Demokratik Alevi Dernekleri (DAD) Eş Başkanı Musa Kulu, Kemal Kılıçdaroğlu’nun Zafer Partisi ile protokol imzalaması üzerine bazı kesimlerin seçimi boykot söylemlerine ilişkin “Boykot kararı yüzde 5 farkla önde olan tek adama kazandırmak ve geleceğimizin ateşe atılması demektir” dedi.
Demokratik Alevi Dernekleri Eş Genel Başkanı Musa Kulu, HÜDA PAR’ın meclise girmesi, ittifakların seçim sürecindeki eksiklikleri, Alevilerin talepleri, 14 Mayıs seçim sonucu, Cumhurbaşkanlığı seçimi konularında PİRHA’ya değerlendirmelerde bulundu.
“BOYKOT ERDOĞAN’A SEÇİM KAZANDIRIR”
Zafer Parti’sinin seçimde Kemal Kılıçdaroğlu’nu destekleyeceğini açıklaması üzerine, CHP ile Zafer Partisi yedi maddelik bir protokol imzaladı. Bu durum bazı çevrelerce tepkiyle karşılandı ve boykot söylemleri dile getirilmeye başlandı.
Boykotun Recep Tayyip Erdoğan’a oy vermekten farksız olduğunu söyleyen DAD Eş Genel Başkanı Musa Kulu, “Bu dönem o dönem değildir. Boykot kararı yüzde 5 farkla önde olan tek adamı onaylamak, ona kazandırmak demektir. Umutlarımızın, geleceğimizin ateşe atılması anlamına geliyor. Herkesin bir tek oyun dahi heba olmaması için ortaya gayret koyması gerekiyor” diye konuştu.
“HİZBULLAH ZİHNİYETİNE KARŞI KOYMAK HAYATİ”
90’lı yıllarda Hizbullah’ın yaptığı katliamları hatırlatan Kulu, iktidarın HÜDA PAR ile ittifak yapması ve meclise milletvekili göndermesini var olan karanlığın daha da büyümesi anlamına geldiğini ifade etti:
“Devletin beslediği, büyüttüğü, palazlandırdığı, Kürtlere ve diğer halklara karşı kullandığı Hizbullah artık resmi ve aleni bir şekilde devletin ortağı oldu. Bugün Hizbullah’ı da kendisine katarak en gerici şekilde tek adam rejimini sürdürmek bu ülkenin biraz daha karanlığa gömülmesi demektir. Kadının, Alevinin, Kürt’ün, demokratın yaşam hakkının ortadan kalkması demektir. Kendini yurtsever olarak adlandıran, ülkesine karşı sorumluluk hisseden herkesin bu duruma karşı duruş sergilemesi gerekir.”
İTTİFAKLARA ELEŞTİRİ
14 Mayıs seçim sonuçlarının sandık hileleriyle geçiştirilmesinin doğru bir yaklaşım olmayacağını belirten Musa Kulu, ittifakları herkese ulaşamama noktasında eleştirdi. Kulu, “Öğrenilmiş çaresizlik Türkiye için geçerli bir kavram. Evinde ekmeği olmayanın bu sisteme hala biat etmesi anlaşılır bir şey değildir. Belki de Millet İttifakı ile Emek ve Özgürlük İttifakı diye adlandırılan bu ülkenin aydınlığı için gayret edenlerin çabası da yeterli olmadığı gibi aynı zamanda hedef kitlesinin dışında yaratıcılık göstermediğini de 14 Mayıs seçimi bize gösterdi. Topluma ve halka gelecekle ilgili kurduğu her cümlenin toplumda karşılığı olmadığını gördük. Sadece sandıklardaki hilelerle bu gerçeği geçiştirmek doğru değildir” dedi.
Kemal Kılıçdaroğlu’nu da Sinan Oğan ve Zafer Partisi ile görüşmelerinden dolayı eleştiren Kulu, “Kılıçdaroğlu’nun denize düşen yılana sarılır gibi bu toplumun hiçbir kimliğini kabul etmeyen kişilere yanaşma biçimi toplumda umutsuzluğa yol açtı. Ne Sinan Oğan’ın ne de Zafer Partisi’nin bu ülkeye demokrasi ve barış getirme gibi bir iddiası yok. Tek adam rejiminin bir parçası olan bu kişiler sadece sizleri sistemin devamına mecbur bırakan ve kendi taleplerini dikte eden bir noktadadırlar” diye konuştu.
“MUAVİYE ZİHNİYETİ ALEVİLERE, KÜRTLERE YAŞAM HAKKI TANIMAYACAKTIR”
Alevilerin ötekileştirilmeden özgür bir şekilde inançlarını, kimliklerini yaşatmak istediklerini ve seçimden yana beklentilerinin de bu yönde olduğunu söyleyen Kulu, “Kürtler ve Aleviler şunu bilmelidir ki şu an iktidarı elinde bulunduran Muaviye zihniyeti size yaşam hakkı tanımayacaktır. Bugün İstanbul’da, Ankara’da, İzmir’de veya ülkenin çeşitli yerlerinde seküler ve kendi yaşam tarzı olan insanlar gelecekte çarşafa bürünme tehlikesiyle karşı karşıyalar. Daha anaokulundayken Kuran kursuna mecbur edilen çocuklarımız olacak” ifadelerini kullandı.
“BU SEÇİM AYDINLIK İLE KARANLIĞIN SAVAŞI”
28 Mayıs’ta yapılacak olan seçimin Erdoğan ve Kılıçdaroğlu arasındaki bir tercihten çok daha fazlası olduğunu dile getiren Musa Kulu, bunu aydınlık ile karanlığın arasındaki savaş olarak adlandırdı. Halkın diktatörlükle demokrasi kavgasında bir tercih yapacağını belirten Musa Kulu sözlerini şöyle sürdürdü.
“Bu seçim aslında haklı ile haksızın kavgasıdır. Çünkü Emevi zihniyeti Arap olmayana yaşam hakkı tanımayan bir zihniyetti, bugün bu ülkeyi elinde tutanlar da Türk ve Müslüman olmayan hiçbir kimliğe, kişiliğe yaşam hakkı tanımayan bir noktadadır. Ülkenin nasıl bir karanlığa götürüldüğünü görmediğimiz zaman geleceğimizi kaybedeceğiz. Bugün bu ceberrut sisteme evet diyenler de kaybedecek. Çünkü ülke bir kaos ortamına, İran ve Suudi Arabistan gibi olmaya sürükleniyor. Ya bu ülkede demokrasi, kardeşlik diyeceğiz ya da bütün ötekilerin ölüm fermanını yazacağız.”
Fatoş SARIKAYA- Diren KESER/ MERSİN