Abdullah Zeydan’a 3 yıl 9 ay hapis

Van Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Abdullah Zeydan’ın “örgüte yardım etmek” iddiasıyla yeniden yargılandığı davanın 8’inci duruşması Diyarbakır 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde başladı. Zeydan, duruşmaya katılmadı. Dosyanın avukatı Mahsuni Karaman’ın dosyadan çekilmesi üzerine, Mehmet Emin Aktar dosyaya avukat olarak katıldı. Aktar, süre talebinde bulundu. REDDİ HAKİM TALEBİNE RET Duruşma, avukat Mehmet Emin Aktar’ın savunmasıyla devam etti. Aktar, mahkeme heyetinin “güvenlik” önlemi alınması için İl Emniyet Müdürlüğü’ne müzekkere yazmasına tepki gösterdi. Aktar, “Benim savunma yapmamı beklemeksizin siz dün verdiğiniz yazıyla, kararınızı belirlediniz. Savunma yapmak benim ve müvekkilimin hakkıdır. Bu adil yargılamanın gereğidir. Siz süre vermeyerek, bunu ihlal ettiniz” dedi. Aktar, “Bugünkü tutumunuz adil yargılamayı ihlal ediyor ve tarafsızlığınızı ihlal etti. Bu nedenle mahkemeyi reddediyorum” diye belirtti. Aktar, reddi hakim talebinde bulundu. Mahkeme talebi reddetti. Aktar, talebinin reddedilmesine dair, “Makul süre verilmezse hem adil yargılama hem de savunma hakkı ihlal edilir” dedi. Mahkeme, “Örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmeye teşebbüs” iddiasıyla 3 yıl 9 ay hapis cezası verdi. MA

AĞIR HASTA TUTSAK ÇAM İÇİN ÇAĞRI: ‘BİR AN ÖNCE TAHLİYE EDİLMELİ’

İnsan Hakları Derneği (İHD)’nin paylaştığı bilgiye göre cezaevlerinde 651’i ağır olmak üzere bin 517 hasta tutsak bulunuyor. İnsan Hakları Derneği’nin ağır hasta mahpus listesinde yer alan 73 yaşındaki Mehmet Emin Çam da yapılan tüm başvurulara karşın infazı ertelenmeyen hükümlülerden biri. Çam için yapılan başvurular sonuçsuz kalırken, ailesi ise yaşamından endişe duyuyor. Batman Beşiri T Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutuklu bulunan babasını en son 22 Ocak’ta ziyaret eden Şimel Çam, babasını daha kötü gördüğünü ve yaşamını tek başına idame ettiremediğini belirtti. ‘BABAM BİR AN ÖNCE TAHLİYE EDİLMELİ’ Birçok hastalığı bulunan babasının infazının ertelenmemesine tepki gösteren Şimel Çam, “Son görüşüne gittiğimde babamın koluna iki arkadaşı girmişti, her iki ayağı tutmuyor. Babam bize, “Şu an ağrıyı bırak, ben artık ayağımı kaldıramıyorum, hissetmiyorum. Arkadaşlarımın yardımı olmasa kalkıp oturması çok sıkıntılı. Daha önce iki kez ölümden döndü. Babamın tabut içinden cezaevinden çıkmasını istemiyoruz.” ifadelerini kullandı. ‘BABAMA KELEPÇELİ TEDAVİ VE BAĞIMSIZLAR KOĞUŞU DAYATILIYOR’ Cezaevi koşullarında babasının tedavisinin mümkün olmadığına dikkat çeken Şimel Çam şöyle devam etti, “Babamın ağır hastalıkları var ama onu kelepçeli bir şekilde muayeneye zorluyorlar. Yine babamı bağımsızlara zorluyorlardı. Babam da bunu kabul etmediği için onu tek kişilik hücrede tutmaya devam ediyorlardı. Daha sonra baktılar durumu iyi değil, koğuşa alındı. Cezaevine girdikten sonra hastalıkları fazlalaştı, dışarıdayken de hastalıkları vardı ama ölümcül riski gerektirecek hastalıkları yoktu. Mayıs ayında bir kalp krizi geçirdi cezaevinde. İki saat boyunca ambulans gelmemiş. Ölmesini bekliyorlardı öyle diyelim. Kendisi de o aktarımda bulundu. Babam gibi yüzlerce tutsağın ölüm döşeğinde. Bu vicdansızlığa son verilmeli.” Babasının bir an önce tahliye dilmesi gerektiğini söyleyen Çam son olarak şunları dile getirdi, “Talebimiz şu, babam 73 yaşında bir hasta tutsak ve birçok hastalığı onu ölüme götürecek hastalıklardır. Biz bir an önce dört duvar arasından çıkmasını ve tam teşekküllü bir hastanede tedavi olmasını istiyoruz. Bunu defalarca dile getirdik ama maalesef ki bir sonuç alamıyoruz. Bu konuda güçlü bir kamuoyunun oluşmasını istiyoruz. Çünkü babamın yaşamından endişe duyuyoruz ve her geçen gün bu endişemiz artıyor. Yani yetmiş üç yaşında bir insan size ne yapabilir ki?” Mehmet Emin Çam kimdir? Mehmet Emin Çam, Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Siirt İl Başkanı iken KCK Kent Meclisi yapılanması iddiasıyla 12 Aralık 2012 tarihinde tutuklandı. 10 ayın ardından tutuksuz yargılanmak üzere tahliye edilen Çam’a Siirt Ağır Ceza Mahkemesi tarafından ‘örgüt üyeliği’ iddiasıyla 9 yıl ceza verildi. Cezanın Yargıtay tarafından onanması üzerine 14 Mart 2022’de tutuklanan Çam, Batman M Tipi Kapalı Cezaevinde 17 gün boyunca tek kişilik hücrede tutuldu. Duygu KIT  

‘BİZ HALA 6 ŞUBAT’TAYIZ’

6 Şubat’ın ikinci yılı: Malatya’da yaralar sarılmadı sorunlar devam ediyor Kahramanmaraş merkezli 11 ili yıkıma uğratan depremlerin üzerinden iki yıl geçti. 11 kentte hala insanlar yerinde dönüşümü beklerken birçok mağduriyeti giderilebilmiş değil. İki yıldır depremzedelerin en temel sıkıntıları iyileştirilemezken konteyner kentlerde yaşayanlar ise geçici bir barınmaya kavuşsa da birçok belirsizlikle yaşamlarını sürdürmeye çalışıyorlar. Malatya’da konteyner kentte yaşayan depremzedelerin de sorunları hiç bitmedi. Konteyner kentteki bir depremzede hala 6 Şubat’ta kaldıklarını söylüyor durumunu tarif etmek için. Görüştüğümüz her depremzede birçok sıkıntıyı dile getirse de adını vermek istemiyor çünkü güvenlik kaygısı duyuyor. Adını vermek istemeyen bir depremzede depremden bu yana geçen iki yılını şöyle özetledi, “Evet bir konteyner verildi bize ama elektriğe bağlı olduğu için birçok konteyner yandı. Mesela benim ablamların evi de yandı. Şükür ki onlara bir şey olmadı ama AFAD görevlileri ablamlara ‘Dış kapıyı açıp tek tek çıkmayın, öyle bir yangın olduğu zaman çocukların hepsini dış kapıya getirin, birden kapıyı açın çıkın çünkü teneke olduğu için birden alev alır her taraf’ demiş. Ben bu korkuyla çocuklarımı burada tek başına bırakamam.” ‘BİZ HALA 6 ŞUBAT’TAYIZ’ Depremzede, şöyle devam ediyor, “İnsanlar gelip Malatya’yı gezsinler. Ağır hasarlı evler mahkemeye verildi denilip yıkılmamış, enkazı daha kaldırılmamış. Sözde yerinde dönüşüm yapılacak ama daha hiç başlanılmamış, her taraf yıkıldığı gibi duruyor. Aslında iki yıl geçti diyoruz ama bize bakarsan hala aynı yerdeyiz. Kiracı olduğum için daha uzun bir mağduriyet yaşıyorum. Bana ne zaman ev çıkacağı ne zaman bir yere geçeceğim belirsiz. Kendimiz ev tutamıyoruz çünkü kiralar çok pahalı. Depremden önce çalışıyordum ama şimdi konteynerdeki bu tehlikeleri bilirken nasıl çalışayım?” ‘NE ZAMANA KADAR KONTEYNERDE KALABİLİRİZ NE KADAR DAYANABİLİRİZ?’ Depremzede, 6 Şubat sonrasında yine en çok yoksulların mağduriyetinin devam ettiğini ekliyor. Kiracıların ev hakkının şu anda belirsiz olduğunu söyleyen ve büyük bir mağduriyet yaşadıklarını aktaran depremzede şu ifadeleri kullanıyor, “Bizim işimiz Allah’a kaldı diyebiliriz. TOKİ yapamıyorsan ya da yetiştiremiyorsan en azından ev sahiplerine bir rayiç fiyat koysan, ceza yazsan da biz bir eve geçebilsek. Çünkü şu anda bizim için başka türlüsü mümkün değil. Çünkü bana kira yardımı vermiyor devlet. Konteyneri bırakır giderim ama bunun için gücümüz yok ve çoğumuz böyleyiz.” Depremzede, yetkililerden yerinde dönüşümün hızlandırılmasını, sorunların artık çözülmesini talep ederken son olarak şunları söylüyor, “Bugün Malatya’da hiçbir eve güvenip de girilmez. Size yemin ederim şu anda oturanlar da en başından ağır hasar verilip, sonra başlarını sokabilmek için itiraz edip hafife çevirdiler. Her yerin baştan yıkılması gerekiyor. Umarım bir daha hiçbirimiz bu acıyı görmeyiz.” Duygu KIT  

Karakoçan’da Şap Alarmı: Küçükbaş Hayvanlarda Ani Ölümler Üreticiyi Zora Soktu

Elazığ’ın Karakoçan ilçesinde şap hastalığına bağlı olarak küçükbaş hayvan ölümleri üreticileri zor durumda bıraktı. Karakoçan Ziraat Odası Başkanı Necmettin Turgut, ilçeye bağlı Bahçecik ve Kalecik köylerinde görülen şap hastalığı nedeniyle yaklaşık 200 kuzunun telef olduğunu belirtti. Karantinaya alınan köylerde hayvan hareketliliği tamamen durdurulurken, üreticiler ise mağduriyetlerinin giderilmesi için yetkililerden destek bekliyor. 17 Köy ve Mahalle Karantinada Turgut, Karakoçan’da şu anda yalnızca iki köyde şap hastalığı tespit edilmesine rağmen, hastalığın yayılma riskine karşı toplam 17 köy ve mahallenin karantinaya alındığını açıkladı. “Şu an Karakoçan’da büyükbaş hayvanlarda şap hastalığına rastlanmadı ancak küçükbaşlarda özellikle kuzularda ani ölümler görülüyor,” diyen Turgut, hastalığın hızla yayılmasının önüne geçmek için karantina önlemleri alındığını vurguladı. Aşı Sorunu: Zamanında Yapılmayan Aşılar ve Yeni Doğanlar Risk Altında Turgut, şap hastalığının kontrol altına alınmasında en etkili yöntemin düzenli aşılamalar olduğunu belirtirken, bazı üreticilerin hayvanlarının gebe olması nedeniyle aşılamayı geciktirdiğini ve bu durumun hastalığın yayılmasına neden olduğunu söyledi. “Aşıların altı ayda bir yapılması gerekiyor. Ancak bazı üreticilerimiz, hayvanların yavru atma ihtimalinden korktukları için aşılamayı erteliyor. Bu da hastalığın yayılmasına zemin hazırlıyor,” dedi. Ayrıca Turgut, aşıların uygulanmasında yaşanan lojistik sorunlara da dikkat çekti. Aşıların taşınma ve saklanma koşullarının önemli olduğuna dikkat çekerek, “Aşılar kargo yoluyla geliyor ve bu süreçte uygun sıcaklıkta muhafaza edilmezse etkisini yitirebiliyor. ” diye konuştu. Bunun yanı sıra, yeni doğan kuzularda aşının etkili olmaması da hastalıkla mücadelede büyük bir zorluk yaratıyor. Turgut, bu konuyla ilgili olarak, “Yeni doğan kuzuların bağışıklık sistemi henüz tam gelişmediği için anneye aşılama yapılsa bile yeni doğanda etkili olmadığını gösteriyor. Bu da özellikle yeni doğmuş kuzuların hastalığa karşı tamamen savunmasız kalmasına neden oluyor,” ifadelerini kullandı. Bu durum, kuzulardaki yüksek ölüm oranlarını açıklarken, üreticilerin kayıplarını daha da artırıyor. Tazminat Talebi: “Şap Hastalığı Afet Kapsamına Alınmalı” Karakoçan Ziraat Odası Başkanı, şap hastalığının devlet tarafından tazminatlı hastalıklar listesine alınması gerektiğini savundu. “Şap hastalığı Brusella veya Tüberküloz gibi tazminat kapsamına alınmadığı için üreticiler mağdur oluyor. Avrupa’da olduğu gibi bu hastalık tazminat kapsamına girseydi, üreticiler hem daha hızlı önlem alırdı hem de zararları karşılanırdı,” dedi. Turgut, özellikle kuzuların ölmesiyle birlikte üreticilerin bir yıllık emeğinin boşa gittiğini ve bu durumun birçok çiftçinin hayvancılığı bırakmasına yol açabileceğini belirtti. “Kuzular öldüğünde koyunlar sütten kesiliyor, süt verimi düşüyor ve başka hastalıklar da baş gösterebiliyor. Bu sadece hayvan kaybı değil, zincirleme bir ekonomik felakettir,” diyerek durumu bir afet olarak nitelendirdi. Denetim ve Bilinçlenme Eksikliği Turgut, “Çiftçilerimizin aşılarını zamanında yaptırmaları ve hastalık belirtilerini anında bildirmeleri gerekiyor. Ancak tazminat olmadıkça üreticiler hastalığı bildirmekten kaçınıyor, çünkü zararlarının karşılanmayacağını biliyorlar,” dedi. Ayrıca hijyen kurallarına uyulmasının önemine dikkat çeken Turgut, çiftliklerde giriş çıkışların sınırlandırılması ve hayvan sevklerinin kontrol altında tutulması gerektiğini belirtti. “Şap hastalığı yeni bir hastalık değil, yüzyıllardır biliniyor. Ancak hâlâ tam anlamıyla kontrol altına alınamıyor. Bunun temel sebebi hem denetim eksikliği hem de üreticilerin yeterince bilinçlenmemiş olması,” diyerek durumu özetledi. Bölgedeki Üreticiler Zor Durumda: Destek Bekleniyor Karakoçan’daki şap hastalığı, yalnızca hayvan ölümleriyle sınırlı kalmayıp, hayvancılıkla geçimini sağlayan yüzlerce ailenin ekonomisini de tehdit ediyor. Bahçecik ve Kalecik köylerinde dört çiftçinin toplamda yaklaşık 200 kuzusu telef oldu. Karantinaya alınan köylerde hayvan hareketlerinin durması, ticaretle uğraşan üreticileri daha da zor durumda bıraktı. Turgut, yetkililere çağrıda bulunarak, “Bu sadece birkaç çiftçinin sorunu değil, tüm bölgeyi etkileyen bir krizdir. Valilik ve Tarım Bakanlığı’nın bu duruma bir afet gözüyle bakarak destek sağlaması gerekiyor,” dedi. Şap Hastalığıyla Mücadelede Aşının Önemi ve Devlet Desteği Karakoçan’daki şap hastalığı vakaları, bölgedeki hayvancılığın ne kadar kırılgan olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Aşılamaların zamanında yapılması, yeni doğan hayvanlar için koruyucu önlemlerin artırılması, hijyen kurallarına uyulması ve devletin tazminat desteği sağlaması hastalıkla mücadelede kilit rol oynuyor. Üreticiler, yaşanan kayıpların telafisi için acil çözüm ve destek bekliyor. Şap Hastalığının Yayılması Devam Ediyor Elazığ’ın Karakoçan ilçesinin yanı sıra, Sivas’ın Şarkışla ilçesinde de şap hastalığı nedeniyle tedbir amaçlı hayvan pazarı kapatıldı. Yozgat ve Dersim gibi çevre illerde de hastalık tespit edildi ve buralarda da karantina önlemleri uygulamaya kondu. Dersim’in Pertek ilçesinde ise 112 koyun ve 2 kuzunun şap nedeniyle ölmesi üzerine, 30 günlük karantina uygulaması başlatıldı. Şap Hastalığı Nedir? Şap hastalığı, çift tırnaklı hayvanlarda görülen akut ve bulaşıcı bir viral enfeksiyon olup, solunum yoluyla veya doğrudan temasla yayılmaktadır. Enfekte hayvanlar, solunum, deri, süt ve sperma yoluyla virüsü saçarak hastalığın yayılmasına neden olur. Şap hastalığının insanlar üzerinde nadiren etkisi olmasına karşın, hayvancılık sektörüne ciddi zararlar verebilir. Uzmanlar, hastalığın yayılmasının önlenebilmesi için aşılamaların zamanında yapılması ve denetimlerin sıkı tutulması gerektiğini belirtiyor. KARAKOÇAN/Suay ABAK  

“KAYYIM İŞÇİLERİ SİGORTASIZ ÇALIŞTIRDI”

Bugün(13 Ocak) tüm yurtta emekçiler “SEFALET ÜCRETİ DAYATMASINA BOYUN EĞMEYECEĞİZ” ve “SEFALET ZAMMI DEĞİL EMEĞİMİZİN KARŞILIĞINI İSTİYORUZ” sloganlarıyla iş bırakırken Batman’da işlerinden Kayyım tarafından çıkarılan işçiler oturma eylemlerinin 11. gününde direnişlerine devam ediyorlardı. Kentteki sendika ve STÖ’lerin destek amacıyla gitmeye devam ediyorlar. Eylem alanına, yerine “Kayyım” atanan Batman Belediye Eş Başkanı Gülistan Sönük ve Disk  Genel İş Batman Şube Eş Başkanları Çekdar Özlük ve Narin Erol’da dayanışma için giderek desteklerini belirttiler. “Kayyım 40 işçiyi usulsüzce ve sigortasız çalıştırıp işten attı” Batman belediyesine atanan “kayyım” orada çalışan ve aralarında 14-15 yıllık 40 işçiyi “usulsüzce ve sigortasız çalıştırıp işten attı” iddiası üzerine görüştüğümüz Disk  Genel İş Batman Şube Eş Başkanı Çekdar Özlük, “Batman Belediyesi  ilk başta yani yirmi iki Aralık itibarıyla yirmi kişi birkaç gün öncesinde de yine yirmi kişiyi işten çıkararak toplam kırk kişiyi işten çıkardı. Bu arkadaşlar Personel A.Ş. bünyesinde çalışan arkadaşlarımız. Bu arkadaşlarımız kayyum protestosuna katıldıkları gerekçesiyle işten atıldı. Bunlar hakkında hiçbir soruşturma da başlatılmadı bu arada. Yani Emniyet’ten doğru herhangi bir adli soruşturma da başlamadı ve belediye kendini emniyetin yerine koyarak bir adli soruşturma başlatmış. 22 Aralık’ta çıkartıp otuz bir Aralık’a kadar çalıştırıp daha sonrasında bodrumlarına dokuz günlük bir ekstra maaş yatırarak sigortasız da çalıştırdı bu arada. Kararı 22’de alıp 31’inde işten attılar.” dedi “Bizim imzamız olmadan bizim adımıza şerh yazıp tebliğ ettiler” İşten çıkarma ardından tebliğ edilen evrakta kendilerinin haberi olmadan kendileri adına şerh yazıldığını belirten Özlük; “O gün için yirmi 20 Aralık’ta kurdukları disiplin kurulu günü ise  bizim  bilgimiz olmadan bizim adımıza bir şerh koyup bizim imzamız olmadan aynı şerh yazısıyla bir de arkadaşlara bunu tebliğ ettiler. Ikinci grup dediğimiz grubu ise güvenlik soruşturması olumsuz diye çıkartıldı. Yalnız biz bu arkadaşların e-Devletlerine baktığımızda herhangi birinin arşiv kaydı veya sabıka kaydı da bulunmuyor. SGK’den işten çıkış verildiğinde bir kodla çıkış verilir. “22”  koduyla çıkış verilmiş. Yani bu  “22” koduyla herhangi bir İŞ-KUR’dan ödeneği alınamıyor bu kod yüzünden ve ya başka bir yerde sigortalı çalışamıyor bu arkadaşlar.” “İşçilere tamamen ölün deniyor” İşçilerin işten çıkarılması ve sigortasız çalıştırılmasının yanında bu kodla işten çıkarılmalarının önemini vurgulayan Özlük, “Yani açlıkla da artık bırakmıyorlar. Tamamen ölün anlamına getiriyorlar.”  dedi. Ayrıca İşten atılan işçilerin oturma eylemi yaptıklarını belirten Özlük 11. günde mücadelelerinin yanında olduklarını da sözlerine ekledi. Radyo Munzur / Ahmet Gülmez

Diyarbakır-Mardin sınırındaki yangının itfaiye raporu: Yangın elektrik tellerinden çıkmış

Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Daire Başkanlığı Çınar ve Mazıdağı ilçeleri arasında çıkan yangına ilişkin bölgede başlattığı incelemeler sonucunda olay yeri raporunu tamamladı. Rapora göre, yangının elektrik tellerinden çıktığı kanaatine varıldı.  Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Daire Başkanlığı Çınar ve Mazıdağı ilçeleri arasında çıkan yangına ilişkin bölgede başlattığı incelemeler sonucunda olay yeri raporunu tamamladı. Rapora göre yangının elektrik tellerinden çıktığı kanaatine varıldı. Hasar Tespit Komisyonu Köksalan Mahallesi’nde yürüttüğü kapsamlı incelemeler sonucunda yangının elektrik direğinden çıkan kıvılcımların ekinlerin üzerine düşmesi ile başladığı kanısına vardı. İtfaiye Daire Başkanlığı’nın hazırladığı olay yeri inceleme raporu Cumhuriyet Başsavcılığı ile de paylaşılacak. PİRHA

Sohbeti Aç
Sizi Dinliyoruz
Merhaba Size Nasıl Yardımcı Olabilirim?