylüler, burada kurşuna dizilir. Kenan Düzgünkaya, bu katliamda 97 kişinin öldürüldüğünü anlatıyor. Katledilenler arasında Düzgünkaya’nın dedesi de vardır. Katliamdan sonra köylüler, yerlerinden yurtlarından sürülür. Balıkesir, Çanakkale gibi batı illerine gönderilen aileler, burada büyük zorluklar çekerler. Sürüldükleri yerlerde, “Pis Kürtler” diyerek hakarete uğrarlar.

GERİ DÖNÜŞ VE HAFIZA

1947 yılında çıkan afla birlikte köylüler yavaş yavaş geri dönmeye başlar. Ancak Zini Gediği’ne gitmek ve kaybettikleri yakınlarını anmak uzun süre mümkün olmaz. 1980’lerden sonra bu yasak kalkar ve köylüler, kaybettikleri yakınlarının kemiklerini bulmak için Zini Gediği’ne gitmeye başlarlar.

HUKUKİ SÜREÇ

Uzun zamandır yurtdışında yaşayan ve katliamın ardından ailesi Çanakkale’ye sürgün edilen Kenan Düzgünkaya da Zini Gediği’ne ilişkin yasal süreçleri ve yaşanan zorlukları anlatıyor. 1956 yılında, Doğan Kılıç adlı gazetecinin İstanbul Savcılığı’na dilekçe verdiğini belirten Düzgünkaya, bu girişimin ardından yapılan müracaatların nasıl engellendiğini anlatıyor. “Dilekçeler ‘asayiş sorunu’ olarak değerlendirildi ve reddedildi,” diyor. Yıllar süren hukuki mücadele, 2011’de kurulan Zini Gediği İnisiyatifi’nin çabalarıyla tekrar gündeme geliyor. İnisiyatif, 9 Eylül 2011 tarihinde Erzincan Cumhuriyet Başsavcılığı’na toplu mezarın incelenmesi için başvuruda bulunuyor. Erzincan Savcısı yapılan müracaatta Dersim Katliamı’nın “asayiş sorununa ilişkin bir olay” olduğu, soykırım denemeyeceği ve zaten zamanaşımına girdiği nedeniyle 28 Eylül 2011‘de takipsizlik kararı veriyor. İç hukuk yolları tükenen Zini Gediği davası 2014’ten bu yana Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde bekliyor.

Sürgün ve asimilasyon politikalarının köy halkı üzerindeki etkisi nedeniyle yıllarca yaşananların korkuyla hiç anlatılmadığını da söyleyen Düzgünkaya,   “Amacımız bu insanların kemiklerinin tespit edilmesi ve onlara bir mezar yeri verilmesi,” diyor.

KATLİAM’DA 8 YAŞINDAYDI

Yadigar Gökdemir, 93 yaşında ve katliamın canlı tanığı: ” O zaman 8 yaşındaydım. Babam ve amcalarımı götürdüler. Askerler köydeki tüm erkekleri toplayıp Zini Gediği’nde kurşuna dizip onları öyle bırakmışlar kurda kuşa. Yasak kalkınca insanlar gidip cenazelerini gömmüşler. Katliamdan sonra bizi batıya gönderdiler. Balıkesir Susurluk’ta 9 sene kaldık. 9 sene sonra gelen geldi kalan kaldı. Gidip gelene kadar çok çile çektik.”

Mehmet Ali Erkenci, babasını ve amcasını bu katliamda kaybeden Yadigar Gökdemir’in oğlu. Dersim katliamı sırasında köyüne asker gönderilmesini ve köy halkının nasıl toplanıp Zini Gediği’ne götürüldüğünü annesinin anlatımlarıyla aktarıyor.

Erkenci, köyün erkeklerinin toplandığını ve Zini Gediği’ne götürüldüğünü anlatıyor. Burada kurşuna dizilenlerin hala bir mezarının olmadığını söyleyen Erkenci, annesinin yaşadığı acıları ve köylerinin nasıl boşaltıldığını anlatarak, devletin hala bu olayları resmi olarak tanımadığını ve adaletin sağlanmadığını vurguluyor.

HALA YOK SAYILIYORUZ

Yıllar içinde yaşanan acılar ve mücadeleler, bugün anma etkinlikleriyle yaşatılmaya devam ediliyor. Her yıl 6 Ağustos’ta, köylüler Zini Gediği’ne giderek kemiklerin bulunduğu yerlerde mum yakıyor, dualar ediyorlar. 8 Ağustos’ta da yapılan anma toplantıları, katledilenlerin anısını yaşatıyor. Ancak, 2014’te inşa edilen Zini Gediği Anma-Hatırlama Mekanı 2020 yılında kimliği belirlenemeyen kişilerce yıkılmıştı. “Bu da acının hala taze olduğunu ve devletin bu olayları tanımadığını gösteriyor. 86 yıl sonra bile, anma taşlarımıza bile tahammülleri yok,” diyor Kenan Düzgünkaya. “Biz hala yok sayılıyoruz.”

Bu acı hikaye, unutulmuş tarihin bir parçası olarak, hatırlanmayı ve anılmayı bekliyor. Her yıl yapılan anma törenleri, bu acıyı hafifletmese de, yaşananları unutmamak ve unutturmamak için bir umut ışığı olarak kalmaya devam ediyor. Bu olaylar, Zini Gediği Katliamı’nın toplumsal ve hukuki boyutlarını anlamak açısından kritik bir öneme sahip. Katliamın tanıkları ve yakınları, adalet arayışlarını sürdürüyor ve geçmişin acılarını hafızalarda yaşatmaya devam ediyor.

Sevim Kahraman

 

 

Facebook
Twitter
LinkedIn
Sohbeti Aç
Sizi Dinliyoruz
Merhaba Size Nasıl Yardımcı Olabilirim?