Dersim, 30 yıllık müzik kariyeri boyunca Kürt müziğinin önemli isimlerinden biri haline gelen Mehmet Atlı’yı ağırladı. İstanbul’da başlayan müzikal yolculuğunu, Diyarbakır’daki gençlik yıllarından günümüze kadar uzanan deneyimlerini paylaşan Atlı, sanatını nasıl şekillendirdiğini ve kültürel çeşitlilikten nasıl beslendiğini anlattı. İstanbul’un kozmopolit yapısının ve Kürtçenin farklı lehçelerini tanımanın müziğine kattığı derinlikleri vurgulayan sanatçı, modernleşen ve kentlileşen Kürtçenin önemine dikkat çekti. Atlı’nın bu samimi söyleşisi, müziğin bireysel ve toplumsal dönüşümdeki rolünü bir kez daha gözler önüne serdi.
Müzikal Yolculuğun Başlangıcı
Atlı, saz çalmaya Diyarbakır’da ortaokul ve lise yıllarında başladı. Ancak o dönemde dar bir çerçevede olduğunu belirtti. İstanbul’un kültürel çeşitliliğinin müzikal perspektifini genişlettiğini aktaran Atlı, şehrin farklı coğrafyalardan gelen insanları tanıma fırsatı sunması, müzikal anlayışını derinleştirdiğini vurguladı.
“Diyarbakır o zamanlar nispeten küçük bir şehirdi. Bildiğim, yakın çevrem, okuduğumuz tek tip kitaplar vardı. Coğrafyamıza dair duyduğumuz şeyler vardı ama İstanbul gibi büyük bir şehre gidince çok daha geniş bir dünya ile tanıştım,” diyor Atlı. İstanbul’a gidişiyle birlikte birçok farklı Kürt lehçesini ve kültürel zenginliği tanıma fırsatı bulduğunu ifade etti. “Sadece Diyarbakır’da konuşulan Kürtçeyi değil, örneğin Ağrı’da, Van’da, Cizre’de ve Şırnak’ta konuşulan Kürtçeyi İstanbul’da tanıdım. Bir Zazaca biliyordum ama Dersim’de konuşulan Zazaca’yı İstanbul’da öğrendim.”
1990’lı Yılların Zorlukları
İstanbul’da karşılaştığı kültürel çeşitlilik, Atlı’nın müziğini şekillendirdi. Farklı Kürt lehçelerini ve Zazaca’nın çeşitliliğini öğrenme sürecinde, folklorik ezgiler ve Kürt şiirleri üzerinde çalışmalara başladı. Atlı, müzikal kariyerinde önemli dönüm noktalarını paylaşarak, 1990’lı yılların başlarında Kürtçe üzerindeki baskıların yoğun olduğu dönemde üniversite öğrencisi olarak aktif bir şekilde Kürt müziği çalışmaları içinde yer aldığını anlattı. “O dönemde Kürtçe’yle ilgilenmek tehlikeli bir işti. Eski kasetleri, plakları dinledik ve bir repertuvar çalışması yaptık. Diyarbakır’da olsaydım belki bu kadar açılmayacaktı ufkum ama İstanbul’da kendi çalıştığımız kültür merkezinde Kürtçe müzikte derinlemesine bir araştırmaya giriştik,” diye ekledi.
Müzikal Çalışmalar ve Repertuvar
Atlı, müzikal çalışmalarının üç ana hat üzerinde ilerlediğini belirtti: folklor üzerine çalışmalar, Kürtçe şiirleri bestelemek ve kendi şarkı sözlerini yazmak. “Folklorun zenginliği karşısında hayranlığa kapılırsınız. Ne yapacağınızı bilemezsiniz. Sanki her şey söylenmiş gibi gelir size,” diyor Atlı. Bu zenginliği yorumlayarak modern bir hale getirmeye çalıştığını ve kendi gerçekliğini anlatmanın önemini vurguladı. “Ben ne anlatacağım? Ben de anlatmaya değer ne var? Kendi gerçekliğimi anlatacağım. Mehmet olarak, birey olma hallerimi anlatacağım.”
Kürt Müziğinin Modernleşmesi
Mehmet Atlı, Kürtçe’nin modernleşen ve kentlileşen bir dil haline geldiğini vurguladı. 30 yıl önceki medya ortamı ile günümüzdeki medya ortamı arasındaki farkları dile getirerek, modern Kürt kamuoyunun oluşumuna dikkat çekti. Atlı, müziğin bu süreçteki rolüne değinerek, Kürt kamuoyunun oluşmasına ve Kürt müziğinin gelişimine katkıda bulunduğunu şu sözlerle anlattı:
“Kürtçe modernleşiyor, kentlileşiyor. Çünkü Kürtler kentlileşiyor. Kırsal ortamlarından, köylerinden kopuyorlar. Kentlere akıyorlar özellikle büyük kentlere metropol kentlere, batının metropollerine, Avrupa’ya, Amerika’ya kadar açılan bir Kürt ve Kürtçe gerçeği var. Sadece Kürtler değişmiyor. Sadece Kürtler yer değiştirmiyor. Aynı zamanda Kürtçe yer değiştiriyor. Kürtçe kentlileşiyor. Örneğin otuz yıl önce benim müziğe başladığımdan bugün daha başka bir medya ortamı var. Kürt medyası var. Zengin geniş bir Kürt medya ortamı var. Otuz yıl öncesine nazaran. Dolayısıyla bir medya dili gelişti. Bir kamusal dil gelişti. Bir haber dili gelişti. Bu bizim şarkılarımızı da etkiledi. Modern bir Kürt kamuoyu oluştu. Türkiye’deki pek çok insanın anlamadığı sorunlardan biri budur bence. Kürtlerin kamuoyu vardır. Başkasının kolay kolay anlayamayacağı, tam olarak nüfuz edemeyeceği, Kürtlerin sevindiği ve Kürtlerin üzüldüğü gerçekler vardır. Bu işte Kürt kamuoyunun oluşumu demektir. Bu süreçte bizim müziğimizle bir rol oynadı. Benim kuşağımdan insanların yaptığı müzik, bir Kürt kamuoyunun, bir Kürt medya dili, müzik dilinin ortak hissiyatın oluşmasına bir katkısı olduğunu düşünüyorum.”
Toplumsal ve Sanatsal Sorumluluk
Atlı, sanatın toplumsal bir boyutu olduğunu ve müziğin bireysel ifadeden öte toplumsal bir anlam taşıdığını belirtti. “Sanat toplumsaldır. Tek tek bireyler yapsa bile toplumla interaktif bir ilişki içinde anlamlıdır,” diyen sanatçı, müziğin ve diğer sanat dallarının insanları düşündürmesi gerektiğine inandığını söyledi. “Müzik, resim, tiyatro, sinema bu eşitsizlikleri ifşa etme, bunların üzerine gitme, bunlar hakkında sorma işlevi görüyorsa bir anlamı vardır. Yoksa biraz kuru kalabalık olur yaptığımız şey. Bunu bir şeyin hizmetine koşmaktan bahsetmiyorum. Ama çıkardığımız seslerin, yazdığımız dizelerin, çektiğimiz görüntülerin yaptığımız resimlerin ya da heykellerin insanları düşündürmesi, insan olma üzerine yeni sorular sorması önemlidir diye düşünüyorum. Gazeteciliği de öyle görüyorum. Sanatçılığı da öyle görüyorum açıkçası”
Son olarak, Mehmet Atlı müziğin evrensel bir dil olduğunu ve her bireyin kendi biricikliğini ifade etmesi gerektiğini belirtti. “Her bir insanın biricikliğini, Mehmet’in, sizin ya da kameranın arkasında duran arkadaşın biricikliği hiçbir şeye indirgenemez. Toplum böyle oluşuyor. Her birimiz bir kültürü taşımakla aslında bir dünyayı taşıyoruz,” diyen Atlı, birey üzerine düşünmenin ve onu önemsemenin gerekliliğini vurguladı.
- sanat yılında müziğe ve kültüre dair bakış açısına ilişkin gerçekleştirdiğimiz söyleşide Mehmet Atlı, sanatçının toplumsal dönüşümdeki yerini ve katkılarını bir kez daha ortaya koydu.
Sevim KAHRAMAN